Bayan Susan konuşma yapacağı için güneşin altında bekliyorduk. Kadın bizim güneşe korunmamız olmadığını unutuyordu bence. Amy ve ben yerde oturuyorduk. Yer yanıyordu. Altımızda çantalarımız vardı.
Fiona kolumu dürtüp"hey Ciara kalkın yerden herkes size bakıyor."sanki umurumdaymış gibi.
"Bence sen onlara bakma Fiona gel otur" dedim.Herkes ortaya toparlanmaya başladı. Bayan Susan geliyordu belli ki.
Amy de anlamış olacak ki ayağa kalktı ve üstünü silkeledi.
Bende kalktıktan sonra sıraya geçtik. Hava kavurucu derecede sıcaktı. Havayı kontrol edebilseydim diye düşündüm o an. Hiç istememiştim güçlerimin olmasını bence gereksizdi. Güçlerim olmadan da kendimi koruyabilirdim.Bayan Susan"Merhaba çocuklar sizi buraya önemli bir kararı açıklamak için çağırdım. Hepinizin de bildiği gibi artık buraya sığmıyoruz. Bu yüzden aldığımız karara göre 17 yaşını doldurmuş ve güçleri hayla ortaya çıkmamış, bedeninde işaret olmayanları serbest bırakıyoruz.Güçleri ortaya çıkanlar veya bedeninde işaret olanları da Özel Güçler Akademisine gönderiyoruz. Gitmek zorunludur zorluk çıkarmayın. Şimdi 17 yaşını doldurmuş ve güçsüz ve izsiz olanlar sağ tarafa geçsin daha küçük olanlar içeri girebilirler."diye konuştu.
Saçmalıktı.Dışarda tek başımıza ne yapıcaktık?
Dışarda sadece bozuntular olurdu. Bütün Krallıklar düşman olan bozuntular herkese savaş açan bozuntular...Amy korku dolu gözlerle bana baktı.Amy ve benim bildiğim kadarıyla izimiz yoktu. Fiona 'nın izi hep vardı. Fiona buraya kardeşi için gelmişti çünkü kardeşinin izi yoktu.
Hiç kimse konuşmuyordu. Bayan Susan'ın dediği yere geçtik. Etrafta ölüm sessizliği vardı. Sanki herkes düşünüyordu ya da bilmiyorum. Hipnotize olmuş gibilerdi. Bayan Susan'ın her dediğine karşı çıkanlardan bile çıt çıkmıyordu.Sanırım kaderimize razı gelmeliydik...
Güçsüzler olarak yan tarafa geçtik. Etraftaki sessizlik kendini ağlama seslerine bırakırken benimde gözlerim dolmuştu. Burası bizim yuvamızdı biz burda büyümüştük.
"Bende geleceğim kardeşim on sekiz yaşında ve onu dışarıda yalnız bırakamam" diye düşündüklerini dile getirdi.
" Hayır Fiona senin izin var bazı güçlerin de var sen çok güçlüsün kardeşini biz amy ile koruruz değil mi Amy?" Diye sordum.
Fionanın güçlerine bizim gözlemimizle 7dereceden 5 verilebilirdi. Bu bildiğimiz üzere üst düzeydi. Fionanın izini sadece biz biliyorduk.Bilek gücünde o kadar iyi olmasa da okumayı ,çalışmayı severdi. Hayalleri vardı pek anlatmasada ,bunları gerçekleştirebilirdi."Hayır Ciara siz de benim kardeşim oldunuz sizide yalnız bırakamam ki."gözleri dolmuştu. Fiona sulu göz değildi.Gerçekten çok üzüldüğünde ağlardı.
Amy" Fiona Ciara'nın da dediği gibi sen çok güçlüsün ve güçlerini daha iyi kullanabilirsen kardeşini ve bizi koruyabilirsin. Bu yüzden oraya gitmen gerekiyor."
" O zaman birbirimize söz verelim ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın ilerde yine bir araya geleceğiz" diye onu destekledim. Biz kardeştik. Biz dosttuk. Biz hep birlikte olacaktık.
" Sizi çok seviyorum" hıçkırdı. Kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan Fiona. Yanına yaklaşıp sarıldım. Tabi Amy de. Hepimiz ağlıyorduk.
" Abla abla" diye bize doğru koşan Betty ile ona dönüp birbirimizden ayrıldık. Betty Fionanın kardeşiydi. Aslında benimle aynı yaştaydı. Amy bizden bir yaş Fiona ise üç yaş büyüktü. Fiona ile hiç benzemiyorlardı. Fiona esmer Betty sarışındı. Huyları da benzemiyordu.Betty şımarıktı. Fiona mütevazı.
Betty Fionanın boynuna sarıldı. Ağlıyordu o da. Bu arada bende etrafıma bakındım. O sırada Markı benim yanıma gelirken görüp ona doğru gittim. Mark benim kendime yakın hissettiğim bir dostum sayılırdı. Bazen çok sinir bozucu olsa da bazı şeyleri anlayışla karşılayabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis
FantasyBiz bozuntuyduk. Bu yüzden hayatımız bu olmak zorundaydı.Biz fazlalıktık. Ve ateşler içinde yanarak ölecektik. Kaçamazdık. Gücümüz yoktu. Tam o anda gökyüzünden sular akmaya başladı. Ateş sönüyordu ve bunu karşımızdaki buz mavi gözler yapıyordu...