" Gözlerini aç Julia , uyku seni kurtaramaz. "
Lanet olası kabuslar. Nefret ediyorum sizden.
Göz kapaklarımı aralayıp bir süre tavanı izledim. Her gece kabuslarla uyanmak zorunda mıydım ? Lanet olası kabuslar. Nefret ediyorum sizden ! Tek yapmak istediğim çığlık atmaktı. Ama yapamazdım. Birileri sesimi duyup odama gelebilirdi ve inanın bana annemin ya da babamın merak dolu gözleriyle yüzleşecek kadar enerji dolu hissetmiyordum kendimi. Tavanı izlemeyi bırakıp yatağımda doğruldum. Saat gecenin ikisiydi ve benim uykum çoktan kayıplara karışmıştı. Benim adım Julia , Julia Emprise. Pskiyatrislerime ve çevremdeki diğer insanlara göre bir şizofreni hastasıydım , oysa bana kalırsa sadece farklı düşünen ve her gece kabuslarla uyanan genç bir kızdım. Oturdugum yerde odama göz attıktan sonra bakır rengi saçlarımı toplayıp gelişi güzel bir topuz yaptıktan sonra kapıya doğru yöneldim. Dar koridorda kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra banyoya ulaştım. Tek istediğim buz gibi bir duş almaktı. Soğuk su bütün gerginliğimi alıyordu. Musluğu açıp küvetin dolmasını beklerken kıyafetlerimi kıçartıp kirli sepetine attım , arkamı döndüğümde boy aynasında çıplak bedenimi izledim bir süre. Vücudumun her yerinde nokta nokta morluklar vardı. Bu morlukların nasıl oluştuğunu düşündüm biran. Ürkütücüydü. Gözlerimi aynadan ayırıp , neredeyse yarısına kadar dolmuş olan küvete doğru bir kaç adım attım. Soğuğu seviyordum. Damarlarıma yaptığı baskıyı , dudaklarımı morartmasını ve tüm bedenimi uyuşturmasını seviyordum. Küvete uzanıp yarım saat boyunca kıpırdamadan , sadece buz gibi suyun tüm bedenime hükmetmesine izin verdim. Küvetten çıkıp aynada moraran dudaklarıma baktım bir süre , her zaman donarak ölmeyi dilemiştim. Bacaklarımda ki yada kollarımda ki morluklardan ziyade dudaklarımda ki morluğu daha çok sevmiştim. Üzerime birşeyler geçirip bahçe kapısından karanlık sokağa adım attığımda saat neredeyse dört buçuğa geliyordu. Hava karlıydı , bir banka oturup ince ince yağan karı izledim bir süre. Hafif bir rüzgar vardı , ıslak saçlarım neredeyse donmak üzereyken banktan kalkıp yürümeye başladım. On bes dakikalık bir yürüyüşten sonra terk edilmiş bir binanın önüne gelmiştim. Tereddüt etmeden sökük kapıdan içeriye girdim , bodruma inen merdivenleri takip ediyordum. Kendi ayak seslerimden başka bir ses , bir tıkırtı dahi duymuyordum. Derinlere indikçe karanlık bir ton daha artıyordu. Bir iki basamak daha inip bir koridora ulaştım. Koridorun sonunda bir kapı vardı ve o kapının arkasında benim gizli oyun odam. Tam olarak yirmi sekiz adım attıktan sonra kapıya ulaşmıştım. Cebimdeki anahtarları çıkartıp kilitli olan kapıyı hiç zorlanmadan açtım. Işık. Lanet olası beyaz ışık gözlerimi alıyordu. Işığa alıştığımdaysa önümde oldukça büyük bir oda uzanıyordu. Burası benim dünyamdı. Benim küçük oyun odam. Eskiden bir kesimhaneydi burası. Hoş hâlada öyle.
" Julia ! Bu sen misin ? Neolur Julia beni bırak. Bak çok param var ve hepsini alabilirsin yeterki bırak. Kimseye birşey söylemem Julia lütfen. "
" Kes sesini Michael. "
Daha önce hiç bir katille tanışmış mıydınız ? Hayır mı ? Artık beni tanıyorsunuz. Psikiyatırlarımın bilmediği bir şey var , ben bir katilim. Vicdanı olmayan bir katil.
