Akşam ailecek oturmuş yemek yiyorduk. Her akşam böyle oluyordu normal olarak. Biz yemeklerimizi yerken babamın telefonu çalmıştı. Bizden izin isteyip masadan kalkmıştı. Bizde yemeğimize devam etmiştik.
Yaklaşık 5 dakika sonra babam gelmişti. Annem ve kardeşim merakla babama bakarken ben önümdeki yemeğe bakıyordum.
Baba: Lisa'nın okulundan aradılar. Kimya sınavından 100 almış. Bu sınavda diğer sınıflardan kimsenin 100 almadığını söylediler. Okul birincisini de geçmiş bu sınavda. Ona bir ödül vermemiz gerektiğini söyledi müdür.
Ailem bana bakarken ben sessizce yemeğimi yiyordum.
Anne: Ona ödül vermemiz gerektiğini mi? Hah! Bunu hak edecek bir şey yapmadı ki. Okul ikincisi. Çok düşük. Daha çok çalışıp birinci olmalı. Bu masada ödülü hak eden birisi varsa o da Taeyong'dur.
Babamda onu onayladı ve Taeyong'a sarılıp öptüler. Babam Taeyong'a ödül olarak yeni model telefon alacağını söyledi. Ben ise karşımda ki mutlu aile tablosuna bakmadan yemeğimi yiyordum.
Yemeğim bitince ailemin yüzüne bile bakmadan onlara afiyet olsun dileyip odama çıktım.
Ne yaparsam yapayım onlara yaranamıyordum. Annemin dediği gibi daha çok çalışıp okul birincisi olmalıydım. Belki o zaman ailemin gözünde bir değerim olurdu. İstediğim tek şey biraz ilgiydi. Bana sarılsalar bile yeterdi.
O gece hiç uyumadan sabaha kadar ders çalışmıştım. Kahvelerle ayakta duruyordum. Gün ağarmaya başlarken okula hazırlanmam gerektiği için test kitaplarımdan başımı kaldırmıştım.
Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Gözlerim uykusuzluktan ve ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Göz altlarım morarmıştı. Zayıf bedenimde belli olan kemiklerim daha da belirginleşmişti. Kısacası kötü görünüyordum.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve giyinmeye başladım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşağıya indiğimde saat erken olduğu için kimse yoktu. Kapıya doğru ilerledim ve evden çıktım.
Okula gitmeden önce 7/24 açık olan bir kitap kafeye gitme kararı almıştım ve şuan oraya gidiyordum. Daha fazla ders çalışmalıydım.
Kafeye geldiğimde içeride tek tük insanlar vardı. Büyük ihtimalle üniversite öğrencileriydi.
Ben üniversiteyi okumak için Fransa'ya gitmek istiyordum. Dil konusunu halletmiştim. 8 yaşından beri Fransızca konuşabiliyordum. Para konusunda babamın bana para vermeyeceği kesin olduğundan kendi harçlıklarımı harcamıyor , biriktiriyordum.
Boş bir yer bulup oturdum ve acı bir kahve sipariş ettim. Çantamdan test kitaplarımı çıkardığımda kahvem gelmişti bile. Bu kadar çabuk olmasına şaşırmıştım ama çaktırmadım. Test kitaplarımı açtım ve çözmeye başladım.