İlk kitabım olduğu için
herhangi bir kusur affola
___________________________Koşuyordum,ölmemek için.. koşuyordum,uzaklara bakmak için.. koşuyordum,günahlardan kurtulurken günahkar olmak için..
Arkama baktığımda karanlık sokağın boş olduğunu gördüm,
mutluydum çünkü yemek bulmuştum -çalmışta olabilirim herneyse- adımlarımı yavaşlatıp sokak lambasının loş ışığıyla beliren çamurlu çukurlara basmamaya özen gösterip yürümeye devam ettim.Elimdeki poşetten çıkan dumanlardan içindeki tavuğun soğuduğunu anlayabiliyordum peki ya umrumdamıydı 'hayır' soğuk yemek yemeye alışmıştım. Ne param ne de bir evim vardı boş bir kutu gibiydim..Adımlarımı hızlandırdım, acıkmıştım Heaven parkının sağındaki sokaktan yürümeye devam ettim. Üşüyordum hemde deli gibi üstümdeki kolu dirseğime kadar gelen siyah bol tişört, siyah ince bol kaprim, gri spor ayakkabılarım ve hardal sarısı berem vardı. Bunları bir hayır kurumundan bulmuştum fakat vücudumu gram ısıttığı söylenemezdi. Çiselemeye başlayan yağmur işi daha da zorlaştırırken adımlarımı biraz daha hızlandırdım ve koşmaya başladım.
Bir kaç süpermarketi geçtikten sonra kaldığım yeri görmemle adımlarım yavaşladı, uyurken kullandığım kartonun
- yağmurdan dolayı ıslanmıştı- üstünde yaralı bir adam vardı, ilk başta korksamda hızlıca kendimi toparladım. Sarı beremi soğuktan titreyen ellerimle düzelttim ve çamurlu yolda emin adımlarımın sesinin yankılanmasına izin verdim. Yanına ulaştığımda yavaşça bana döndü güzel bir yüzü vardı açıkçası, korkumu belli etmemek için kaşlarımı çattım ve sesime soğuk bir tını takındım. Cebimdeki bıçağı çıkarıp işi ciddiye bindirmeye çalıştım.- Cehennemimde ne arıyorsun‽
Sesimi yükseltmiştim fakat onun yüzünde alaycı bir hava vardı.
- Bereni beğendim küçük kız
- Sana bir soru sordum
- Görmüyor musun yaralıyım!
Gözüm karnına kaydığın da derin olmasada uzun bir kesik olduğunu gördüm. Karnındaki yaradan süzülen kan damlalarının kartonuma aktığını görünce gerçekten sinirlenmiştim.
- O koca kıçını kartonumdan kaldır
- Kızım sen manyak mısın? Yaralıyım, yaralı!
- Umrumda gibi mi duruyor?
Tamam bu adam sinir bozucu olabilirdi ama ben daha kötüydüm.
- Bana yardım et
- Karşılığın da ne alıcam?
Şu anda tek istediğim bu adamın gitmesi ve benim sakince yemeğimi yemem.
- Benim yakışıklı suratımı görmen bir ödül değil mi zaten?
Dediğiyle bacağına sert bir tekme geçirdim. Ne sanıyordu bu kendini? Brad Pitt veya
Leonardo DiCaprio ama hayır kesinlikle benzemiyordu bi kere gözleri çekikti japon galiba.- Japon musun sen?
- Hayır, annem moğolluymuş
- Baban bir moğolluyu nerde bulmuş?
- Sanane, yakışıklıyım ama demi?
Gözlerimi devirmeme engel olamamıştım. Ciddi anlamda sinir bozucu ahmağın tekiydi,
sinirimi alamadım ve bacağına bir tekme daha attım. Ardından ise bağırmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◍| Death Time'¹ |мчg◍
Teen FictionBizim ölme vaktimiz çoktan gelmişti sadece sınırları zorluyorduk ∞