Elimdeki anahtarları biraz karıştırdıktan sonra , Michael'in bağlı olduğu hücrenin anahtarlarını bulup demir kapıyı araladım.
" Senden iğreniyorum Michael , adi herifin tekisin. "
Ağlamaya başlamıştı , bir yandanda yalvarıyordu.
" Lütfen Julia , lütfen ben sana hiç birsey yapmadım lütfen. "
" Evet Michael sen bana hiç birsey yapmadın. Yapamazsında , buna gücün yetmez. "
Tam olarak bir yıl önce bu binada tanışmıştık Michael'la. Çok fazla alkol almış ayakta bile zor duruyordu. Bense sadece küçük oyun odama gelmiştim. Binaya adım atar atmaz üzerime atlamış , bana tecavüz etmeye yeltenmişti. Ama hayır bunun icin kızmadım ona , hoşuma bile gitmişti bedenime sahip olmasına dahi izin vermiştim. Sonrasında onu bodruma indirip günlerce çeşitli işkenceler yapmış ama öldürmemiştim. Ondan nefret etmeme sebep olan şey aptallığıydı. Aptal insanlar diye geçirdim içimden.
" Bir yıldır burda bağlısın Michael , kurtulamayacağını anlaman gerekirdi. "
Ağlıyordu. Biraz oyun oynamak istedim , bunun için beni suçlayamazsınız. Kan benim hayatım , nasıl ki su size hayat veriyor kanda bana yaşam gücü sağlıyor.
" Seni bırakırım Michael ama bir şartla. "
Gözleri parlamış , ağlaması seyrekleşmişti.
" Ne ? Para mı yoksa altın ya da elmas. Ne istersen Julia hatta istediğindende fazlası ! "
Aptal , bu insanlar paranın köpeği olmuş durumda.
" Hayır Michael , daha kolay birşey. "
" Söyle . Ne istersen yeter ki beni bırak. "
" Öldürmeme yardım edeceksin. "
" Kabul , hadi Julia birak artık beni. "
Yanına yaklaşıp nerdeyse çürümüş bileklerinden zincirleri çözdüm. O kadar uzun zamandır bağlıydı ki adım atabileceğinden bile emin deyildim. Eğer yürüyebilirse muhtemelen kapıya doğru koşacaktı. Akıllı bir insan öyle yapardı en azından ama hiçte beklediğim gibi olmadı. Evet yürüyebiliyordu , ayağa kalkıp bütün vucudunu gerneştirdi.
" Nereden başlıyoruz ? "
Kirden kararmış yüzüne bakıp gülümsedim.
" Gerçekten tam bir aptalsın Michael , tam bir aptal. "
Daha söylediklerimi kavrayamadan elimdeki bıçağı gırtlağına saplayıp sağa doğru kıvırdım.
" Tam bir aptalsın ve bu dünyada aptallara yer yok. "
Şah damarından boşalan kanı hissettim önce. Koyuydu , bir o kadarda sıcak. Kanın ellerimi sarmalamasına izin verdim. Kan hayattı ve hayat sadece Tanrının bahşedebileceği birşeydi. Ben bir Tanrıydım.
Vücudundaki kanın boşalmasını izledim dakikalarca , bu kokuyu seviyordum. Ağır metalik bir koku. Kanın kokusunu ciğerlerime doldurup Michaelin cansız bedeninin yere kapaklanmasına izin verdim. Yerde küçük bir kandan gölet vardı , ellerimi sokup avuçlarımı kanla doldurdum. Sonra yüzüme ve moraran dudaklarıma ulaştırdım. Tadı enfesti , bu tuzlu tadı her geçen saniye daha çok seviyordum.
Michael'in cesedini hemen oracıkta parçalara ayırıp dudaklarını çiğnemeye başladım. Sizler benim bir yamyam olduğumu düşünüyorsunuz deyil mi ? Ben sadece oyun oynuyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü - Cehennem Fısıltısı
HorrorNereden geldiğimi bilemeyecek kadar acizdim bir zamanlar. Şimdi bu buz gibi mahzende elim kolum bağlı otururken , biliyorum. Ben cehhennemden dünyaya gönderilmiş bir haberciyim. Ben Julia , ben bir Tanrıyım , ben bir katilim , ben bir şizofrenim asl...