chapter 5

1.1K 101 55
                                    

Merhabaaa

Yorum yapmayı unutmayın, yorumlarınız benim ve hikayenin gidişatı için önemli :))))

multiye bu aralar favım olan bir müzik koydum bölümle alakasız olsa da ueorhw

Yeni bir fic yazmak istiyorum, ana çift konusunda kararsızım help mee

Taelice?

Rosekook?

iyi okumalarrr

Taehyung, Jungkook gittikten sonra oturmuş ve beni asıl çalıştıkları yere davet etmişti.

Tasarımları yaptığı, tasarımların hayata geçtiği o binayı görmek için üzerine olmayan paramı bile verebilirdim.

Heyecanlı görünmemeye çalışarak hızlıca hazırlandığımda, Taehyung her zaman yaptığının aksine beni kışkırtacak şeyler söylememiş ve sessizliğini korumuştu.

" Bayılacakmış gibi duruyorsun Lisa. " derken gülmüştü. " Gerçekten bayılacaksan içeri hiç girmeyelim. "

Onu beklemeden hızlıca girişe ilerledim ama korumalar önümde dikildiği için kapıdan girememiştim.

" Beyler sakin. " Taehyung'un otoriter sesini duyunca heyecanla gülümsedim. " Bundan sonra buraya sık sık gidip gelecek. Onu içeri alabilirsiniz. "

Güvenlik görevlileri kenara çekilerek bize yol açtı.

İçeri adım attığım anda burnuma dolan kumaş kokusuyla istemsizce gözlerimi yummuştum.

Aman Tanrı'm, öldüğümde küllerimin buraya konulmasını istiyordum!

İçi oldukça modern olan şirket, dizayn olarak bizimkine benziyordu.

" Seni kumaşlara götürmemi ister misin? "

Sorusu karşısında dizlerim heyecanla titremiş, gözlerim istekle parlamıştı.

Belli ki bugün bana iyi davranacaktı.

" Beni takip et. " derken asansöre doğru ilerlemişti. " 3.kata çıkacağız. "

Asansörde çalan tanıdık senfoni, dudaklarımın kıvrılmasına sebep olmuştu.

" Mozart 40. senfoni. " diye mırıldandım istemsizce. " Guiness rekorlar kitabına girmesini sağlayan bestelerden birisi. "

Anlamayarak yüzüme bakınca, omuz silktim.

" Yalnızca 6 hafta içerisinde 3 tane beste yaparak en hızlı beste yapan müzisyen olarak rekor kırdı. "

Mozartın bir dahi olduğunu bir tek ben mi düşünüyordum? Adam bestelerinde bir sürü şey hissettirebilecek kadar işinde ustaydı. Duygularını aktarmak için sözlere ihtiyacı bile yoktu.

Ben konuşurken her seferinde dikkate alarak dinlemesi kendimi önemli biriymişim gibi hissettirmişti.

Kendine gel, Lalisa Manoban olmak zaten önemli!

İç sesimle kendimi azarladım.

" Beni her seferinde daha fazla şaşırtıyorsun. "

Güldüm.

" Ne diyebilirim ki, mükemmelim. "

Gülüşüme eşlik ederken asansörün kapısı açılmıştı.

" Hah, ben de tam diyordum ki 'asıl Lisa nerede?' "

Beni yönlendirip neredeyse benim evim büyüklüğündeki alana soktuğunda, etraftaki kumaşları görünce gerçekten de bayılacağımı düşündüm.

oniomania | taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin