1. Bölüm

11 0 0
                                    

Bardaktan boşalırcasına yağan yağmura aldırmadan caddenin karşısına geçtim. Eczaneye girmek için elimi hareket ettirdiğimde birden bire düştüm. Her yerim sırılsıklam olmuştu. İstemsizce susuzluktan kurumuş olan ağzımdan "Hay aksi! Bugün de bütün olumsuzluklar beni buluyor." dökülmüştü. Kalkıp üstümü başımı düzelttim ve varolan gücümle içeri girdim. İlacı alabilmek için cebimdeki son 10 lirayı kasada duran kıza uzattım. Küçümser gözlerle bakıp güldü. Ben ise utancımdan bir saniye bile bekleyemeden çekip gittim. Koşuyordum evime. Kale olarak gördüğüm, içine girince tüm sorunların çözüldüğü eski ve küçük evime. Koşarken bir yandan ağlıyor bir yandan da sol kolumla siliyordum gözyaşlarımı. En sonunda evime gelmiştim. İçeri girdiğimde kardeşimin ağlıyor ve ablamın ise dona kaldığını gördüm. Öylece bakıyordu yere, anneme. Bir terslik olduğunu anlamıştım ama ne olduğunu çözememiştim. Annem ise yerde hareketsiz yatıyordu. Yanına ani bir hareketle gittim annemin. Verebildiği tek tepki can çekişmek ve acılar içinde çığlık atmaktı. Ambulansı bile arayamadan annem tepki vermeyi bırakıp son nefesini de vermişti. Beni kendisinden daha çok seven, koruyup kollayan, hasta olduğunda bile çocuklarını seven annem eski sevecen ve her daim gülen mavi gözler yerine soluk metalik mavi gözler bakıyordu. Artık kardeşime sürekli "Eşyalarını topla!" Ya da bana daima nasihat veren ya da ablama her yardımda bulunan kadın yoktu. Ne olursa olsun her zaman dimdik duran ve bize güçlü durmayı öğreten annemiz gitmişti. Aniden ablama baktım hâlâ donuktu. Ablamı sarsmaya başladım. Birkaç dakika sonra ilk tepkisini verdi. Kardeşimi de sakinleştirdikten sonra etrafımızı sanki ölüm sessizliği kaplamıştı. Dedem ise yattığı yerden olanları izliyordu. Olayın şoku ile ne yapacağımı bilememiştim ve dedeme bağırmaya başlamıştım. Tüm öfkemi kustuktan sonra yaptığım hatanın farkına varıp "Özür dilerim dede. Özür dilerim. Özür dilerim" diyebildim. Dedem beş yıl önce geçirdiği bir trafik kazası sonucu felç geçirdi ve yatalak kalmıştı. Kendimden utanıyordum ama elimden de bir şey gelmiyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Annemin yanına gidip "Anne bak böyle olaylar oldu. Hadi kalk da tavsiye ver." Dedim. Çaresizce cevap bekledim annemden. Cevap gelmiyordu ve bir daha gelmeyecekti de. Gerçekleri kabullenmek zorundaydım. Bütün aile kabullenmek zorundaydı. Ama yine de güçlü durmam gerekiyordu. Güçlü durup dağılan ailemi tekrar toparlamam gerekiyordu. Kardeşimi daha fazla bir şey görmesin diye odaya götürdüm ve "Anne bir yere gitti. Geri gelecek." Dedim. Bu söylediğime ben bile inanmamıştım. Kardeşimi uyuttuktan sonra salona geçtim. Ablama baktım yoktu. Bahçeye çıktığını anladım ve peşinden gittim. Dedemin gençliğinden kalma silahını dayamıştı göğsüne. Onu o halde görünce şok geçirdim. Ablamın yanına gitmeye çalıştım ama beni durdurdu. Kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi "Abla lütfen yapma. Annemizi az önce kaybettik seni de kaybetmeyelim. Sensiz biz naparız. Ne yer ne içeriz. Dağılan ailemizi daha da dağıtma ablam." Dedim hızlıca. Ablam elindeki silahı düşürmüştü ve ağlıyordu. Hemen yanına gittim ve sarıldım ona. Onu da alıp içeri girmiştik.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hoşçakal HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin