- İtalik yazılan yerler geçmiş zamana aittir.
Gri gökyüzünün aydınlığı ve yağmurun sesi odamı doldururken içimdeki kasveti de beraberinde götürüyordu ve bir an olsun karmaşık düşüncelerimi günahkar bedenimden arındırıyordu.
Biliyordum, her zaman bir günahkar olarak kalacağımı ama günahlarımın sebebi o olduğundan bunu dert etmiyordum.
Ellerimi yağmur damlaların çarptığı pencere gezdirirken onu gördüm, karşı kaldırımdaki sokak lambasının altında öylece bekliyordu.
Islanmaktan korkmuyordu ve kendini yağmura teslim etmiş gibiydi.
Belki de benim gibi o da yağmurun bizi arındıracağını düşünüyordu ya da içinde yanan o harlı ateşi söndürmesini bekliyordu.
Camdan ona baktığımı gördüğünde derin bir nefes aldı. Bunu şiddetle inip kalkan göğsünden anlamıştım. Evime doğru hareketlendiğini görünce camın başında beklemeyi bırakıp kapıya indim ve onun için kapıyı açtım.
Saçlarından akan damlalar gözyaşlarına karışıyordu ve dudaklarını ıslatmıştı. "Onu bulmuşlar." dedi titreyen sesiyle.
Kısa bir süre önce kaybolan sevgili Gina'dan bahsediyordu ve oldukça üzgündü.
Onu içeri aldım, yerler üzerinden akan damlalar sayesinde ıslanıyordu ama umursamadım. Islak bedenini kollarımın arasına aldığımda belimi sıkıca kavradı ve yüzünü boynuma gömerek hıçkırıklarını serbest bıraktı, parmaklarımı saçlarında gezdirdim. "Şşş..."
İnce bedenini suyun altına daldırdığımda elleri yüzümde gezindi , kurtulmak adına çırpınıyordu ama çiğerlerine dolan su onu güçsüz kılıyordu, tek yapabildiği yanağıma bir kaç çizik atmak olmuştu. Berrak suyun altından bana dehşetle bakan yeşil gözlerini görebiliyordum ve bu yeşil gözlerin bir daha sevdiğim ela gözlerle buluşamayacak olması beni gülümsetiyordu.
O ela gözlerdeki aşk sadece bana ait olmalıydı.
"Boğularak ölmüş." diye fısıldadı saçlarımın arasına doğru, kesik nefesleri boynumu okşuyordu.
Bunu zaten biliyordum çünkü onu ben öldürmüştüm.
Parmaklarımı saçlarında gezdirmeye devam edip onu sakinleştirmeye çalıştım. "Onu nehirin kenarında bulmuşlar."
İçini dökmesine izin verdim, onun anılarının göz yaşları ile birlikte akıp tenime karıştığını ve sonsuza kadar yok olduğunu hissetmek istiyordum. "Merak etme Zayn, her şey düzelecek."
Her şey bizim için düzelecekti. Yine eskisi gibi birlikte olacaktık çünkü biz aileydik, her zaman kötü zamanları birlikte atlatmıştık.
O benim sahip olduğum her şeydi.
Nefesleri benden ayrıldığında tenimi okşamayı bırakmıştı, huzursuz oldum. Onu sonsuza kadar kollarımda tutmak istiyordum.
Göz yaşlarını silip burnunu çekti. "Ne yapacağım ben Marie?"
O kadar çaresiz duruyordu ki bir an olsun içim acımıştı ama onu büyük bir yükten kurtarmıştım, böyle hissetmesine gerek yoktu.
Gina hiç bir zaman onu hak etmemişti onu mutlu bile edememişti. Neden o sürtük için ağlıyordu ki? Ben oldukça mutluydum.
Ellerimin altında çırpınan o güçsüz bedeni tekrar hissetmek istediğim bile oluyordu.
Dağılmış bedenini salona kadar taşıyıp koltuğa bıraktım, üzerindeki ıslak tişörtü çıkarırken o sadece tavanı izleyip titreyen dudaklarını ısırıyordu. "Bir insan bunu nasıl yapabilir?"
Yeşil gözleri kapanırken yüzümdeki eller yavaşça kaydı ve suya düştü. Artık çırpınmıyor ya da kurtulmaya çalışmıyordu, ruhu çoktan onu terk etmeye hazırlanmıştı bile. Ellerimi boynundan çekip cansız bedeninin suyun üzerine çıkmasını seyrettim.
Beyaz ve pürüzsüz bebeksi yüzü ay ışığının altında parlıyordu. Aralık dudaklarının arasından akan su nehirin suyuna karışırken bile kusursuz görünüyordu.
Ölüm ona çok yakışmıştı.
Yapar demek istedim , çok seviyorsa eğer yapar.
Sustum.
Yanına oturduğumda derin bir nefes alıp dizlerime yattı. "Bir başkasını asla sevmeyeceğim." diye fısıldadı karanlığa doğru, kısa bir süre önce sildiği göz yaşları dizlerimi ıslatmaya başlamıştı. "Böyle şeyler söyleme Zayn."
Biliyordum, beni sevmeye devam edecekti belki de bundan sonra kalbindeki tek kişi ben olacaktım.
Artık birbirimizden başka kimsemiz yoktu.
Kısa bir giriş bölümünden selam alırım bir hayırlı olsun 😂
Karantina bana yaramadı galiba ben bir şeyler yazıp yazıp duruyorum 😂