"Yeter artık gidin başımdan, artık ilişkinize bir isim koymadan çıkmayın karşıma."
"Biz zaten sevgiliz dedim sana dün, ne isminden bahsediyorsun?" Louis, Harry ve Sam'in mesajlaşıyor olmasına şaşırmıştı ilk duyduğunda ama iyi anlaşıyor olmaları daha iyiydi. Harry, Louis'ye bakıp yine utanarak itiraz etmesini bekledi. Louis ise çok normal bir şey söylemiş gibi baktığında Harry gülümsedi. "Gördün mü, itiraz etmedi. Eğer sevgili olmasaydık, sevgili değiliz derdi." Louis buna gülerek karşılık verdi.
"Demek küçük oğlum artık naz yapmaktan vazgeçti." Sam, Louis'nin saçını karıştırırken Harry eline vurup uzaklaştırdı.
"Hadi gidelim sevgilim." Louis'nin elinden tutup kaldırdığında Louis Sam'e el salladı. Kafeden çıktıklarında Louis esen rüzgara karşı anlık titrediğinde Harry'nin gözleri ona döndü. "Umm, ceketim yok ama gömleğimi verebilirim." dediğinde Louis başını iki yana salladı.
"Eve kadar idare edebilirim."
"Bilirsin nazik ve nezaketli bir adamımdır. Sonunda sevgilim olduğunu kabul eden adam için böyle küçük jestler yaparım." Louis onun bu aptal tavırlarına gülüp elinin etrafını saran ele tutunarak yürümeye başladı.
"Evet, bilirim. Sen her zaman nazik bir adamsındır. Mesela sevgilisi olunca en yakın arkadaşını unutacak kadar nazik." dediğinde Harry gözlerini devirdi. Sürekli yaptığı hatalar yüzüne vurulacaktı.
"Neden geçmişi bırakmıyoruz, geleceğimize odaklanmak daha mantıklı geliyor."
"Tabi mantıklı gelir. Çünkü söylediğim şeyleri duymak hoşuna gitmiyor."
"Bak bebek, ben geçmiş konuşmayı sevmiyorum sadece." Louis tek kaşını kaldırarak baktı ona.
"Ukalalık yapmakta bir numarasınız Bay Styles."
"Ah, duydun mu?" deyip kalbini tuttu. Louis ona bakıp ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. "Kalbimden gelen çıtırtıyı duymadın mı?" söylediği sözler karşısında bir göz devirme aldı.
"Yeterince üşüyorum Harry, şakaların olmadan bir süre daha idare edebiliriz." yolun geri kalanında sessiz kaldılar. Harry Louis'yi iki hafta sonunda sevgilisi olduğuna ikna etmişken Louis'nin hala temkinli davranması tuhaf geliyordu. Eve girdiklerinde Louis hemen üzerini değiştirdi. "Çok yorgunum erken uyuyacağım."
"Tamam, geliyorum."
"Bugün sevdiğin program var, sen onu izle." Harry onu dinlemeyip dibinde bitti. Kolunu Louis'nin beline sardı.
"Bugün izlemeyeceğim." deyip yüzlerini yaklaştırdı. Louis sesli bir şekilde yutkundu. "Onun yerine seninle uyumayı tercih ederim."
"O zaman ben şey, odaya gidelim." deyip uzaklaşmaya çalıştığımda Harry kolunu daha çok sıkılaştırarak bedenlerinin birbirine yaslanmasını sağladı. Louis iri gözlerle ona bakarken gülümsedi. Burnunu Louis'nin burnuna sürttü. Louis titrek bir nefes alarak karşılık verdi bu harekete. Kolları istemsizce Harry'nin boynuna sarıldı. Louis'nin bir eli Harry'nin ensesindeki saçı okşarken Harry dudaklarını buluşturdu.
Louis'nin geri geri yürümesini sağlayarak yatağına kadar gitti. Louis'nin yumuşakça yatağa yatmasını sağlayıp üzerine çıktı. Biraz geri çekilip Louis'nin nefes almasına izin verdi. Bu sırada kulağının altını sonra sırasıyla yanaklarını, çene kemiğini ve burnunu öptü. Tekrar dudaklarını öpmeye başladığında omuzlarından tutularak durduruldu. Dudaklarını birkaç santim geri çektiğinde Louis "Dur." diye fısıldadı.
Harry Louis'nin gözlerine baktığında içinde bir burkulma hissetti. Louis gözleri dolmuştu. "Özür dilerim Harry ama yapamam. Şuan yapamam, özür dilerim." Harry onun gözlerinin dışına taşan yaşlarını sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brothers? | Larry
FanfictionHarry ve Louis herkesin bildiği ölümüne kardeşler. Peki gerçekten öyleler mi?