More more hatters

225 0 4
                                    

Holmes Chapel lisesi 2009,

  Lilith sıkıntılı bir nefes verip başını blog yazılarıni karaladığı defterden kaldırdı. Holmes Chapel lisesinin koridoru, yazmaya kalkışıp başaramadığı eskimeye yüz tutmuş defterinin sayfasından daha boştu. Zaten son günlerde pek yazabildiği de söylenemezdi ya, yine de içinde belki bu sefer olur umuduyla her sabah erkenden gelip bu boş koridorda kendine seçtiği banka oturuyor ve meşhur defterini karalıyordu. İki aydır ne diye yazamadığı konusunuysa kendine bile açmamakta o kadar ısrarcıydı ki istikrarına hayran kalmamak elde değildi. Yani en azından o böyle düşünüyordu. Zaten nadiren kendinde birşeyleri bu denli hayran olunası görürdü.
Karşısındaki depoya açılan kapı açılıp tekrar kapandığında okulun hademelerinden ismini bile bilmediği orta yaşlı bir adam belirip diğer koridora doğru yönelmişti. Lilith böylesi anlarda selam verip vermemek konusunda kararsız kalır sonra da zaten en başında bu işe hiç istekli olmadığı belli değilmiş gibi rahatlayıp uzaklaşan insanları izlerdi. Adam koridorun sonunda kaybolduğunda dönüp kapanan kapının cam bölmesindeki yansımasını izledi. Ortadan ayırdığı küt saçları yüzünün iki yanından dökülüyor ve kahkülü ile birlikte sanki daha bu sabah yıkanmamışlar gibi düzleşip kafasına yapışmakta karalı görünüyorlardı. Yüzündeki, saçlarıyla aynı renk çiller ise güneşli günlerin ertesinde hep olduğu gibi kendilerini fazlaca belli etmişlerdi. Bu mesafeden otururken katlanan göbeğini göremiyor olması büyük şanstı. Daha fazla bakmak istemeyip kafasını çevirdi ve zaten yazamamak yüzünden yıpranmış sinirleriyle birlikte kendinde sevebileceği tek bir şeyin olmasını diledi.
Ne kadar süre daha orada yazma kabızlığı sorunu çekerek oturdu bilmiyordu fakat okulun kapısından girmeye başlayan öğrencilerin farkına vardığında bugün de kendine ayırdığı vaktin aşırı verimli(!) geçtiğini düşündü.
Kapı tekrar açıldı ve Lilith duyduğu kahkahayla o tarafa döndü. Bu oydu. Çatlayan sesiyle attığı kahkaha koridorda yankılanırken arkasından gelen ergen gurubundan kafasını çevirip Lilith'le göz göze geldi ve o anda yanağındaki çukurluklara sebebiyet veren gülümsemesi yok olup yerini gergin dudaklarla soğuk, nefret dolu bakışlara bıraktı. Lilith içinden birşeylerin aktığını hissetti. Bir an sonra kafasını elindeki deftere gömdü. Ne ara birbirlerine bakmaya dayanamayacak hale geldiklerini düşünmeye başladı istemsizce. Göz göze geldiklerinde birbirlerine attıkları nefret dolu bakışlarla atmosfere yayılan gergin havayı o an orada kim olsa eliyle yakalayabilecek kadar somut bir şekilde hissederdi. Ama inkar edemezdi; Harry Styles'tan nefret ediyordu. Onun o ergen tayfasından, popüler olma hevesinden, onu dolaplarla sarılı uzun lise koridorunda ağızları açık izleyen kızlardan, buklelerinden, zümrüdü andıran yeşil gözlerinden, karşınızda İngiliz aksanıyla konuşurken bile sizi hülyalara daldırabilecek dudaklarından ve her neyse.. onunla ilgili her seyden ölesiye nefret ediyordu. İşte yazamamasının tek sebebi açıkça oradaydı. Yine onu görmezden gelerek her ne halttan konuşuyorlarsa ergen tayfasıyla önünden geçip gidiyordu.
Hayır yanlış anladıysanız belirteyim. Yazamıyor oluşunun sebebi ona duyduğu nefret değildi. Sonuçta bir senedir buna alışmıştı. Birbirlerini görmezden geliyor olmaları artık bir sorun değildi. Sadece son sömestrdan sonra ortaya çıkmıştı ki bu dönem cebir 2 sınıfında birlikteydiler. Aynı dersi alıyor olmak sorun değilmiş gibi bir de hiç çalışmıyor olmasına rağmen bay matematik gurusunun cebir sınavlarından A+ alıyor olması Lilith'in sinirlerini hepten bozuyordu. Ayrıca bilin bakalım birazdan hangi sınıfa doğru yol almaya baslayacaktı. Ta da!-Evet tahmin ettiğiniz için bir ödül falan almanıza gerek yok- tabi ki cebir sınıfına gidecekti.
Elindeki defteri yan tarafına oturttuğu sırt çantasına hızla koydu ve saate baktı. Sadece beş dakika sonra cehennemde geçireceği bir saat başlayacaktı. Ah o dersler ona bir asır gibi geliyordu tabi ki. Etrafta görmezden gelmeniz gereken ve sinir sisteminizde aşırı yüklenme nedeniyle hasara yol açacak bir Harry Styles varken siz de böyle olası bir zaman kaymasına tutulabilirdiniz. Bunları düşünürken kalkıp çantasını sırtına geçirdi ve ayakları istemese de sınıfa doğru ilerlemeye başladı.

I'm in love with your little things...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin