Five

14 4 0
                                    

Renjun beni eve bıraktığında hiç inmek istemedim. Ama evde neler olduğunu da çok merak ediyordum. Renjun ile vedalaştıktan sonra hemen anahtarla binanın kapısını açtım. İçeri hızla girdim. Aynı anda birisi de dışarıya çıkmaya çalıştı ve çarpıştık. Popomun üstüne düştüm. Acıyı atlatmaya çalışırken birisi elini bana uzattı. Kim olduğuna baktım. Bu beni ve annemi akşam yemeğine çağıran çocuktu. Siyah kot pantolonu ve deri ceketi ile ünlü markaların modellerine benziyordu. Siyah botları ve alnına düşen siyah saçları kıyafetiyle uyum sağlıyordu. Elini tutup ayağa kalktım.

"Teşekkür ederim." Dedim ama ismini bilmediğim için bir an durdum.

"Jeno, ismim yani."

"Öyle mi ben de Jena." Deyip bu seferde ben ona elimi uzattım. Elimi sıktı.

"İsimlerimiz benziyormuş. Neyse. Acelen var gibi. Daha sonra tekrar konuşuruz." Dedi ve kafamı onaylarcasına salladım. Apartmandan çıkıp gitti. Ben de asansöre bindim. Kapının önüne geldim ve anahtarı deliğine soktum. Anahtarı bir kere çevirince açıldı ama ben kilidi üç kere kilitlemiştim. O an aklıma hırsızlıkla ilgili binbir senaryo geldi. Girmesem mi diye düşündüm. Ama bizim evde hırsız alarmı var. Kesin çalışıyordur ya. Yani  hırsız olsa babaöın iki yıl önce taktırdığı hırsız alarmı çalardı. Evet ya hırsız alarmları ne için var? İçimdeki korkuyu bastırarak saçma sapan şeyler düşünürek evin kapısını açıp içeri girdim. Montların olduğu dolaptan ne olur ne olmaz diye bir şemsiye aldım ve salona ilerledim. Salon aşırı düzenliydi. Hemen diğer odalara geçtim. Benim odam da düzenliydi. Annemlerin odasına girince kapı aralağından yerdeki bira şişelerini gördüm. Korkudan titreyerek içeri girdim. Dolabın kapağı neredeyse yerinden çıkacaktı. Babamın eşyalarının olduğu taraf tamamen boştu. Dolabın üstündeki valizlerin olduğu kısma baktım. Babamın gri büyük bavulu yoktu. Babam sürekli ülkeler arasında gidip gelirdi. Ama bize mutlaka söylerdi. Hatta bazen annem ile babam birlikte giderdi. Ne yani babam eve gelip içmiş sonra da kıyafetlerini alıp gitmiş mi? Ama nereye gitmiş? Annem bunun hakkında bir şey biliyordu ve bu yüzden mi bana geç gel dedi? O an aklıma gelen düşünce ile durdum. Annem ile babam boşanıyor mu? Aklıma gelen bu düşünce tüylerimi diken diken yaptı. Bu mümkün olamazdı. Demek bu yüzden iki haftadır eve bile gelmiyormuş. Bu yüzden annemin suratı asık. Nasıl farkedemedim. Bir de anneme babamın nereye gittiğini sormuştum. Ne kadar da aptalmışım. Hayır, bu kadar kolay olamaz değil mi? Babamı pek sevdiğim söylenemez ama keşke bu olayı şimdi yaşamasaydık. Sanırım Jaemin yanımda olsaydı böyle şeyleri kolay atlatabilirdim. Ama yoktu işte. Ona en çok ihtiyacım olduğu zaman yoktu.

This is what a broken heart feels likeWhere stories live. Discover now