dört (son bölüm)

1.7K 185 205
                                    

☁️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☁️

o unutulmaz günün üzerinden iki ay geçti. bu sürede dans akademisiyle iletişime geçmiş, parayı denkleştirmiş ve biraz fransızca öğrenmiştim. aynı zamanda hyunjin ile aramızda olan mesafeyi kapatmıştık, tamamen eskiye döndüğümüzü söyleyebilirdim... ve bu durum, onu arkamda bırakıp gitmemi daha da zorlaştırmıştı. şimdi karşımda bir sürü duygu yüklü gözleriyle bana bakmasından ve kalbimde oluşan ağırlıktan bunu anlayabiliyordum. fazlasıyla mutlu ve heyecanlı hissetmeme rağmen onu -en iyi arkadaşımı ve aşık olduğum erkeği- bırakmak çok zor geliyordu.

"hyunjin," diye mırıldandım ve ona söylemek istediğim birçok şey olmasına rağmen hiçbirini dile getiremedim. bana beklenti dolu bakan gözleri canımı daha da yaktı. ona olan sevgimi haykırmak ve kendimi kollarının arasına atmak, bir süre oraya sığınmak istedim ama yapamadım. yapabildiğim tek şey ona tebessüm etmek ve bir elim sıkı sıkı bavulumun kulbunu tutarken "sadece üç aylığına gidiyorum, üzülme bu kadar," demek oldu.

hüzün dolu yüz ifadesinden kurtulmak ister gibi gülümsedi. ama zorla gülümsediğini ikimiz de biliyorduk... "biliyorum min young," dedi. ardından belli belirsiz bir şekilde "ama neden hiç dönmeyecekmişsin gibi hissediyorum," diye ekledi. boğazım düğümlenirken dudaklarından çıkan cümleleri doğru duyup duymadığımı düşündüm. ve ona kendimin de öyle hissettiğini itiraf edemedim. bu ayrılma anını daha fazla hüzüne boğamazdım çünkü... bunun yerine ona yaklaşıp son kez kendimi kollarının arasına attım. ardından başımı kaldırıp sessizce gözlerinin içine baktım. derin gözlerinin içinde ilk karşılaştığımız gündeki gibi kayboldum ve babamın bana seslenmesiyle ondan ayrıldım.

ailemle de vedalaştıktan sonra son kez hyunjin'e doğru döndüm. uğruna şiirler yazabileceğim güzel gözlerine son kez baktım. bana çok şey demek istiyormuş ama sessiz kalmayı tercih ediyormuş gibi bakarak karşılık verdi. aynı benim gibiydi... bakışlarımı ondan çektim ve bana gururla bakan aileme tebessüm ettim. ardından arkamı dönüp bavulumu teslim edeceğim yere gittim. sırada beklerken tekrardan arkamı dönüp hyunjin'e bakmamak için kendimi zor tuttum. çünkü bir daha derin gözlerinde kaybolursam gözyaşlarıma hakim olamayacağımı biliyordum. bu yüzden fazlasıyla zor olsa bile o an kendimi tuttum.

bavulumu teslim ettim ve pasaportumu elimde sıkı sıkı tutarak kontrolden geçmek için ilerledim. görevli pasaportumu kontrol ettikten sonra gidebileceğimi söyledi. birkaç adım ileri attım ve dayanamayıp tekrardan başımı hyunjin'e doğru çevirdim. dolu gözlerle bana bakıyordu. bakışlarımın kendisini bulduğunu anlayınca kendini toparlamaya çalıştı ve bana el salladı. ona tebessüm ettim ve arkamı döndüm. bu sefer adımlarımı hızlı tuttum ve neyden kaçtığımı bilmediğim bir şekilde aceleci adımlarla oradan uzaklaştım. hyunjin'e karşı beslediğim hislerle ve içimdeki heyecana karışan hüzünle birlikte, beni hayallerime doğru götürecek uçağa doğru attım her bir adımımı... ondan ayrı kalmanın hislerimde hiçbir azalmaya sebep olmayacağını bilmeyerek yürüdüm ve hem ülkemden, hem de ondan uzaklaştım.

epiphany; hwang hyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin