~1.Bölüm

128 27 25
                                    

Herkese merhaba öncelikle,ilk kez kitap yazıyorum bu konularda biraz acemiyim.Zamanla gelişeceğime inanıyorum, hikayenin sonunda ilk bölümü eleştirirseniz sevinirim.

08.05.2020
----------------------
“Anne çantam nerede?” diyerek anneme böğürdüm,annem bu konuda her zaman bana kızmıştır birde her annenin klasik sözü vardır.Bu “Anne'ye bağrılmaz.”'dır.Bence insan sinirlerini atabilmek için bağırmalıdır hatta bazı şeyleri kırmalıdır mesela ben her sinirlendiğimde abimin kafasını durmadan konuşarak patlatıyorum.Sizde deneyin iyi geliyor.

Bir kaç saniye sonra annem her zaman ki gibi “Güneş,Anne'ye bağrılmaz” diyerek anamı ağlattı pardon şimdi annem kendisini mi ağlattı?Soğuk espriler ile sizi hayattan soğuttum biliyorum.

Muftağa gidip annemin yanaklarını öptüm bu sefer sakin bir dilde “Anneciğim çantam nerede?Bak okula geç kalacağım” dedim.Annem yandan bir gülme bahşedip,yanağımı öptü.Sanırım annemin en çok bu huyunu seviyorum çünkü bana kıyamıyor.

“Tamam,bıktım artık senden hem sen ne zaman büyüyeceksin 17 yaşına geldin hâlâ çocuk gibisin”diyen anneme şaşkınlıkla bakıyordum çünkü ilk kez bu konuyu açıyor.

“Anne pardon da 17 yaşındaysam ne olmuş? Benim içimde hala junior Güneş'ler var,onlar rahat durmuyor ki.” dedim anneme gülerek.Annem ise yüzüme bu daha olmamış bakışı atıyordu.

Daha fazla dayanamayıp “Hadi anne artık söyle şu çantanın yerini ” dedim.Annem kafasını bir sağa bir sola sallayarak “Oturma odasına bak, ordadır” diyerek önüne döndü.

Hemen koşa koşa oturma odasına gittim,gerçekten de çantam oturma odasındaymış bu halime ufak bir gülme bahşedip,saatime baktım.Saat çoktan 8'i geçmişti.

Çantamı omzuma atıp tekrar mutfağa gittim.Bu sefer dikkatli bakınca annemin kahvaltı hazırladığını gördüm, kahvaltıyı es geçip annemin yanına gidip “Anne ben artık çıkıyorum,kendine dikkat et.” diyerek iki yanağından da öptüm.

Muftaktan çıkıp koşa koşa dış kapıya koştum,hayatım maraton gibi hele ki okula geç kalma korkusu insana neler yaptırıyor.Bir keresinde okula geç kaldım diye küçük çocuğun bisikletini çalmıştım,ne kadar da geri getiricem demiş olsam da sonum karakol olmuştu.O olaydan sonra götüm artık üç buçuk atıyor.Ama yinede aklıma geldikçe gülme krizleri tutuyor.

Ayakkabılarımı giyerek evden çıktım,saatime tekrar baktığımda saatin 8:20 olduğunu gördüm.Dersim 8:30'ta başlıyordu,10 dk'da nasıl okula yetişebilirsem artık.

Tabanlara kuvvet diyip bu sefer arkamdan atlı kovalıyormuş gibi koşmaya başladım.Hırkamın cebinden kulaklığı çıkarıp,zor da olsa kulağıma takmaya çalıştım.Kulağımda yine huzur bulduğum şarkı çalıyordu tabiki de Ay Tenli Kadın.

Bu şarkı beni kendisine çekiyor,asla dinlemekten sıkılmayacağım şarkılar arasında pardon şarkılar dedim şarkı olacaktı.Yine kendi yaptığım şakaya içimden gülmeye başladım.Beni dışardan gören deli zannetip, Bakırköy Devlet Hastanesi'ne gönderir.

Koşmaya devam ediyordum ki önümden geçen motor yüzünden ıslanana kadar pardon pardon çok pardon gerçekten,ıslanmak az kalır bunun yanında resmen çocuk beni çamur kız yaptı.Sinirden dişlerimi sıkıyordum ta ki kırmızı ışıkta duran o motoru görene kadar.

Sinsi bir şekilde gülerek motorun yanına gitmeye başladım.2-3 dakika sonra motorun yanına varmış oldum.Yere bakan gözlerimi,güneşe bakan çocuğa çevirdim.Kasktan sadece gözleri gözüküyordu cücük çocuğun.

