Çalan zilin sesi, evin içinde yankılandığında Jungeun koşarak kapıya ilerledi. Bir önceki gün aldığı mektup yüzünden aklı fazlasıyla karışmış, gün içinde girdiği hiçbir dersi anlayamamıştı. Hatta arkadaşı Jinsoul gün boyu ona iyi olup olmadığını soratak başının etini yemişti.
Sonunda cesaretini toplayarak kapı kolunu aşağı çektiğinde, eş zamanlı olarak kapıyı da büyük bir heyecanla ardına kadar açmıştı. Kapının önündeki paspasın üzerinde duran zarfı saniyesinde fark ederek eline aldı. Kapıyı kapatarak salona ilerledi ve loş ışık ile aydınlattığı okuma koltuğuna oturdu. Zarfı bir önceki güne nazaran daha kolay açtığında, içindeki kâğıdı büyük bir hevesle eline aldı ve okumaya başladı.
Seni ilk gördüğümde büyük, büyüleyici gülümsemen ve sarı saçlarını uçuşturan rüzgâr ile kaldırımda yürüyordun. O kadar, o kadar etkileyiciydin ki Jungeun... Benim sayılı kelimelerim senin büyüleyici cazibeni tanımlamaya yetmez. O an yıllarca inanmadığım, varlığını inkâr ettiğim 'ilk görüşte aşk'a inandığım andı. Bu yüzden seni takip ettim. Çok kısa bir süre zarfı için aklımdan, daha ilk görüşte aşık olduğum bu kızı asla göremeyeceğime ve yüzünün bir kez bile olsun benim sayemde gülemeyeceğine dair düşünceler geçti ve bu beni ölümüne korkuttu. Yalnızca beş dakika önce yüzümde aptal bir sırıtışla seni izlerken o an kalbimin acıması ve aklımdan geçen o saçma düşüncelerin varlığı beni çok korkuttu. Bu yüzden seni takip ettim.
Okuluna kadar peşinden yürüdüm, hatta girdiğin dersliğe kadar. Hatta o gün seni takip ederken derslerimin birçoğunu kaçırdım, fakat yine de o öyle bir histi ki, o an ölümün eşiğinde de olsam seni bir saniye daha fazla görebilmek için sürünerek de olsa peşinden gelirdim.
-Woo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
letters from the unknown [kim lip + rowoon] ✔️
Fanfictionjungeun her akşam, aynı saatlerde, kapısının önünde kimden geldiği belli olmayan mektuplar buluyordu. 2020 | ©framabeli & auraseul minific