İLK MEKTUP

52 5 2
                                    

Minho
Bu gün Hera'nın intiharından sonra ilk defa okula geldim. 3 gündür büyük bi çöküntü ve eksiklik yaşıyordum. Bu da yetmiyormuş gibi sürekli kafamda dönen 'Neden?' soruları beynimi kullanılmaz hale getirmişti. Hala öyle ama sanki kabullendim. Beni neden bırakıp gitti. O beni, ben onu seviyorduk ve o beni yalnız bıraktı.

Okulda olduğum için düşüncelerimi aklımdan atmak adına kafamı iki yana salladım. Belki de düşünmemek en doğrusuydu. Ne saçmalıyorum ki? Atamıyorum gülüşünü kafamdan Hera. Son zamanlarda solan gülüşünü...

Okulda olan tadilat çalışmaları bitmiş, herkes okula gelmişti. Bu okul neden bu kadar cimri ya. Tadilat parası bile bizden çıktı amk.

Müdürün saçma konuşmalarının kulağıma çektirdiği eziyetten kurtulmuştum hele şükür. Sınıfa çıkmaya başladım. Bizim sınıftan bi kaç kişi kahkaha atarak bi şey konuşuyordu. Bunu nasıl yapabiliyorlar. Bi insanın, özellikle de öğretmenlerin yanında arkadaş dedikleri bi insanın ölümünü görmezden gelmek...

Bunu takmayıp dolabıma ilerledim. Ders kitaplarını ararken bi kitabın içinden kırmızı bi zarf düştü. Aslında şaşırmadım. Daha önce de böyle kağıtlar gelmişti. 'Seni seviyorum Minho', ' Sana platoniğim' böyle bi kaç mektup almıştım ama ilk defa zarfla beraber geliyordu.

Ders kitabını aldım ve mektubu okuma işini teneffüse bıraktım. Eğer yine o saçma şeyler yazıyorsa sinirimi çok pis ondan çıkarırdım.

Sınıfa girdiğimde Hera'nın sırasına baktım. Gözlerime hücum eden yaşları geri göndermeye çalışıyordum. Aklıma beni sevdiğini itiraf ettiği gün gelmişti. Burukça gülümsedim. Bana neden gittiğini anlatmadan çekip gittin Hera? Ama sana kızacak kadar bencillik yapamıyorum.

Derse gireli 10 dakika olmuştu. Ve ben her zamanki gibi matematikten hiç bi şey anlamıyordum. Kafamı sıraya gömüp uyumaya çalıştım. Cidden doğru düzgün uyuyamadığım için çok uykum vardı. Rüyama gelir misin Hera?
*******************************************************************************
'Çok karanlık bi yerdeydim. Yerde kırmızı güller vardı. Açıkçası ortam beni geriyordu. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum ama sanki biliyordum. İlerde beyaz minicik bir ışık yanıp sönüyordu. Tam olarak oraya ilerliyordum.

Oraya geldiğimde kocaman bi delik vardı. Delikten bana elini uzatan Hera'yı gördüm.

"Hera beni bırakma. Gitme nolur!"
"Beni bul Minho. İnan bana mutluyum sevgilim. Beni yargılama. Dediklerime hep uy olur mu? Kendine dikkat et."

Karanlık onu içine çekerken ağzımdan sadece 'lütfen' kelimesi çıkıyordu.'
(Minhonun rüyası)
********************************************************************************
Birden kalktım. Şaşkındım. Hoca bi anda bana döndü.
"Noluyor Minho?"
"Şey hocam kendimi iyi hissetmiyorum da tuvalete gidebilir miyim?"
"Tabi ki. Minho kendini bu kadar üzme oğlum. Onu geri getiremeyiz."
Üzgünce gülümsedim ve kafamı hafifçe sallayıp onayladığımı belirttim.
"Biliyorum. Teşekkür ederim."
Hızlıca kalktım ve sınıftan çıktım. Erkekler tuvaletine girdim. Hiç kimse yoktu. Aynanın önüne geçip kendime baktım. Büyükbabam her zaman rüyalara inanmam gerektiğini söylerdi. Bana ne anlatmak istiyordu bu rüya.

"Lanet olsun!" Sinirli bi şekilde bağırdım.
**************************************************************
Kaç teneffüstür mektubu okumamıştım ve son teneffüs olmuştu. Son derste beden. Dersin beden olmasının verdiği rahatlıkla biraz geç kalabileceğimi düşünüp zarfı açmaya başladım. Bi anda gördüğüm şeyle gözlerim açıldı.

(İlk mektup geliyor. Açıkçası bu en silik sebep. İlerde daha farklı sebepler gelicek ve ben eğer okuyan olursa onları daha çok beğenileceğinden eminim.)

Ölüme Adım AdımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin