Uyku vakti gelmişti yine. Dolu dolu geçmiş bir günün ardından yeniden gözlerini kapayıp kısa süreli ölüme kaptırıyordu insan kendini. Kimisi huzur buluyordu uykuda, kimisi ise keder. Kalbi kırıklar vardır bir de, onlar ikisini de hisseder uykuda. Üzüntülerini bir nebze olsun akıllarından uzak tutmayı başaran uyku, onlara huzur verir elde ettiklerinde. Ama elde etmesi bir o kadar zordur onlar için. Başlarını o yumuşak olması gereken ama onlara taş kadar sert gelen yastığa koyduklarında düşünmeye başlarlar. İşte o zaman keder, beynini kapatıp kalbinle düşünmeye başladığında çok daha derine saplar bıçağını. Canı yanar insanın, huzura erişmek adına buna göz yummak zorunda kalır. Her gece zulümdür onlara.
JungHyun da kalbi kırıklardandı fakat kendine böyle hitap etmiyordu. Kabullenemiyordu acısını. Belki de kabullenemediği şey eşinin onu uyarmasına rağmen umursamamasıydı. Her şey onun hatasıydı. Oğlunda hata bulmak için uğraşıyordu çünkü kendisinin yaptığını kabul ederse yaşama hakkının olmadığını düşünür, oğlunu yalnız bırakıp eşinin peşinden giderdi.
JungKook ise huzur bulanlardandı. Minik gözlerini yummuş yeni arkadaşını düşünüyordu. İlerisinin hayalini kurdu. Okula başlamış, büyümüş. Sevgilisi Yun'un elini tutmuş geziyordu parkta. "Sevgilim" diyordu ona. Kollarını rahatça dolayabiliyordu.
Belki küçücük bir çocuğun bunları hayal edebilmesi tuhaf geliyordur fakat JungKook çok zeki, bir o kadar da hayat dolu bir minikti. Gördüğü şeyleri anlayabilecek kadar olgundu. Babası büyük olduğunu söylerken yalan söylemiyordu. JungKook cidden büyümüş de küçülmüş denilebilecek biriydi.
O gece de yerini gündüze bırakmıştı. Güzel bir uyku çeken JungKook bu sefer kahvaltıya yetişebilmişti. Babasının karşısındaki sandalyeye oturdu. Babasına bakıyordu gülümseyerek. O ise bakışlarını yemekten yukarı kaldırmıyordu. Minik üzülmüştü. Zaten babası o kadar da yakın davranmıyordu ona eskiden, şimdi iyice uzaklaşmıştı. Annesini özlüyordu ama öğrenmişti ki o bir daha geri gelmeyecekti. Artık tek umudu Yun'la beraber mutlu vakitler geçirmekti.
"Biyoy muşun babajım, men yeni biy aykadaş edindiym." JungHyun sofrada ilk kez o an baktı oğlunun yüzüne. "Kimmiş bu arkadaş?" diye sordu biraz ciddi bir tavırla. JungKook neşeyle, "Adı Yon. Men ona Yoni diyoyum. Şok şeftim onu, şok iyi biy aykadaş. Hem de şok eyyenceyi." diye övmeye başladı Yun'u. Babasının kaşları çatıldı. "Kızlarla arkadaş olmamalısın. Sonra aşık oluverirler sana. Sen de benim kadar olmasa da zeki ve yakışıklı bir çocuksun. Kızlar asla peşinden düşmeyecek. Ama bana bir söz vermiştin hatırlıyorsun değil mi?"
Yavaşça başını aşağı yukarı salladı JungKook. Sevgililik hayallerinden babasına bahsederse engel olur diye korktu. "Şadece aykadaşım o menim babajım. Meyak etme kimşeye aşık oymam men." Pek tatmin olmasa bile başını onaylar bir biçimde sallayan JungHyun bakışlarını yine tat alamadığı yemeğe çevirdi.
Artık bir düzenleri olmuştu bu şekilde giden. Sadece sabahları ve akşamları yemek saatinde birlikte olurlardı. JungKook noonasıyla oyun oynar, JungHyun ise gerek olmadıkça ofisinden çıkmazdı.
