✗1

103 24 0
                                    

~Oh Yeah, oh yeah, oh yeah
Yeah, you'd die for me
Said you'd die, said you'd die
But you lied, you lied to me ~

***

Aynı yaşta olan dört yakın arkadaş.Birbirlerine o kadar bağlılar ki aralarından birisine kötü birşey olduğu zaman ona olan şeyi kendilerine yapıyorlardı. Örnek vermek gerekirse geçen gün okul bahçesinde Jisoo'nun yürüdüğü merdivenden Jennie'de yürümek istediğinde olanlar oldu. Dengesini yitiren Jennie sırt üstü yere düştü. Bunu gören kızlardan sadece Jisoo ona ne olduğuna bakmaya giderken Lisa ve Rose ise birlikte Jennie'nin düştü merdivenden atladılar. Jennie onları yerde görünce gülümsedi.

"Bence bu yaptığımız çok saçma. Birimize zarar geldiğinde hep beraber aynı şeyi yapma huyumuzu bırakmalıyız."

Bu sözlerin sahibi Jennie'ydi. Artık kırılmadık kemikleri kalmamıştı. Hepside bunun farkındaydı. Bütün okul farkındaydı aslında. Butün okulun revire gittiği kişi sayısı onların revire gitme sayısına yaklaşamıyordu bile. Okul yönetimi ailelerine artık durumu izah edemiyorlardı.

Böyle durumlarda eve gittinlerinde eve gitmek yerine sadece kendilerinin bildiği özel bir mekana giderlerdi. Bunu ailelerinin siniri geçsin diye yapıyorlardı. Fakat aileleri buna daha çok kızıyordu. Yinede kendi düşünceleri kızmayacaklarıydı. Ailelerinin kızma işini bahane ediyorlardı aslında. Eğlenmek için gidiyorlardı.

***

Birden Jennie'nin telefonu çaldı.
Arayan annesiydi. Arkadaşlarına
açması yada açmaması konusunda fikirlerini sordu. Onlarda açmasından başka çare olmadığını söylediler. O da çareyi telefonu açmakta buldu.

"Merhaba hanım efendi. Kimi aramıştınız?"

"Neredesin yine sen bakıyım? Beni tanımıyor numarası yaparak kurtulabileceğini mi sandın?

"Tamam anne! Ne söyleyeceksen söyle!"

"Sen annene bağırıyor musun bakayım?"

"Hayır anne. Bağırmıyorum felan! Hadi kapatıyorum. Görüşürüz sonra.
Öpüyorum."

Jennie annesinin konuşmasına izin vermeden telefonunu kapattı. Annesini atlattığını düşündü. Fakat arkadaşlarını da aileleri arıyordu. Hepsinin birden morali bozuldu. Eğlenceleri yarıda kalarak evlerine gitmek zorundalardı. Rose somurtmuş bir şekilde konuştu.

"Bir kere bile eğlenceli vakit geçirmemize izin vermiyorlar. Keşke kendi istediğimiz her şeyi yapabilseydik. O zaman ailemiz
bize karışamaz, bizde istediğimiz kadar eğlenirdik. Değil mi Lisa?"

Lisa'nın da morali bozulmuştu. Fakat arkadaşlarının moralinin bozulmasını istemiyordu. Bunun için onları ümitlendirdi.

"Üzülmeyin kızlar. Belki başka bir gün yine burada buluşuruz. Her zaman dediğimiz gibi 'Sonuçta her zaman birlikteyiz.' Yinede keşke ailelerimizde bizi birbirimizden ayrılamayacağımızı bilseydi."

Lisa'nın bu sözünden sonra herkes evlerine dağıldı. Herkeste ailelerinden bir güzel azar yedi.
Bu azarla yataklarına girip sabah olmasını beklediler. Tek azar yemedikleri ender yerlerden biriydi yatakları.

Sabah olduğunda Rose'un evi zil sesiyle yankılandı. Sesleri duyan Rose pencereden aşağı doğru baktı. Bunlar Lisa, Jennie ve Jisoo'ydu.

"Hadi Rose! Okula geç kalıyoruz. Hemen hazırlan ve aşağıya in!"

"Tamam Lisa! Hemen hazırlanıp aşağıya geliyorum!"

Rose hemen odasına geçip hazırlanmaya başladı. En sonda omzuna çantasını takıp odasından çıktı. Çıktığı gibide annesi karşısındaydı. Ona bir çanta uzatıyordu.

"Al bunu! Acıkırsan yersin okulda. İçine birkaç şey koydum.."

"İkinci sınıfa giden bir bebek değilim anne!"

"Sana ne dediysem onu yap Rose! Al ve hemen okuluna git!"

Rose bu küçük çantayı alıp kendi çantasına koymak zorunda kaldı.
Hızlıca ayakkabılarını bağlayıp dışarı çıktı. Arkadaşları onu beklerken zorlanmışa benziyordu.

"Biraz daha hızlı olamaz mıydın Rose. Burada kök saldık resmen."

"Geldim işte Lisa! Hadi geç kalmadan gidelim okula."

Rose'un bu sözünden sonra herkes yola koyuldu. Biraz yorulmuşlardı ama sonunda okula varmışlardı. Hatta okula girerken bir öğretmenleri de onları görmüş selam vermişti.

"İyi sabahlar kızlar!"

"Size de hocam!"

Hepsi bir ağızdan bu cümleyi kurduktan sonra okula girmişlerdi. Kendi sınıflarını bulmaları hiç zamanlarını almadı. Sınıflarına ilk geldiklerinde duydukları ilk söz "Yine birbirlerinden ayrılamayan bebekler geldi." olmuştu. Hiç aldırış etmemişlerdi. Zaten hemen hemen her gün buna benzer sözler duymaya alışmışlardı.

Kızlar hem aynı sınıfa gidiyorlardı hemde ikişerli olarak arka arka oturuyorladı. Sınınfta bile
birbirlerinden ayrılamıyorlardı. Öğretmenlerde bunu fark edip onları birbirlerinden ayıramamıştı.

Sonunda zil çalmış bütün öğrenciler sınıflarına girmişti. Öğretmenlerini bekleyen öğrenciler kapılardan öğretmenleri denetliyordu. Kızlarımızın sınıfında ise herkes birbirine kağıda yazdıkları mesajlarını yazıp uçak yapıp istedikleri kişiye atıyorlardı. Bu uçurtma mevzusuna ise sadece bizim kızlar katılmıyordu. Bunu fark eden sınıfın serserisi denilebilecek birisi yani Kim Yeri'nin hedefinde onlar vardı. Onlara doğru bir uçak fırlattı. Uçak tam da Lisa'nın kafasına gelmişti. Lisa ne olduğunu anlamaya çalışırken Rose bunu kimin fırlattığını Lisa'dan önce anlamış Yeri'ye kaşlarını çatarak
bakmıştı.Yeri ise kağıttan uçağı göstererek "Uçağın içini açın" diyordu. Bunu ergeç anlayan Lisa uçağı alıp bozdu ve notu okumaya başladı.

Okumaya başlarken sınıfa öğretmenleri olan Min Yoongi girdi. Ayağa sadece Lisa'nın kalkmadığını görünce yanına doğru gitti. Bir şeyler okuduğunu gördü ve onu elinden aldı.

"Neymiş bu bakalım. Birde ben okuyayım."

Lisa birden elinden alınan kağıdın şokuyla kendine geldi. Gerçektende bir şey okurken diğer dünya ile bağları kopuyordu. Birden Yoongi hoca elindeki kağıdı havaya kaldırdı.

"Bu yazıyı kim yazdıysa açıkça söylesin. Yoksa ben bulduğumda kendisi keşke öğretmenim dediği zaman söyleseydim der."

Tamda klasik bir öğretmen lafı.. Kimseden çıt çıkmazken Yeri elini kaldırdı.

"Ben yazdım hocam!"

"Peki o halde. Teneffüste yanıma gel. Birlikte birde şu muhteşem yazını müdürün yanında okuyalım, Kim Yeri."

Öğretmenleri masasına doğru giderken Yeri, Lisa'ya "Seninle görüşeceğiz." dedi. Ders bittiğinde Yeri, Bay Min'nin yanında müdürün odasına gitti. Gittikleri gibide bütün sınıf Lisa'nın yanına toplanmıştı.

"Vay be Lisa! Koskoca Yeri'yi müdürün yanına yollattın. Sahi kağıtta ne yazıyordu?"

Lisa bu dediklerine sadece gülmüştü. Onun yerine Rose konuştu.

"Lisa böyle olsun istememişti. Hem müdürün yanına gitmesinde zerre kadar suçuda yok! Kağıtta ne yazdığını merak ediyorsanız bu sizi hiç alakadar etmez!"

☆☆☆

~Fatherfingo~


『Die For Me』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin