"Ari" her şeyin başlangıcı, mütevazi bir kasabadan bahsediyorum. Burada yüzyıllardır sükunet ve saadet hüküm sürerdi, kasabanın yerli halkının çoğunluğu çiftçi, seyis, demircilerden oluşmaktaydı. Elf ve Minatour diyarlarından göçler gelene dek...
Gelenler birbirinden bağımsız topluluklar halinde gelmişlerdi. Azınlıkta ki topluluklar da vardı aralarında; Özgürlük Fedaileri, Mercan Elfler bulunuyordu. Sorun olan azınlık kesim değildi, hiçbir zaman sorun olmamışlardı fakat;
Aksine göçlerin büyük bir çoğunluğu haydutlar ve yağmacılardan oluşuyordu... Kahramanımız tam bu noktada devreye giriyor. Baroxas, Ari kasabasında doğmuş. Ailesi demirci ve soylu genleri taşıyan, bir çok ırktan uygarlıklara silah kervanları gönderen, geçimini bu şekilde sürdüren kasabanın yerlilerindendir. Baroxas, ergenliğinin ileri ki yaşlarını kervanlara refakat ederek, paralı askerlerden kılıç kullanmayı, meşe ve bilmum ağaçlardan kalkan yapmayı, okçuluk ve atıcılık yetenekleri öğrenmiştir. Babası Torin ona her seferden dönüşünde, Orta Yasa efsanelerinden bahsetmiş. Onu kaderine hazırlamıştır...Peki bu Orta Yasa ne idi? Orta Yasa, bir defa dahi herhangi ırkı öldürmek şartıyla ruhunun, sonsuza kadar lanetlenmesi ve uykularının Araf'a gitmesiyle sonuçlanan büyük bir pişmanlık olarak tasvir edilir. Bir çok efsanede fedakarlıklar sonucu, kendi hayatlarından vazgeçen kahramanlardan bahsedilir. Baroxas her geçen gün kaderinin uçurumuna daha da yaklaşmaktaydı. Her kervan seferinde, kervanın etrafını saran orman goblinlerini ağaçlara bağlayıp, önlerine ufak bir hançer bırakıyor ve onlara zarar vermeden kervanı hedefine taşıyordu. Goblinler bir şekilde hançere ulaşmaya çalışsalar da tüm çabalarına rağmen nafileydi, kervan dönüşü Baroxas onları ağaçlardan çözerek evine gidiyordu. Bu uzun bir süre böyle devam etti ama günün birinde yeniden kasabaya döndüğünde evlerin yandığını, halkın öldüğünü, mahsullerin yağmalandığını gördü. Kasabanın girişine yavaşça yaklaşan Baroxas, elini kılıcında tutuyor ve atıyla içeri giriyordu. Her taraf nal izleri ile doluydu, ailesiyle yaşadığı kulübeden dumanlar çıktığını gören Baroxas, dört nala atını kulübeye sürdü. Vardığında etrafta kan yoktu, ailesinin yaşadığını düşündü. Sadece yağmalanmış, alevler içinde kulübe duruyordu. İzleri gözleriyle takip etti Baroxas, biraz düşündükten sonra yola çıkma kararını aldı. İkindi saatleriydi, havanın kararmasına iki saat vardı. O yüzden Baroxas kamp hazırlığına başladı, etraf ağaçlıktı, ufak mağaralar dağlara sabitlenmiş adeta bir kulübe gibiydi. Mağarayı oluşturan kayalar birbirine o kadar sıkı kenetlenmiş ki yıkılması imkansızdı. Baroxas içeriye ufak bir kamp ateşi yaktı, daha önce avladığı sıçanı közde kızartarak öğününü tamamladı, sonra hafif bir uykuya daldı...
Aniden bir patırtı ile uyandı Baroxas. Gözlerini açtığında karşısında orman goblinlerini buldu, rüya olabileceğini düşündü. Yine de neden burada olduklarını sordu;
"Sen.. seni hatırlıyorum, burada ne işiniz var?" dedi Baroxas. Elini yattığı yerin hemen kenarında duran kılıcına uzattı.
"Dur! dur biz zarar vermeye gelmedik! Bizler necromancer büyücüleriyiz, Araf'da adını duyduk...-" der demez goblin, Baroxas lafını kesti.
"Ne!? Araf mı? O sadece bir efsane, neyden bahsettiğinizi bilmiyorum." dedi Baroxas. Anlamsız bakışlarla kılıcını kaldırdı ve "Uzak durun benden!!" diye bağırdı. Korkmuştu Baroxas mağaranın içine doğru yavaş yavaş geri adımlarla ilerliyordu. Birden ayağı bir taşa takıldı. Yüksek bir yerden düşüyordu adeta, suya çarparak son buldu bu düşüş...
Goblin bağırdı. "Sen seçildin! bizden kaçma iletmemiz gereken bildiriler var Torin oğlu Baroxas!" dedi goblin. Zincir şeklinde birbirlerinin kollarından tutarak aşağı kadar sallandılar, Baroxas'a ellerini uzattılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Baroxas: Orta Yasa
FantasyAri kasabasından yola çıkacak olan bir paralı asker, verilen bir yemin, Orta Yasa'nın ağır hükmünün gazabına uğrayacaktır. Orta Yasa laneti Baroxas'ın kaderine boyun mu eğdirecek? Yoksa bu bir baş kaldırı mı olacak?