5

798 125 81
                                    

"Selam."

Ha Sooyoung, gülümseyerek Jung Wooyoung'un yanında belirirken Wooyoung, hafifçe gülümseyerek selam verdi.
"Biliyorum biraz kaba olacak ama dün seni San'la konuşurken gördüm, ne konuştunuz?" diye sordu Sooyoung, konuya direkt girerek.
"Sana çok kızdı mı, hakkımda ne dedi ya da kötü bir şey dedi m-"

"Dünya senin etrafında dönmüyor, Sooyoung."

Wooyoung'un ani tepkisi, genç kızı şaşırtırken Sooyoung, ona kaşlarını kaldırdı.

"Ne dedim ki? Niye illa birileri öfkesini hep benden çıkartıyor?" diye sordu, kırıldığını belli ederek.
Wooyoung sakinleşmeye çalışarak mırıldandı.
"Aramız iyi, geldik, konuştuk. Senden hoşlanmadığımı anladı ve benden özür diledi. Senin hakkında da hiç konuşmadık." dedi, tane tane.

Sooyoung, biraz duraksasa da ardından başını onaylar gibi sallayarak adımlarını hızlandırdı ve çocuğun önüne geçerek onun yanından uzaklaştı.

"Bunun da tribi hiç çekilmiyor." diye mırıldandı, kendi kendine.

"Günaydın, bence de."

Beyzbol sopasını omzuna atmış, kendisine gülümseyerek yanında beliren San, ona el salladı.
"Ne dedi?"
"Hakkımda konuştunuz mu diye sordu, sinirlendim ben de." dedi Wooyoung, inkâr etmeyerek.
San omuz silkerek elini boşver der gibi salladı.
"Arkasından çok gezip, çok özür diledim. Alıştı hep öyle yapmama, aynısını yine göremediği için sinirleniyor o kadar." dedi, asık bir suratla.

Wooyoung bir süre onun güzel yüzünü izledi, ardından cevabından korksa da sordu.

"Niye yine arkasından koş uyorsun ki, gurur mu yaptın? Seviyorsun işte, yine sen koş, ne olacak?"

"Sevmiyorum ki, yıldırdı artık, resmen kullanıyor beni. Her seferinde onun için çabalıyorum ama Sooyoung'ın bana verdiği tek şey hakkımda çıkan aldatılma dedikoduları oluyor, bir de her seferinde ben özür diliyorum." dedi, canı sıkkın bir şekilde.

Wooyoung onun bu hâline üzülerek onun omzunu pat patladığında, San hafifçe gülümseyerek kolunu onun beline attı.

"Hadi oğlum, ne sallandın ya! Çok yavaşsın, geç kalacağız." diye uğraştı onunla, adımlarını hızlandırırken.
Wooyoung da ona kolunu atarken güldü.
"Kendi adına konuş, kaplumbağa gibisin, bana yetiş diye yavaş yürüyordum."

O ikisinin gözleri kesiştiğinde, ikisi de bir süre gülümseyerek birbirlerine baktılar.

"Yine de..." dedi Wooyoung, cesaretini toplayarak.
"... Kavga etsek, hatta o kadar bir ara benden nefret etsen bile tanıştığımız için mutluyum. Sonunda bir arkadaşım oluyor sanırım."
San ona bir kahkaha attı.
"Minik bebek, duygusal da konuşurmuş, agucu bugucu..."

O, onun yanağına bir öpücük kondurduğunda Wooyoung, sertçe yutkundu.

San'ın omzundaki eli yumruk oldu, dizleri titredi, midesi ters döndü.

"Çok cıvıksın." diye mırıldandı ardından, gergince gülerek.

San da onun gibi gülmüş ve yürümeye devam etmişti.

Neden hızlandığını bilmediği kalbiyle beraber.



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

❝the baseball kid❞ woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin