Yıldız Tozu
Yazar : İsim Bırakmadınız
- Flashback -
Sağ elimde ki kalemin kapağıyla ister istemez oynuyordum, içimde ki duygu sinir,nefret saçma sapan bir mutluluk ama en çok ta üzüntüydü.
Sağ yanağımı tebessüm etmemek için ağzımın içinden dişledim. Şu anda arkamdakiler kim bilir neler düşünüp benimle dalga geçiyorlardı. Dalganızı geçin tabi pis sürtükler! Hadi kahkaha atın bakın bu fırsat tekrar elinize geçmez!.
Elimde ki siyah kalemi kaldırmaya teşebbüs ettim ama cesaret edemediğim için öylece kala kaldım. Karşımda ki sayılara baktım ve bir de yandaki sayılara… Tanrım! Lanet! Bu şeyi nasıl yapıyorlardı ki ! Aghh! .
‘’ Sabah kadar burada sizi beklemeyiz Byun Baekhyun’’
Matematiğin içine harfler girmeden önce bende matematikte iyiydim yaşlı cadı !
Tahtada ki saçma sapan matematik sorusunda bakarken Tanrı’ya beynimin sayısal kısmına birazcık oksijen gitmesi için yalvarıyordum.‘’ Otur ! ‘’
Ve Tanrı dedi ki ; Konuyu biliyorum o iş yaş.
Saçmalamayın! Tabi ki çok sevgili (!) matematik öğretmenimi seviyorum , fakat başını söküp yerine vileda sopası takmak istiyorum o kadar.
Elimde ki tahta kalemini bırakıp kıkırdamaların arasında kendi sırama oturdum. Başka biri tahtaya çıkmış sanki 1+1 sorusunu çözer gibi çözmeye başladığında önümdeki çok sevdiğim (!) arkadaşım nasıl bu kadar basit bir soruyu çözemediğimi söyleyerek gülüyordu.
Basit senin anandır!
Ben fonksiyonları hayatımın neresinde kullanacağım ki ? , biz neden bunları öğreniyoruz Tanrı aşkına!
Bekleyin Bayan Cho Hee ! , intikam soğuk yenen bir yemektir.
Tahtada ki kız soruyu çözdüğünde önümde ki aptal matematik defterinden küçük bir parça koparıp sorunun cevabını aynen yazdım, tam da bu sırada zil çalmıştı.
Benim yazdığımda tahtada ki sorunu cevabını rezil olmamak için bir kez daha kontrol ettim ve koşarak kütüphaneye gittim, burada kimse olmazdı çünkü insanlar kitap kokusu yerine pahalı parfümleri ve dokunmatik ekranları tercih ediyordu. Aptallar.
Küçük kağıdı cebime sıkıştırdım ve kütüphanede ki saate baktım sonraysa gözlerimi kapattım. Yapacağım şeyi düşünerek gülmemek için zor tutuyordum kendimi.
Gözlerimi iyice sıkıp içimden kaç dakika öncesine gitmek istediğimi geçirdim, tam olarak önceki dersin başlangıcına gitmek istiyordum.
‘’ 40 dakika..20 saniye..’’
Biraz sarsıldıktan sonra gözlerimi açıp tekrar saate baktım. İstediğim zaman gelmiştim. Hemen geldiğim gibi koşarak sınıfa gittim, girdikten bir dakika sonra yaşlı cadı gelmişti. Cadı kadın tahtaya birkaç soru yazdıktan beni tahtaya kaldırmıştı. Zamanı geriye sarabilmenin en güzel yönlerin biri de ne olacağını bilmekti yani zamanı geriye sardığımda öncekinden değişik bir şey olmuyordu.
Kendimden emin bir şekilde tahtaya kalkıp elime kalemi aldım , öğretmenin benden ümidi olmadığı önündeki kağıtlara bakıyordu. Bunu fırsat bilip cebimdeki kağıdı çıkartıp arkamdakilere dönüp göz kırptım, hepsi kötü insanlardı fakat söylemeyeceklerini biliyordum çünkü söylerlerse bende onların pisliklerini öterdim ve bunu adları gibi biliyorlardı.
Zaten en korkmanız gereken insanlar masum gözükenlerdir. Daha önce deneyimini yaşamıştım da.
Önümde ki soruya geri dönüp hemen kağıttakileri harfi harfine.. sayısı sayısına mı demeliydim? Her neyse.. kağıtta yazanların aynısı geçirdim ve elimde ki kağıdı küçük bir top haline getirip az ötemde olan çöp kutusuna güzel bir basket attım.