Cumartesileri iple çekiyordu artık JungKook Yun'la buluşmak için. O cumartesi de en güzel kıyafetlerinden seçmiş noonasının elinden tutup parka iniyordu. Hemen koştu Yun'un yanına. Yun gülen gözlerle Kook'a baktı. "Hoş geydin şefkiyim~" deyip kollarını boynuna doladı. JungKook minicik sarılıp kısa kesti. "Nunam göymeşin. Babama şöyeyse ikimij de biteyis." diye uyardı onu. Yun pek hoşnut değildi bu durumdan ama kabul etti. "O hayde şeni bi yeye götüymeme ijin vey. Şok ujun şüymes meyak etme." JungKook düşündü. Kabul etmemeliydi. JungHyun'un oğlu böyle yapardı. Ama o babasından o kadar uzaktı ki artık, bir çırpıda kabul ediverdi gelen teklifi. "Nunam fayk etmeden geymiş oyayım." diye uyardı ve Yun'un onu elinden tutup sürüklemesine izin verdi.
Birazcık ilerledikten sonra parkın içerisinde kocaman bir ağacın altına geldiler. Ağacın ortasında pek de büyük sayılmayacak ama çocukların sığabileceği büyüklükte bir kovuk oluşmuştu. Yun JungKook'u oraya çekti. "İşte aytık kimşeley biji göyemeş." diyip etrafına son bir kez bakındı. Ardından dizilerde sevgililerin yaptığı gibi dudağına bir öpücük konduruverdi. JungKook minik şaşkın bir tavşan gibi baktı. "Ama böye anne babalay öpey, aykadaşlay yanaktan öpeyley." "Şaşkın Kuki. Bij şefkiyi oyduk ya, öye öpebiliyis aytık." JungKook onaylamaz bir şekilde başını salladı. "Uyutma Yoni, okuya gidene kaday şefkiyi oymak yok. Madem evyeymiş yakın, aynı okuya gideyiş. O jamana kaday şabyetmen yajım." dedi. "Şana şöj veyiyoyum şeninye şefkiyi oyucaj. Şeni şeviyoyum Yoni, aşya bıyakmam. Şadece okuya kaday bekye tayam mı?"
Yun başını salladı üzgünce. Kabullenmek zorundaydı. "Bekyiycem şeni Kuki. Şonşuja dek şeni bekyeyebiliyim." Gülümsediler birbirlerine. Ardından etraftan gelen "JungKook!" sesleriyle ağaç kovuğundan fırlamaları bir oldu. Noonası onu göremeyince endişelenmiş, etrafta onu aramaya başlamıştı. Yanına gitti korkak adımlarla JungKook. Noonası kucağına aldı, "Nerelerdeydin, çok korkuttun beni. Bir daha benden habersiz uzaklaşmak yok anlaştık mı?" dedi hafif azarlar tonda. JungKook üzgünce başını eğdi. Noonasının kucağında eve doğru yolculuğuna başlarken arkadan ona bakan Yun'u gördü. Elleriyle kalp yaptı ve el salladı ona. Yun da gülümseyip aynılarını tekrar etti.
Eve vardıklarında babasına haber gitmişti. İlk kez o gün odasına geldi babası mini ofisinden çıkıp. "Şu arkadaşın sana yaramazlıklar mı yaptırıyor JungKook?" dedi kızgın bir sesle. "Hayıy babajım. Şadece şakyambaç oynuyoydum. Nunam meni buyamayınca şakyandıyım yeyden çıktım." Pek tatmin olmamıştı yine baba bu cevaptan ama kabul etti. "Bundan sonra parkta değil evde oyna o zaman. Dışarıda saklambaç oynamak tehlikeli." dedikten hemen sonra JungKook'a itiraz etme fırsatı bırakmadan gitti.
Artık cumartesi günleri parka gidemeyecekti. Okula kadar sabretmesi gerekiyordu. Yun bundan habersiz her cumartesi onu bekledi. Ağaç kovuğuna girip onu bulması için orda durdu saatlerce. Bir süre sonra gelmeyeceğini anlamıştı. Fakat yine de bekliyordu çünkü JungKook ona söz vermişti. Onun da okula kadar sabretmesi gerekiyordu o kadar.
Her gece birbirlerini düşünerek kavuştukları günün hayalini kurup durdu iki minik o günden sonra. Okul açılana kadar da buna devam ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orphelin | JJK
Fanfiction❝Söz mü?❞ Gülümsedi. ❝Şöj.❞ O gün minik JungKook, hayatında en çok pişman olacağı sözü vermişti. ¨Başlangıç: 01.04.2020¨