4 • voyage 2/2

277 39 69
                                    

***

"Kemerlerinizi bağladığınızdan emin olun, lütfen. Uçağımız kalkışa geçmek üzere."

Koltuk sıraları arasında dolaşan hostes yolculara son uyarıları yaparken gerginlikle dişlerini sıkan Kyungsoo'nun elleri; koltuğun iki yanını sıkıca kavramış, nefesi sık ve seri bir hale gelmişti.

Korkuyla titreyen dizlerini birbirine bastırarak sakinleşmeye çalışsa da ilk kez yaşayacağı bu göklerdeki deneyim, onu deli gibi ürkütüyordu. Aklında yüzlerce senaryo dönerken yanıbaşında oturan genç adamın nasıl böyle ifadesiz göründüğünü anlamıyordu.

Koşan bir ceylanınkini andıran kalp atışları göğsünü döverken yanındaki adamdan güç almaya çalıştı. Aslında bir an onun koluna sarılmak bile geçmişti aklından. Ama artık küçük bir çocuk değildi. Yirmi dört yaşında bir yetişkindi. Üstelik bunu yapmak kendisini gülünç duruma düşürür diye çekiniyordu.

"Kyungsoo-ah, iyi misin?"

Kadifemsi ses kulaklarına dolduğunda kapalı gözlerini araladı ve gülümsemeye çalıştı. Yakın mesafedeyken büyük olanın yüzü daha da güzelleşmişti sanki. Esmer teninde hiçbir kusur yoktu. Gözleri o odada olmadığı zamanlarda daha çok parlıyordu. Kendine has soluk ve koyu bir renge sahip dolgun dudakları hafif aralık, karşısında tir tir titreyen beyaz tenli oğlana bakıyordu. Büyük gözleri esmer olanı incelerken kalp şeklindeki dudakları içinden geçenin aksini söyledi.

"İyiyim."

"Emin misin? Titriyorsun."

"Titriyor muyum? Fark etmedim."

"İlk kez mi uçağa biniyorsun?"

"Evet. Sanırım biraz gerginim."

"Korkmana gerek yok. Fazla uzun bir uçuş olmayacak zaten." Korkmana gerek yok, ben buradayım. Yanındayım.

Güven veren sese sığındı.

Jongin ilk kez koca bir bebek gibi davranmayı keserek bu sabah hiçbir zorluk çıkarmadan evden çıkmış, arabaya binmiş, birçok yabancı insan görerek havaalanında, başında Kyungsoo'yla dolanmıştı. Bu yaptığının kendisini küçük olana daha çok yaklaştıracağını düşünmüştü. Çünkü istediği buydu. Onun hayatının merkezine yerleşmek, onun için en değerli kişi olmak istiyordu. Tıpkı kendi hayatına adım adım Kyungsoo'yu yerleştirişi gibi.

Yaşlı kadın ona en değerli kişi olduğunu fısıldardı. Onsuz yaşayamayacağını söylerdi. Jongin bu cümleleri duymaya çok alışkındı fakat o gittiğinden beri kimse ona böyle şeyler söylememişti. Çünkü yıllar boyunca Haewon hariç kimsenin ona bu denli yakın olmasına izin vermemiş, araya hep mesafe koymuştu.

Şimdi ise küçük olanda farklı bir şeyler olduğunu hissediyordu. Kalbindeki sızıya sebep olan duygu yüklü bakışları ardında Kyungsoo son derece özel biriydi. Sahte değildi. Jongin, onu kazanmak istiyordu. Elinde tepsiyle içeri girdiği ilk andan itibaren genç adamı alev alev yakan bu his, tüm dürtülerini ayağa kaldırıyordu. Hiç aşk hayatı olmayan felçli bir adamın yüreği ilk kez farklı atıyordu.

Kitaplarda okuduğu, filmlerde izlediği aşkların tanımını bir kalıba sokmaya yirmi yedi yılın ardından ilk kez şahitlik ediyordu. Bu yüzden onun gitmesine asla izin veremezdi. Onu sonsuza dek kendine saklamalıydı. Beceriksizce de olsa, acemi yollar da izlese, ona sadakat sözü veren oğlanı yanında tutacaktı.

Dalıp gittiği gözlerden ayrıldı ve en son on bir yaşında, fizik tedavi görmek üzere yolculuk ederken bindiği aracı inceledi. Bu sırada Kyungsoo, Jongin ile olan ufak diyalog sayesinde daha rahat ve gevşemiş hissediyordu.

danser encore, kaisoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin