Harry'nin dudakları onunkilerin üzerinde yavaşça gezinmeye başladığında Lilith tepki vermemişti. Bu içini hayatında hiç hissetmediği şekilde gıdıklıyordu ama o kadar şaşkındı ki ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Harry'den hoşlanıyor muydu? Sanırım buna cevabı evet olurdu. Ama şimdi onun şarap ve vanilya karışımı kokusunu alırken birşeyler yanlış geliyordu. Harry ayık olsa bunu asla yapmazdı. Lilith bunu çok iyi biliyordu. Bu düşünce onun bir anda Harry'den uzaklaşmasına sebep olmuştu. Bunu yaptığında aniden yaptığını geri almak istedi. Ondan uzakta durmak hiç de iyi hissettirmiyordu. Oysaki orada onunla birbirlerinin nefeslerini solurken herşey nasıl da yerli yerinde gibiydi. Sanki Lilith'in evi Harry'nin dudaklarının arasıydı ve o, evini terk etmişti.Bir an sonra Harry'nin odağını zar zor bulan gözleri açıldı ve şaşkınlıkla Lilith'e baktı. "Ne oldu?" diye sordu zorlukla yutkunurken.
"Bu" diyebildi Lilith sonra gözlerini kaçırdı çünkü ona bakarken konuşamayacağını anlamıştı. "Bu yanlış Harry. Bu sadece bir yanılgıydı. Bi-biz birbirimizden hoşlanmıyoruz bile." dedi. Ona hoşlandığını söyleyemezdi. Bu çok acınası olurdu.
"Hoşlanmıyor muyuz?" dedi Harry sanki ayılmıştı ve gözlerinde acı bir ifade vardı. İçinden lanetler okuyan Lilith onun bunu nasıl anladığını merak etti. Bu kadar belli ediyor muydu ki Harry onu sarhoş bir anında sırf acıdığı için öpmeye kalkıyordu.
"Bu çok saçma Harry." dedi ayağa kalkarken. Bu saatte elinde şarap şişesiyle onun evine geldiği ana küfürler savuruyordu, tabi ki içinden. "Bu yüzündeki ifade, az önce olanlar ve- ve aramızda geçebilecek herhangi birşey. Bunun olmayacağını ikimiz de çok iyi biliyoruz." Belki bu söyledikleri durumu toparlardı. Ama Harry hala ona acıyan gözlerle bakıyordu. En sonunda çocuğun ağzından o kelimeler döküldü. Lilith'in onunla, Harry'siyle arkadaşlığının son kelimeleri. "Unut gitsin." dedi Harry umursamaz bir tavır takınırken. "Bu gece hiç yaşanmadı."
Sahiden de öyle olmuştu ikisi de o geceden sonra hiç arkadaş olmamışlar gibi birbirlerinden uzaklaşmıştı.
Lilith bunları düşünürken ne kadar süre orada oturduğunu ya da hangi ara kalkıp eve geldiğini bilmiyordu. Kendini doğruca bilgisayarının başında bulmuştu. Çünkü artık ne yazacağını biliyordu. Sosyal medyanın yaşıtları üzerindeki etkisinden bahsedecekti. Bu çok iyi bir fikirdi. Belki böylece Harry ile ettiği kavgayı unutur ve kendine düşünecek yeni şeyler bulurdu. Parmakları hırsla tuşlar arasında gezinmeye başladı. Yazdıkça rahatlıyor gibiydi. Ya da sadece öyle olmasını istiyordu...
"...ve hayatlarını beğenilerle takipçiler üzerine kuran gençler arasından bu tür detokslar ile biraz da olsa uzaklaşabilirsek belki şirinleri bile görebiliriz. (Gülücük)."
Yazısını bitiren Lilith bir süredir ekranı yenileyerek sosyal medya detoksunu savunduğu yazısının okunma sayısının artmasını bekliyordu. Fakat sadece bir okunma vardı. Bu da can sıkıntısına hiç iyi gelmiyordu. Sonra birdenbire yeni bir sekme açtı ve bugün tuvaletteki kızlardan duyduğu ismi yazıp arattı. "H.Styles". Önüne çıkan ilk twetter hesabı onunkiydi. Gerçekten de 1400 küsur takipçisi vardı. Son attığı tweet'e baktı. Dün gece atılmıştı. "Rüya treni." yazıyordu. Bu tuhaftı ama üzerinde düşünmeyecekti. Bir hafta önce atılmış bir tweette ise "X Factor 2010." yazıyordu. Harry X Factor hayalleri mi kuruyordu. İşte bu gerçekten tuhaftı. Lilith, Harry'nin sahneye çıkmaktan ne kadar korktuğunu iyi biliyordu çünkü. Onu ne kadar zorlasa da okul müsamerelerinde boy göstermesine yetecek cesareti kazandıramamıştı. Gerçekten artık onu tanımaktan çok uzakta olduğunu farketti garip bir buruklukla. Sonra da oturduğu yerde bunu sindirmeye çalıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm in love with your little things...
Fanfiction"Yani," Lilith bir yudum daha şarap aldı devam edebilmek için. Şimdi böyle anlatırken daha da saçma geliyordu. "..uyuduğumda 16 yaşımdaydım. Uyandığımdaysa 26." Bunları söylediğinde sanki bir suç işlemiş de Harry'nin ona anlayış göstermesini bekliyo...