2.Bölüm

221 0 0
                                    

Gözlerimi açtığımda üzerimde bir ağırlık hissettim. Başta yorgunluk sansamda bunun küçük haylaz kardeşim olduğunu kısa sürede fark ettim. Birbirimize gülerken Ela'yı gıdıklamaya başladım. Bir kaç dakika sonra odanın kapısı açıldı ve içeri yengem girdi. '' Hadi bakalım kahvaltıyaa '' bende gülerek yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkarken belime yapışan ellerle irkildim. Ela bana dokunuyordu '' hadi hadi '' diyerek. Elimi yüzümü kuruladım ve aşşağı indik. Kahvaltı masasına baktığımda bir kuş sütü eksikti sanki. Oturup afiyetle kahvaltı yapmaya başladım. Geçmiş günlerde anneminde yaptığı gibi Ela'ya güzelce kahvaltı yaptırdım. Yokluğunu fazlasıyla hissediyordum. Ben 19 yaşındayım fakat kardeşim çok küçük 3 yaşında kendimden çok onun için endişeleniyorum. Nasıl alışacaktı bu duruma... Ben bugün okula başlıyordum. Azda olsa kafam dağılacaktı. En azından hayata kaldığı yerden devam edicektim. Saate baktığımda gitme vaktimin geldiğini fark ettim. Odaya çıkıp hazırlanmaya başladım. Ne giysem diye düşünürken dolabımın içinde siyah pantolonumla kırmızı bol lacosum bana parladı sanki. Onları alıp giydim. Aynaya baktığımda yüzümün rengi solmuştu. İnsanların karşısına bu şekilde çıkamazdım. İnce ve özenle eyeliner çektim,kırmızı ruj sürdüm. Yaptığım makyaj azda olsa kendime getirmişti beni. Yüzüm artık bakılır haldeydi. Siyah büyük olan çantamı seçip içine bir kaç şeyle doldurdum.(şarj aleti,makyaj çantası,ıslak mendil vb..) şişme siyah montumu alıp aşşağı indim. '' Nereye '' diye bir ses geldi arkamı dönüp baktım. Elaydı konuşan acele ederken tamamen unutmustum.Sımsıkı sarılıp öptüm '' seni çok seviyorum ablacım biraz işim var gelicem '' dedim ve siyah converselerimi alıp evden çıktım. Kulaklığımı takıp parmağımı telefonun üzerinde gezdirdim. Hiç hareketli parça yoktu. Acaba birini açsamıydım bu parçalardan. Böyle düşünürken sagopa kajmer'in benim hayatım şarkısı çoktan çalmaya başlamıştı. Telefonu cebime koyup yürümeye başladım. Bir zaman sonra havanın soğuk olduğunu ve ellerimin üşüdüğünü hissetim. Ellerimide cebime soktum ve hızımı arttırdım. Ev okula çokta uzak değildi. Artık okulun kapısındaydım kocaman tabela bana bende tabelaya bakıyordum. Bir çok üniversite gördüm ama hiçbiri İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ gibi değildi. Buranın farkı A bloğundan Z bloğuna kadar olmasıydı. Üniversitenin kapısından içeri giren adeta kendini kaybediyordu. Hangi blokta olduğumu öğrenmek için danışmaya gittim. Danışmayı bulmak çokta kolay olmadı. Danışma yazısını görünce hızla oraya doğru ilerledim. Kibarca danışmada oturan bayana '' bloğumu öğrenebilir miyim '' dedim. O da aynı kibarlıkta '' isim soyisim alabilir miyim '' dedi.'' Demet taştepe '' '' Evet demet hanım B bloğunda ikinci katta 3. sınıf '' dedi. '' Teşekkür ederim '' Danışmadan ayrıldım B bloğunu buldum 3. sınıfa girdim sınıfta az kişi vardı. Önlerde bi yere oturdum. Bi zaman sonra hoca geldi ders başladı ve 2 buçuk saat geçti. Koridorda yürürken gözüme bir ilan çarptı. '' Okul bilgilendirme semineri yarın '' yazıyordu. Bunu aklımın bi kenarına yazıp saate bakmak için telefonumu çıkardım saat 16.30 ' tu . Dersim bittiğine göre eve gitme zamanım gelmişti diye düşündüm. O kadar yorgundumki yürümeye halim yoktu. Taksi çağırdım yaklaşık 10 dakika sonra geldi, binip evin adresini söyledim. 15 dakika içinde evin önündeydik. Parayı uzatıp arabadan indim. Eve girdiğimde yemek kokusu içeri sarmıştı. Ela koşarak boynuma atladı. Sıkıca sarıldıktan sonra yere indirdim. Tam o sırada evin kapısı açıldı. Kapıyı açtım. Elinde poşetle karşımda rüzgar duruyordu. Uzun süre birbirimize baktıktan sonra rüzgar '' Artık içeri geçsem'' diyerek güldü. Elayı kucağına alıp elindeki poşeti ona uzattı. Ela'nın sevinci yüzünden belliydi. İçeri gidip poşeti açtı ve '' oleey '' demeye başladı. rüzgar ' ın gülme sesleri geliyordu. Bende yanlarına gidip oturdum. Rüzgar ela'ya büyük bir bebek almıştı. Bütün akşam ela onunla oynadı akşam yemeğe bile onunla oturdu. Saat 23.00 oldu ela 'nın gözlerinden uyku akıyordu. Herkese iyi geceler diyip ela'yı kucağıma aldım ve yukarı çıktım. Arkamızdan Rüzgar geliyordu. Ela'yı yatırıp dişlerimi fırçalamak için odadan çıktığımda rüzgarla karşılaştım. Gülümsedim gerçektende çok yakışıklıydı uzun uzun gözlerine baktım. Bir şey kafamı döndürmeme izin vermiyordu. Gülmeye başladı inci gibi yan yana dizili dişlerini gördüm. Şakayla karışık '' sen neler düşünüyorsun öylee '' dedi. Utandım yanaklarım kızardı ağzımı açıp hiçbir şey söyleyemedim. Samimice koluma dokunup '' şaka şaka'' dedi. Güldüm ve hızla yanından ayrıldım. Dişlerimi fırçalayıp odaya geri döndüm. Hiç düşünmeden uyumak istiyordum. Küçük kardeşimin mis kokusunu içime çekip güzel rüyalar görmek umuduyla derin bir uykuya daldım.

Alarmla uyandım. Ela uyanmasın diye hemen telefonu elime alıp alarmı kapattım, kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Dolabın önüne geçip ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Hemen koyu lacivert pantolonumla lacivert kareli gömleğimi çıkarıp giydim. Kahvaltı yapamayacak kadar geç kaldım. Ela'yı öpüp odadan çıktım. Odadan çıakr çıkmaz rüzgarla göz göze geldik gülümsedim ve hızla aşşağı indim. Amcam ''Kahvaltı yapmayacakmısın '' diye sorunca '' Acelem var geç kaldım'' diyip elime lacivert vanslarımı aldım. Rüzgar '' bekle ben bırakırım seni '' diyince ayakkabılarımı giyip beklemeye başladım. Rüzgar yanıma geldi. Ayakkabılarını giyerken onu dikkatle inceledim. Düşük bel koyu renk pantolon üstüne bol salaş bir tişört ve siyah deri ceket ona gerçekten çok yakışmıştı. Ayakkabılarını giydiğini farkettiğimde gülümsedim ve birlikte arabaya doğru ilerledik. Siyah bir rangerover karşımızda duruyordu. Öne oturdum ve arabayı sürmeye başladı. Arabayı sessizlik sardı. 13 Dakikada okulun önüne geldik. Kapıyı açarken '' teşekkür ederim'' dedim ''önemli değil '' derken kafasını çevirdi. Okul kapısına doğru yürürken aklıma takıldı acaba tavrı niyeydi? Kafamın içindeki sorulara yeni bir tane daha eklendi neyse artık konferans salonundaydım. En ön sırada orta bi yerlere oturdum. Sahnede kıvırcık saçlı çok heycanlı gayet sempatik duran bir genç kız vardı. Seminer başladı.. Çok heycanlı olduğu sesinden ve hareketlerinden belli oluyordu. Çok tatlı bi kızdı. Seminerden sonra yanına gidip adını sordum '' Elif '' dedi '' bende demet '' dedim. Biraz konuştuk iyi bir insan gibi duruyodu. İlk kez konuşmamıza rağmen çok nazik ve çok cana yakındı oda beni sevmişti yani bana öyle söyledi. Arkadaşı yokmuş benimde yoktu. '' Birbirimize arkadaş olabiliriz'' dedi '' zevkle '' dedim. Bir süre sessizlik olduktan sonra '' sana bişey söylicem dedi '' Tabiki '' '' Seminerde yanında oturan çocukla sana bakıyordum ve çocuğun sana ne kadar hayran hayran baktığını gördüm'' '' Yook artıık o çocuk mu ama o çok yakışıklı bana bakmaz sen yanlış anlamışsındır '' '' Neyse ben söyliyimde sen bilirsin '' dedi. Kantine gittik 1 saat kadar oturup yemek yedikten sonra kalkıp koridorda yürümeye başladık. Elif bana dönüp ''Ben montumu unuttum sen git gelirim ben ''dedi. '' peki '' dedim ve tek başıma yürümeye devam ettim. Yere bakıyordum. Aniden bi sarsıntıyla çantam yere düştü bende düşüyordumki biri sertçe kolumdan tuttu kafamı kaldırdığımda burun burunaydık...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 18, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Küçük UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin