Giray
Beynimi hissedemiyordum. Etrafımda neler döndüğü hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Ya da en azından ben Devran'a böyle yansıtıyordum.
Bayıldıktan sonra oluşan kişilik bozukluğu hikayesini kafamdan uydurmuştum. Hastane yatağında boş boş yatarken insanın aklına birsürü değişik fikir geliyordu. Yıllardır hobi olarak gittiğim tiyatro kursları ilk defa işime yarıyordu ve bu sayede Devran'a karşı olan duygularıma bir süre daha açıklık getirmek zorunda kalmayacaktım.
Onu istediğimde, şirin Giray olabilirdim. Yorgun olduğumda ve korktuğum zaman sinirli Giray'a dönüşürdüm. Veya dümdüz Giray da olabilirdim. Tek yapmam gereken ilaçlarımı almamak ve oyunculuk yeteneğime güvenmekti. Anladığım kadarıyla da Devran yalanımı çoktan fazlasıyla yutmuştu.
.
Araba yolculuklarından oldum olası nefret etmiştim. Sözde hayatımın aşkı olan adamın arabasında hiç konuşmadan yaptığım yolculuksa normallerinden kat kat daha beterdi.
"Ee nereye gidiyoruz?" diye sordum yirmi dakikanın sonunda.
"Biraz temiz hava alalım dedim."
Gözlerinin altı çökmüştü ve yüzünde hafif kırışıklıklar oluşmuştu. Bu hali beni endişelendiriyor, bütün sevgimi ona vermek istememi sağlıyordu. Ancak 'sevimli Giray' olmak için bir kez daha bayılmam gerekiyordu. Bu yüzden şimdilik pislik rolü oynamak zorundaydım.
"Aldık işte gidelim." dedim oflayarak.
"Tamam biraz daha dayan. Geldik sayılır."
"Tenha köşelere götürme de beni."
Bir şey demeden gülümsedi. Amacının bu olduğunu umduğumu inkar edemezdim. Şu an Devran'dan gelebilecek herhangi bir sevgiye fazlasıyla açtım.
Biraz daha gittikten sonra bir kaldırım kenarına park etti.
"Geldik." dedi emniyet kemerini çözerken. "Burayı ilk geldiğimde keşfetmiştim."
Hızla arabadan çıktım. Karşımda kocaman bir park vardı. Ama terk edilmiş duruyordu.
"Neden böyle bir yerde kimse yok?" diye sordum.
"Buradaki evlerin çoğu yıkıldığı için bu park da terkedilmiş. Tam kafa dinlenilecek bir yer."
Omuz silkip salıncaklardan birine oturdum. Devran yanıma oturacakken telefonu çaldı. Merak ettiğimi belli etmek istemiyordum ama yine de dayanamadım.
"Kim arıyor?"
Sadece eliyle 'bir saniye' işareti yapıp arabasının yanına gitti. Beni beş dakika gibi uzun bir süre beklettikten sonra da geri döndü.
"Özür dilerim." dedi endişeli bir sesle. Ama yüzü gülüyordu. "İş başvurumla ilgili haber bekliyordum da, açmak zorunda kaldım. Kabul edilmişim."
"Ne başvurusu?"
"Tamamen buraya taşınıyorum."2018'de kadıköy gençlik edebiyatında yazmışım okurken bir cringe oldum ama kusuyordum. Körelen yazarlığımla bir bok hatırlamadığım kurguma geri döneyim bari sessizce
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pastel Boys♡/ Texting (boyxboy)
Short Story♡Lütfen şarkılarımı seninle paylaşmama izin ver.♡