6 ay önce...
Günaydın baba, diye seslendi mine bir yandan işe gitmek için hazırlanan bir yandan kahvaltı hazırlayan babasına.
Babası ise ellerinde kahvaltı tabakları ile ağır adımlarla masaya gelen kızını baştan aşağıya bir süzdü o anda aklından tek geçen minenin annesine ne kadar çok benzediğidi.
Sarışın dalgalı saçlar, yeşil renkli ışıldıyan gözler hafif uzun boyu ve ince beli neredeyse bütün dış görüşünü annesinden almıştı.
O sırada babasına yardım etmek için buzdolabından birkaç kahvaltılık yiyecek alarak birlikte kahvaltıyı hazırladıktan sonra masaya oturdular.
Babası yorgun ve bitgin bir sesle mineye "okulda her şey yolunda mı?" Diye sordu.
Mine gözlerini kaçırarak babasının sorduğu soruya kaçamak bir cevap verdi ve kahvaltısını yemeye devam etti.
Babası pek üstelemeyerek çayını yudumlamaya devam etti.
Yaklaşık yarım saat boyunca kahvaltıları devam etti. Babası saatine baktı ve kızına dönerek "bu akşam işten geç gelebilirim seni okula bırakırım akşam otobüsle gelirsin." Dedi.
Mine, olur diyerek kahvaltı masasından çantasını almak üzere kalktı.
Arabayla okula giderken yine derin düşüncelere dalmıştı. Okula gitmeyi pek sevmeyen okulun boş bir yer olduğunu içindeki insanlarınsa bir o kadar boş olduğunu düşünüyordu.
Evine yarım saat uzaklıkta olan okuluna gelmişti.
Babası minenin yanağına bir öpücük kondurarak iyi dersler, dedi.
Arabadan inip sınıfına doğru yola çıktı o sırada en iyi arkadaşı daha doğrusu tek arkadaşı olan eda yanına geldi.
Mine asi ve sinirli bir kız olduğu için okulda onunla arkadaşlık yapmak isteyen pek yoktu.
Mine ise bu durumun güzel bir şey olduğunu düşünüyordu.
Arkadaşı eda ile birlikte sınıfa gittiler ve sıraya oturdular.
Eda minenin tersine daha eğlenceli daha çalışkan ve daha konuşkandı.
Bazen en iyi arkadaşı olmasına rağmen edanın bile bu tavırlarına gıcık oluyordu bir insan nasıl bu kadar konuşabilirdi ki ama yine de konuşabileceği ve ödevlerine yardim eden bir arkadasi vardı ve bu yüzden de ona biraz olsun katlanıyordu.
Sıraya oturduktan sonra eda mineye dönerek "matematik sınavına çalıştın mı?" Diye sordu.
Minenin sınav olduğundan bile haberi yoktu umursamaz bir tavırla " o bugün müydü yaa?" Diye karşılık verdi.
Eda
"Yine çalışmadın demi biliyordum hatta sana dün gece mesaj attım bakmadın mı?" Diye sorguladı.
Mine edadan gelen mesajı görmüştü ama bakma gereği bile duymamıştı.
Hocanın sınıfa gelmesi ve sınavı başlatması bir olmuştu.
Sınavdan çıktıktan sonra mine ve birkaç kişi dışında herkesin yüzü gülüyordu sınavları çok iyi geçmişti.
Sınavdan sonra 8 ders daha gördükten sonra saat 16:30' da eve gitmek üzere okuldan çıktı.
Eda her zaman ki gibi otobüste bile ders hakkında konuşuyor mine ise edayı kırmamak için dinliyor gibi yapıyordu ve edanın sorularını kısa cevaplarla geçiştiriyordu.
Eve gittiğinde babası hala eve gelmemişti.
Odasına gidip üstünü değiştirdikten sonra televizyon karşına geçip yine kafasında birtakım düşünce kırıntıları, kaynaşıp duruyordu; ama bütün çabasına rağmen hiçbirini yakalayamıyor, hiçbiri üzerinde dikkatlice düşünemiyordu.
Bir ara annesinin 7 yaşındayken terk edip gitmesini düşündü bunun sorumlusu babası diye düşündü. Yaklaşık 10 senedir babası ile yaşıyor ve bu 10 sene içinde 50 kere evden kaçmayı düşünmüştü. Her akşam eve geç gelen geldiğinde ise ailesine vakit ayırmayan bir adamla kim aynı evde yaşayabilir ki ?
O sırada telonuna bir mesaj geldi edadan" yarın mert ve kerem konsere gitmek istediler biliyorum onları sevmiyorsun ama benim için gel en azından kafan dağılmış olur ne dersin?"
Mesajı okuduktan sonra telefonu bıraktı aslında gitmeye pek sıcak bakmıyordu ama babasının bu hallerini düşündükten sonra gitmeye karar verdi. Babası için kendi hayatını sınırlandıramazdı.
Telefonu eline alarak edaya geleceğini söyledi.
Gece 1'e kadar televizyon izledikten sonra uyumak için odasına çıktı biraz telefonla yatağında oyalandıktan sonra uykuya daldı.
Sabah yine okula gitmek için erkenden kalktı üstünü giydi, okul çantasını hazırladı ve okula gitmek üzere çıkacaktı ki babasının televizyonun karşısında uyuyakalmış halde görene kadar bir an duraksadı sonra babasını yatağına göndermek üzere uyandırdı.
Yine ağır bir alkol kokusu alıyordu mine babasının bu hâline hem üzülüyor hem de kızıyordu.
Babasını odasına gönderdikten sonra okula gitmek için evden çıktı.
Babasıyla oyalanmasından sonra otobüsü kaçırmıştı aklından yine hocasından azar işiteceği geçiyordu ama yine de pek umrunda değildi zoruna giden sınıftaki sıraları doldurmuş ama beyinleri boş insanların önünde bunun yapılmasıydı ve bu hiç hoşuna gitmiyordu.
Okula 1 saat geç kaldı sınıfa girdiğinde düşündüğü gibi oldu azar işitti yine pek aldırış etmeden arkadaşı edanın yanına oturdu o sırada hoca ders anlatmaya başlamıştı bile eda hocaya çaktırmadan mineye dönerek "bugün gidiyoruz demi sen gelmesen ben de gitmicem" diye fısıldadı.
Mine
"Gelicem ama önce eve uğramam gerekiyor" diye karşılık verdi eda, tamam dedi ve dersi dinlemeye başladı.
Günün son teneffüsü çalmıştı ve okulun bahçesine çıktılar.
Bahçede otururken yanlarına bugün konsere beraber gidecekleri mert ve kerem geldiler konsere gelip gelmeyeceklerini sordular aslında bundan önce 50 kere edaya mesaj atıp aynı soruyu sormuştu mineye bu konularda pek güvenmiyorlardı ama eda ve mineden olumlu cevap aldıktan sonra yanlarından ayrıldılar.
Eda mineye dönerek ne kadar heyecanlı olduğunu ne yapacağını düşünmeden duramadığını söyledi mertten hoşlanıyordu mineye göre mert hoşlanılacak son insandı pek güven vermediğini edaya birçok kez söylemişti ama eda yine de dinlemiyordu. Son derse girdikten sonra eda ve mine birlikte minenin evine gittiler birkaç elbise denedikten sonra mine mavi kot pantolon üstüne siyah bir tişört giydikten sonra aşağı indiler babası hala evdeydi mine babasına dönerek "arkadaşlarımla konsere gidiyorum beni bekleme doğrusu bekleyeceğini düşünmüyorum da yine de söyleyeyim" dedi.
Babası sinirlenmişti ve mineye konsere gidemeyeceğini söyledi.
Mine
"Senden izin almıyorum sadece haber verdim BABA" dedi ve babasının konuşmasını beklemeden eda ile birlikte konsere gitmek üzere evden çıktı.
Yaklaşık yarım saat sonra konser alanında oldular. Mert ve kerem önceden gelmişti ayak üstü biraz sohbet ettikten sonra konserin yapılacağı alana doğru gittiler bir rock grubunun konseriydi ve minenin pek sevmediği bir müzik tarzıydı ama yine de kafasını dağıtmak için bu gürültülü sese katlanıyordu.
Gece yarısına kadar konserde kaldıktan sonra dağıldılar.
Mine eve geldiğinde saat gece üçtü ve babası evde yoktu herhalde yine dışarıya içmeye gittiğini düşünüyordu pek umursamayarak uyumak için odasına gitti o kadar yorulmuştu ki kafasını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.
Gece saat 5 ' i göstermişti ki ev telefonu çaldı nolduğunu anlamadan uykulu uykulu telefonu açtı.
Arayan bir hastane görevlisiydi mine güvenle mi görüşüyorum dedi.
Mine ise meraklı ve ne olduğunu anlamadan "evet benim" diyerek karşılık verdi.
Hastane görevlisi üzgün bir sesle " mine hanım babanızı trafik kazasında kaybettik" dedi.
O anda dünyası başına yıkılmıştı ne yapacağını bilmiyordu ne söyleyeceğini de bilmiyordu telefonu yavaşça masanın üstüne koydu ve apar topar evden ağlayarak çıktı babasının yakın bir arkadaşı da haberi almıştı mine kapıya çıktığında arabasıyla mineyi almak üzere gelmişti. Sonra zaman hiç olmadığı kadar hızlı geçmişti 1 haftadır evde tek başına babasıyla son konuşması aklından geçtikçe ağlıyordu onu düşünmeden edemiyordu bundan sonra ne yapacağını hiç bilmiyordu tek başına kalmıştı o sırada kapı çaldı.