Dünyada bir döngü vardır çocuk olursun, büyürsün , evlenir ve çocuk sahibi olursun. Peki ya kimsenin çocuğu olmak? Ailenin kim olduğunu bilmemek bu döngünün neresindeydi? Döngünün dışındaki bizler bebekken ne suç işlemiş olabilirdik şu an ağlama duygusunu kaybeden biz bebekken çok mu ağlamıştık? Belki de.Kalplerin kırmızı renginin naifliği ,cesurluğu gitmiş yerine ürkütücü ve bir o kadarda sert olan siyah rengi bürünmüştü. Biz bu kötülüklere rağmen ayakta durduk birbirimize tutunduk bir dönme dolabın içinde dört kişiydik hepsinin gözlerine tek tek baktım iyi ki dedim , iyiki sevilmemişiz, İyi ki biz bizeyiz .
Saatlerdir dönme dolap içerisinde öylece içimize kapanıp düşüncelere dalmıştık. İçimizde kopan fırtınalara bir cevap arıyorduk fakat bulamıyorduk. Aşağıya baktığımda küçük çocukların koşuşturması ,kaybolmaması için peşlerinden sürüklenen ebeveynleri, pamuk şeker yiyen sevgililer ve eğlenmek için bindikleri macera makinelerinde çığlık atan insanlar vardı.
Dönme dolaptan inmiş bir bankta oturmuştuk. Esen rüzgarın tenime değmesiyle boğazımı temizleyip sessizliği bozdum.
"Artık evimize gidelim mi?"
Evimiz deyince duygulanmıştım iki sene önce içerisinde ağlama krizlerine girdiğim yapayalnız yaşadığım evimde şimdi dört kişiydik. Harabe ve soğuk olsada yan yana olunca dünyanın en güzel yeri oluyordu.
"Aynen bende ,Ceren ortalığı karıştırmadan eve gitsem iyi olur." diye umutsuzca mırıldanan Açelya'nın elini destek vermek amacıyla sıktım. Bir kaç dakika süren sessizliği ayağa kalkan Eymen bozmuştu.
"Hadi gel seni bırakayım motorla daha hızlı gideriz."
Açelya başını olumlu anlamda sallayıp ayaklandı. Vedalaştıktan sonra Açelya ve Eymen lunaparktan çıkıp motorla gözden uzaklaşınca bizde ayaklanıp evimize doğru yol aldık.
Üzerime dökülen suyla irkilmiştim fakat direnip eskimiş battaniyemi kafama kadar çekmiş Eymen'e arkamı dönmüştüm. Bir kaç oflamanın ve derin iç çekişlerin ardından üzerimden alınmaya çalışılan battaniyeyi tüm gücümle çektim.
"Güneş kalk artık iş görüşmene yarım saat var!"
"Ya tamam işte daha var bırakta uyuyayım ."
"Hatırlatayım yürüyerek kırk , motorla yirmi dakikalık yol."
Eymen'in hatırlatmasıyla oturur vaziyete geçip battaniyeyi çekiştirmeyi bırakmıştım battaniyenin diğer ucunu tutan Eymen battaniyeyi çekmeyi bırakmamın etkisiyle sendelemiş fakat düşmemişti. Yanıma baktığımda Mayıs'ı göremeyince merakımı dillendirmiştim.
"Mayıs nerede?"
"Bir kafede çalışmaya başladı ve bunu dün bize en fazla yüz kere söyledi unutmuş olamazsın."
Mahçup bir bakış atıp Eymen'i odadan çıkarttıktan sonra pazardan bulup boyadığımız kasalardan beyaz tişört ve siyah pantolonu alıp saçımı at kuyruğu yaptım. Küçük lavaboya geçip elimi ve yüzümü yıkadım. Mutfağa geldiğimde tezgahın üzerine bırakılmış her çeşitten börek ve çayı gördüm.
Eymen'e döndüğümde bakışımı anlayıp koltuktan kalkıp yanıma geldi."Açelya göndermiş."
Sevgi dolu bakışlarla böreklere bakıp tezgahın yanında duran sandalyeye oturdum. Eymen'de yandaki sandalyeye oturunca düşmüştü. Kahkaha atmam Eymen'i sinirlendirmişti oturduğum sandalyenin bacağından çekip beni yere düşürdü ve beni taklit edercesine kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönmedolap
Novela Juvenil"Ben onun Batı'sından doğan Güneş olabilirdim ancak ve Batı'dan güneş doğduğunda kıyamet kopardı..." "Bir şizofreni iyileştirmek Güneş'in , Batı'dan doğması kadar imkansızdı." "O ,farklıydı geçmişimden kalan yara izlerimi geçirecek kadar farklı." Di...