Ep.14

242 25 4
                                    

Gözlerimi yavaşça açtığımda yanımda derin uykuda olan Jungkook'u gördüm. Masum görünüyordu. Tam yine düşüncelerime dalacakken kapım açıldı ve Jin hyung içeriye geldi. Beni görünce gülümsedi ve baş ucumuza oturdu. Eli ile saçlarımızı okşuyordu. Jungkook ' da uyanınca. Jin hyung konuştu.

"İyi uyudunuz mu bari?"

Jungkook kafasını salladı.

"Evet hyung, rahattı. Zaten yorgundum okuldan dolayı. "

Ben de hafifçe gülümseyerek onlara bakıyordum. Jin hyung devam etti.

"Kahvaltınızı hazırladım. Şimdi hastaneye gidiyorum. Gece geç gelebilirim. "

Ona teşekkür ettik ve masaya oturduk.
Bu aralar çokça izin aldığım için beni bu dosyadan almışlardı. Ben de üstlenmiştim.

"Hyung, dün için gerçekten özür dilerim. Bana çok üzgün olduğunu söyledi. Ben de senin de ağladığını hatırladım ve -"

"Jungkook sakın ağladığını demedim de!"

Kimi kandırıyordum ki. Tae konuşmaya başladığında bile ağlamıştım.

"Hyung , demedim sakin ol. Sadece canının sıkkın olduğunu dedim "

Derin nefes aldım

"Hyung, peki neden aranız kötü "

Hiçbir şey dememek konusunda kararlıydım. Bir bahane bulacaktım.

"Sadece bana sesini yükseltti ve ben de konuşmak istemedim"

Jungkook biraz şaşırdı ve devam etti.

"Sebebin bu kadar basit olduğunu düşünmemistim hyung ama sen ne dersen odur "

Gülümsedim ve tam bir çatal daha alacakken devam etti

"Hyung, herkes hata yapabilir. Bence bir şans daha ver. Beni okuldan almaya geldiğinde yüzü çok asıktı. "

Jungkook'a hiçbir şey demedim ve yemeğime devam ettim. Daha sonra Jungkook okula gitmek için evden ayrıldı ve ben yine tek kaldım.

*

Taehyungun gerçekten  aklında Jimin vardı. Ağlayınca içi cız ediyordu. Ne yapabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Bu zamana kadar aklından geçen bütün kararlari uygulamıştı ama Jiminde asla uygulayamadı. Pişman değildi çünkü onunla oynamak ya da üzmek istemiyordu. Gerçekten ondan hoşlandığını düşündü, tam gülümseyecekken aklıma yine Jiminin hâlâ kendisine küs olduğu aklına gelince gülümsemedi soldu. Ne yapıp edip onunla barışmalı ve hislerini söylemeliydi. Şuan Jiminin evde tek olduğunu biliyordu. Hemen dışarıya çıktı ve Jimin için güzel bir buket kırmızı gül aldı. Jiminin evinin önüne gelince çok heyecanlandı. Arabadan indi ve kapıya geldi.

*

Aslında evimize kimse gelmezdi. Gelenin postacı ya da ona benzer birinin geldiğini düşündüm ve kapıyı açtım. Karşımda ilk olarak sadece Taeyi gördüm. Sonra bana derin baktıktan sonra arkasındaki gül buketini Jimine uzattı.

"Özür dilerim Jimin. Çok üzgünüm"

Tae ilk defa birinden özür dilemişti. Bu yüzden kelimeleri zor çıkardı.

Jimin bunu beklemiyordu. Gözleri doldu. Ne yapacağı hakkında düşünüyordu. Affetmek istiyordu  ama istemiyordu da.
Pişman olmak istenedim ve kapıyı sonuna kadar açıp içeri girmesne müsaade ettim. Biran şaşırdı gülümsedi ve içeriye girdi. 
Buketi elime tutuşturdu ve oturma odasına geçtik. 

"Jimin ben -"

Sözünü tamamlamadan söze girdim.
Üzgün olması beni daha çok üzüyordu

"Peki affediyorum halinden ne kadar çok üzgün olduğun belli"

Gerçekten de kendine bakmıyor gibi görünüyordu. Tae dişlerini göstererek gülümsedi ve hızla ayağa kalkıp bana sarıldı. Şok olmuştum çünkü asla beklemezdim. Ben de elimi onun boynuna doladım ve biraz öyle kaldık.

Tae elini belimden çekmeden konuştu.

"Seni seviyorum , Jimin "



*

Artık birkac bölüm flört olacak çiçeklerim. Uzatmayi düşünmüyorum çünkü yeni fic yazıyorum.  Lütfen düşüncelerinizi yoruma yazar mısınız 💜




Russian Roullette [Vmin]✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin