Three

37 10 6
                                    



Aradan bir ay geçmişti. Jaemin'in yokluğuna az da olsa alışmıştım. Bazen telefonumla oynarken Jaemin'in gittiğini unutup Jaemin'i arıyordum ama gelen "Aradığınız numara kullanılmamaktadır..." sesini duyunca gittiğini hatırlıyordum. İşte o zaman içimi bir hüzün kaplıyor, dünyanın sonuna kadar ağlayasım geliyordu. Kalbim acıyor, hiçbir şey duyamaz hale geliyordum. Bana ne yaptın Na Jaemin?

Biraz zor onun yokluğuna alışmak çünkü o gittikten sonra hayatımda kapladığı yeri farkettim ve o yer dolduramayacağım kadar büyük.

O da beni düşünüyor mudur acaba? Yokluğumu hissediyor mudur? Aklım çok karışık, nefes almamı engelleyecek

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Aradan 2 ay geçti ve  üniversitenin başlamasına çok az kaldı. Üniversiteye gideceğim her aklıma geldiği zaman stresleniyordum. Çünkü derslerim ve hayat daha da zorlaşacak. Ama bunu istemiyorum. Sadece biraz sessizlik istiyorum. Yaz tatili hiçbir işime yaramadı zaten. İçimden böyle hayatımı sorgularken kapı çaldı. Annem geç geleceğini söylemişti, babam da olamazdı. Yavaş adımlarla kapıya yaklaşıp açtım. Karşımda genç bir çocuk duruyordu. Hemen hemen benimle yaşıt ve uzun boylu bir çocuktu. Ağzımı açacaktım ki konuşmaya başladı:

-Merhaba ben karşı komşunuzun oğöuyum. Annem akşam sizi yemeğe davet etmek istiyor. Eğer müsaitseniz?

-Annem işte maalesef ona sorduktan sonra bir şey söyleyebilirim.

Tam ben konuşmayı bitirdim iyi günler dileyecekken karşı dairenin kapısı açıldı. Genç bir kadındı kapıyı açan. Güler yüzüyle bana baktı ve:

-Kızım bende annenin telefon numarası var, ben arayıp sorarım. Annenin işte olduğunu bilmiyordum, dedi.

Gülümseyip:

-Öyleyse siz annemle haberleşirsiniz annem bana söyler. Çok teşekkürler bizi davet ettiğiniz için, dedim ve saygıyla eğildim.

Kadın tekrardan güldü. Karşımdaki çocuk salakça bana el salladı ve yaşlı kadınla beraber karşı daireye girdiler. Ben de kapıyı kapatıp içeriye girdim. Odama doğru yönelirken Jaemin'i gördüm. Odamın kapısının önünde duruyordu. Üstünde benim ona aldığım sweatshirt vardı. Dilim tutuldu. Tek kelime edemedim. Aylardır özlediğim, gitmesinden dolayı ağladığım, aşık olduğum çocuk karşımdaydı. Ama ben ne konuşabildim ne de nefes alabildim. Ona sarılıp ağlamak istiyordum. Ellerini tutmak, o gidene kadar kokusuyla uyumak istiyordum. Bana gülümsedi. Gülümsemesi beni de gülümsetiyordu. Gülüyordum ama gözlerimden yaşlar geliyordu. Bu gözyaşları onu çok özlediğimden mi yoksa beni bırakıp gittiği için ona karşı nefretim arttığı için miydi? İkimiz de tek kelime etmiyorduk. Ama aklımdan geçen tek bir cümle vardı. Seni çok özledim Na Jaemin.





















Herkese yeniden merhaba. Bir süredir hatta bayadır yoktum. Yokluğumu farkeden olmamış ama olsun. Bu bölümü atmak ile atmamak arasında kaldım. Kitabı silmeyi bile düşündüm. (Eğer okunmazsa gerçekten sileceğim.) Ama aklıma harika konular geldi. Kitap gerçekten beklentilerinizin üstünde olacak. Kitapta klişe hiçbir şey yok. Herneyse, yazım yanlışım ya da noktalama hatası yapmışsam çekinmeden yazın ki ben de düzelteyim. Şimdiden okuduğunuz için teşekkürler.

This is what a broken heart feels likeWhere stories live. Discover now