2

52 4 3
                                    

 19 Ocak 2018

Sabah Parkların evinde ciddi bir telaş olurdu. Annesi, sabah erken saatlerde babasıyla beraber kalkar, kıyafetleri ütülemeye başlardı. Babası ise annesi kıyafetleri ütülerken mutfakta kahvesini ve diğer herkesin kahvaltısını hazırlar, sonra kendi giyinmeye giderdi.

 Jimin ile kardeşi onlardan biraz sonra kalkar ve dolaplarının kapağına ya da odalarının kapılarına asılmış okul formaları ile karşılaşırdı. Evde ortak kullanılan tek tuvalet olduğundan her sabah kardeşler arasında ilk kim girecek kavgası yaşanırdı.

 Elinde sonunda ikisi de ihtiyaçlarını giderdiğinde, üstlerini değiştirmeden ilk önce mutfakta kahvaltı için anne ve babalarına katılırlardı. Normalde erken uyanmanın verdiği yorgunlukla masada -hafta sonları hariç- sessizlik olurdu.

 Fakat bugün, masada sessizlik dışında her şey bulunuyordu. Annesi Jimin ile kavga ederken, kardeşi Jimin azar yediği için kahkaha atarak gülüyordu. Babası ise, bu gürültüden memnun olmamış olacak ki mırıldanarak söyleniyordu. Tabi bir de normalde aldığı kahve bittiği için farklı bir marka kullanmanın verdiği huysuzluk da bu söylenmelerde etkiliydi. 

 "O dershaneye gitmek istemiyorum!"

"Ne demek gitmek istemiyorum? E oğlum okuma bir de istersen?" Jimin, annesinin bu cümlesiyle ofladı.

"Anne ne alakası var ya! Konuyu oraya çekme!" Annesi, Jimin'in bu cümleyi söylerken ki ses tonunu beğenmemiş olacak ki kaşlarını yukarıya kaldırıp uyaran bır bakış attı.

"Ses tonuna dikkat et, beyefendi!" Jimin, annesinin bu tehdit dolu cümlesiyle kendini dizginlemek amacıyla boğazını temizledi. 

"Annem, ben okumamaktan bahsetmiyorum ki. Sadece o dershaneye gitmek istemiyorum. Başka bir tane bulsak?" Jimin bunun imkansız olduğunu tabi ki biliyordu. Şu an gittiği dershaneye ciddi bir burs ile kaydolmuştu ve evlerine de gayet yakındı. Ayrıca Junhee'nin de bir takım okul masrafları vardı.

 Yani şu an için yeni dershane demek, masraf demekti. Bu yüzden Jimin, dershaneye gitmemek için çeşitli bahaneler uydurup duruyordu. Tabi en sonunda annesi patlak vermişti.

 Babası Jimin'in kurduğu son cümle ile mırıldanmalarını bırakmış, kocaman açtığı gözleri ile Jimin'e dönmüştü.

"Fakirim ben, param yok. Otur olduğun yere."  Junhee gözlerini devirip masadan ayrılırken Jimin babasına kısa bir bakış atıp  Junhee'ye katılarak mutfaktan çıktı. 

...

Okulları, Seul'ün prestijli okullarından sayılmazdı. Ama bulunduğu semte göre kendi çapında gayet başarılıydı. Jimin, okul kapısından bahçeye giriş yaptığında Taehyung koşarak ona doğru geliyordu.

"Kanka Sunyeon'un dolabına yazı yazmışlar." Jimin duyduğu ismin ilk önce kim olduğunu hatırlamaya çalıştı. Jimin'in yüz ifadesini gören Taehyung bir açıklama yapma gereğinde bulundu.

"3-2 sınıfında, lezbiyen olan." Jimin kızı tanırken çatılan kaşlarıyla Taehyung'a sordu.

"Ne yazmışlar?" Taehyung, soruyla beraber Jimin'in kolundan tutmuş okul içine kalabalığın oraya doğru sürüklemişti. Jimin kalabalıktan dolayı bir şey göremezken yükselen ses ile diğerleri gibi o da geriye çekilmek durumunda kalmıştı. Etraf biraz açılınca Jimin dolabın önünde oluşan sahneyi biraz da olsa görebilmişti.

 Dolabın üzerinde siyah sprey boya ile "UCUBE" yazıyordu. Zavallı kız, ağlayarak dolabının kenarına çökmüş eliyle yüzünü kapatıyordu. Yerde birkaç tane kağıt, bazılarının beyaz bazılarının ise yazılı kısmı yukarıya denk gelmişti, bulunuyordu. Kızın yanında ise uzun boylu biri duruyordu. Bileğinde bulunan sargı ve kolunun altında tuttuğu baston ile Jimin, bu kişinin kim olduğunu anlamakta zorlanmamıştı. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 03, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Let's Play | 지국Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin