•DÖRT YIL SONRA•
Kim Taehyung, dizlerinin üstüne çökmüş ve ellerinin arasında tuttuğu bir yüzük kutusuyla bana bakıyorken, geçmişimiz gözlerimin önünden bir film şeridi gibi aktı geçen saniyeler içinde. Beynim işlevini yitirmiş, kalbim ise beni neredeyse öldürecek bir hızla çarpıyordu göğüs kafesimin ardında.
Ona mesaj attığım ilk gün, nasıl bir tepkiyle karşılaşacağımı dahi kestiremiyordum. Beni tersler miydi, küçük yalanıma inanır mıydı veya sadece benimle alay mı ederdi? Öylesine belirsizdi ki o an her şey, hissettiğim korku ve endişeyi daha dünmüş gibi anımsıyordum ancak yine de cesaretimi toplayıp ona mesaj atmayı başarabilmiştim. Ona değerdi çünkü, Kim Taehyung benim için öylesine özel biriydi ki onun uğruna harcadığım tüm o çabaya değerdi diye düşünmüştüm.
Ve o beni yanıltmamıştı.
Tartıştık elbette biz de her birlikte olan insan gibi, bazen kırdık birbirimizi ama ne olursa olsun yine günün sonunda birbirimizin kollarının arasına dönmeyi de bildik. Hiç ayrılmadık mesela, ikimizde buna cesaret edemeyecek kadar bağımlı olmuştuk çünkü birbirimize.
O şu an benden bir cevap bekliyor ve umut dolu bir ifadeyle gözlerimin içine bakıyorken, artık bir şeyler söylemem gerektiğini biliyordum aslında fakat dediğim gibi; öylesine bir şok dalgası vurmuştu ki beni bırakın konuşabilmeyi, dudaklarımı aralamak bile o an benim için çok zor bir eylemdi.
Gün oldukça sıradan başlamıştı oysaki benim adıma. İş yerinden çıkmış, Taehyung'un evine gitmiştim her akşam olduğu gibi. Birlikte hafif bir şeyler hazırlamış ve ardından akşam yemeğimizi yedikten sonra, bir film açmış ve öylece koltuklara yayılmıştık. Dürüst olmak gerekirse onun tavırlarında bir gariplik olduğunu sezmiştim fakat bunun sebebinin yorgunluktan kaynaklanıyor olabileceğini düşünmüştüm. Bana evlenme teklifi edeceği, aklımın ucundan dahi geçmemişti elbette.
"Lalisa?"
Taehyung'un adımı seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılmak mecburiyetinde kaldım fakat yine de, tam anlamıyla bilincimin yerinde olduğunu da söyleyemezdim. Geçen dört yıla rağmen hala beni öptüğü anlarda bile heyecanlanan biriydim ben, şu anki tavrım kesinlikle yargılanamazdı.
Kirpiklerimi kırpıştırdım birkaç kez kendime gelmek adına, ardından bakışlarım bir kez daha elinde tutmaya devam ettiği küçük kutuya takıldı. İnce bir halkanın üstünde, ufak parlak bir taş vardı sadece. Taehyung abartılı ve gösterişli takıları sevmediğimi, her zaman sadelikten yana olduğumu bilirdi.
"Bana artık bir cevap verir misin," diye mırıldandı ve ardından sessizce güldü. "Dizlerim uyuştu."
Televizyonda akmaya devam eden filmdeki oyuncuların sesleri, kulaklarıma sadece bir uğultu edasıyla ilişiyordu. Taehyung en başında bu filmi izlemek istememişti. Haksız da sayılmazdı, A Walk To Remember'ı neredeyse repliklerini ezberleyecek kadar çok izlemiştik bugüne kadar ve benim aksime, o haliyle bıkmıştı sürekli aynı filmi izlememizden. Yine de benim ısrarlarıma dayanamayıp izlemeyi kabul ettiğinde, filmdeki düğün sahnesinde Taehyung'un bir an da koltuktan kalkıp acelesi varmış gibi bir telaşla bana evlenme teklif edeceği, elbette ki beklediğim bir şey değildi.
Dizlerinin üzerine çökmüştü epey klişe bir şekilde, cebindeki yüzük kutusunu görene dek ne yapmaya çalıştığı dahi anlamamış, öylece izlemiştim onu ve tepkisizce açıklama yapmasını beklemiştim. Derin bir nefesi içine çekmişti önce, ardından yutkunmuş ve ruhumu dahi titreten o cümleleri sıralamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
previsioni amorose
Fanfictionlalisa manoban, aşk falında çıkan adam kim taehyung ile evlenmekte kararlıydı.