“Bu çocuk salak herhalde bu hava da kask takıyor” diyen içsesimle yumruk tokuşturduk.Sinsi gülüşümü silerek “Dağ'dan mı indin be boz ayısı” diyerek çocuğun kulağına bağırmaya başladım.Tabi bu ne kadar kulağa bağırmak olmasa da denedim.

Çocuk güneşe bakan gözlerini bana çevirdi.Çocuğun gözleri gökyüzünü andırıyordu resmen daha fazla o gökyüzünde kaybolmamak için gözlerimi park tarafına çevirmiştim ki gökyüzü gözlü çocuk “Sen bana boz ayısı mı dedin?” diyene kadar.

“Evet,sana boz ayısı dedim,ne oldu zoruna mı gitti?” dedim bende cevap olarak,tabi cevap gecikir mi asla gecikmez “Yok zoruma gitmedi ama şöyle bir şey var ki okula geç kaldım ve ilk günüm okulda” dedi gökyüzü gözlü çocuk.

Çocuğa göz devirerek “Pardon da her yerim battı hemde senin yüzünden ama sen hâlâ okula geç kaldım diyorsun merak etme bende geç kaldım senin yüzünden” dedim.

“İkimizde geç kalmışız ödeştik o zaman,sen yoluna ben yoluma” dedi gözlerimin içine bakarak,iç sesim bu sefer halay çekmeye başladı.Hayır yani ben bu içsesi de anlamıyorum az önce ki içsesiyle şimdiki içsesi aynı mı?

Hayır değil.İçimden içsesime “İçses bak durmazsan ağzına ekmek küreğini sokarım” dedim tehditkar sesimle.Cevap gecikmedi yine her zaman ki gibi “Güneş şu ekmek küreği senin yüzünden neler gördü” dedi şakamatik.

Gözümün içine bakan çocuğa “Üff tamam her neyse,zaten okula geç kaldım” dedim bu sefer ben gözlerinin içine bakarak.Çocuk hiç etkilenmişe benzemiyordu ya da gerçekten de duygularını saklamasını biliyor.

“İstersen seni okula bırakayım ama üstün için yapacak bişeyim yok o yüzden kusura bakma” diyen gökyüzü gözlü çocuğa şaşkınlıkla bakıyordum,ağzım kesinlikle “O” şeklini almıştır.

“Bu kadar kibar olman gözlerimi yaşarttı doğrusu”dedim gözlerinin içine bakarak,tekrar gözlerinin içine dikkatle bakarken yine etkilenmişe benzemiyordu,ben bu çocuğun bakışlarıyla başka dünyalara gidiyorum ama çocuk benim gözlerimden gram etkilenmişe benzemiyordu.

“Kibar olmak kanımda var ama işte bazen karşıma Recep İvedik'in akrabaları çıkıyor,kaba olabiliyorum” çocuğa annemin bu olmamış bakışını atıyordum.

“Sana bişey derdim de okula iyice geç kalmak istemiyorum,gideyim şu okula artık” dedim bıkkın sesimle.“Tamam hadi atla arkama” derdemez
arkasına geçtim.“Sımsıkı sarıl yoksa sonumuz hastane olmasın” dedi gülerek.

Üffleyip arkasından beline sarıldım.“Ha birde şu kaskı kafana tak” dedi kaskı uzatarak,tekrar üffkeyip “Takayım” dedim sıkılmış gibi çıkan sesimle.Okulun adresini verdikten sonra çocuk motoru çalıştırır çalıştırmaz gaza basmaya başladı.

Ani kalkışdan dolayı çocuğun beline daha da sıkı sarıldım.5-10 dk sonra okulun önüne geldik.Motoru okulun kapısının önünde durduğunda hemen motordan inip kafamdaki kaskı çıkartıp çocuğa uzattım.

“Teşekkür ederim” diyerek arkama döndüm,arkama döndüğüm an üstüme baktım gerçekten üstüm batmıştı,anneme eve gidince ne diyeceğimi bile düşünmeye başlamıştım.

Arkamdan gelen ayakkabı sesinden dolayı arkama döndüm.Bu bana çamur sıçrartan çocuktu.Gerçekten bu çocuğu hala anlamış değilim.Arkama döndüğümü görünce durdu gökyüzü gözlü çocuk.

“Teşekkür ettim?Hala beni niye takip ediyorsun?” dedim gözlerine bakarak.“Seni takip etmiyorum bende bu okuldayım yani seninle alakası yok” diyip yanımdan fırtına gibi geçti.

Ağzım kesinlikle yine “O” şeklini aldı eminim.

İlk bölüm böylelikle bitti.İlk bölüm olduğundan dolayı biraz yazım hataları falan olabilir.Yanlış yaptığım varsa düzeltin lütfen.
—Votelerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen🙏

Ay'ın Yıldız'a AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin