Mevsim Değişikliği

203 10 0
                                    

Neden hatırlattı ki geçmişimi bana?Bir insan sevdiğinin yarabantlarını neden kendi elleriyle kanatarak sökerdi ki ? Bu bir iyilik miydi ? Yoksa güven sorunumu ? Bunun ne olduğuna karar verememekle birlikte içimdeki aşk karlarına doğan güneşi hissedebiliyordum . Güneşi ilk defa sevmemiştim sanki . Çünkü ben bu aşkı soğuk yaşıyordum.Her gün yavaş yavaş doğacak olan güneş bir anda doğunca, içimdeki aşkın hastalıklarını kıran ve havasını ısıtan karlar bir anda erimişti .Bu ani mevsim değişikliği kötü olmuştu .Zira bir anda kırılan hastalıklar yeniden doğmuş,havası yeniden pastırma güneşi sıcaklığına dönmüştü. Güneşim vardı ama uzaktı ve sıcaklık vermiyordu. Tam tersine donuyordum . Yaşadığım dünyada havalar ısınmaya başlamıştı ama bâtınımda her yer buz gibi olmuştu bile.

Defalarca uyarmama rağmen,işgüzar ev arkadışım Emir . Günlerce giydiğim,kir yuvası görünümünü almış olan gömleğim yerine bırakın dokunmayı bakmaya dahi korktuğum,geçmişimin bana tek armağanı olarak kalan gömleği poşedin içine koymuştu.Bir yandan ona küfrediyor bir yandan olayı tipik genç erkek muhabbetleriyle dalgaya alıyor diğer yandan ise dolmakta olan küllüğe yardım ediyorduk.Ne kaybetmiştim? Neyden feragât etmiştim bilmiyordum ? Geçmişinden onca acıyla gelmiş birine göre fazla düşünceliydim. Her şey tamamıyla bitmiş değildi aslında.Yani Türkçesiyle "Ayrılmış" değildik.Üzüntümün sebebi yavaş yavaş yüzde yüz dolan internet dosyaları gibi sigaradan her duman alışımda kendi yüzde yüzlüğüne yaklaşıyordu.Sonunda bulmuşdum sebebi.O da sonunda,hatta en sonunda hepsiye benzemeye çalışıyordu.Bunu bilmediği kesindi ama çalışıyordu.Tek isteğim beni kendisinden soğutmayı başaraması ve beni geçmişimle yargılamamasıydı.

Hata kimdeydi bilinmezdi ama ben suçu hep kendimde arardım.Küçüklükten gelen bir alışkanlıktı bu bende.Zaaf mı , enayilik mi,mutlu olma çabasımıydı hiç bir fikrim yoktu. Küçüklüğümde günde en az iki defa vuku bulan annem ve babamın kavgalarında,bozulan aile yapılarımı ve değerlerimi hala ayakta tutabilmek adına hep suçu benim üstlemem gibiydi.Hiç unutmam bir keresinde evimizin salonunda ki lambayı kırmış kimseye de söylemeden olay yerinden hızla ayrılmıştım.Biliyordum,babam sanki o salak lambayı çelimsiz bir şekilde annem üretmiş ve sanki o lanet topu o fırlatmış gibi bağırmaya başlayacaktı.Ben ise bu kadar küçük bir meseleyi büyütmez,deveyi pire yapmazlardı diyebdüşünüyordum.Kavganın başında babamdan,hiç duymadığım küfürleri duyar olmuştum.Annem ise kendini savunacağı yere babama bağırıyordu.Garipti.Bir lambayı bu kadar büyütemezlerdi,ama büyütüyorlardı işte.En sonunda,gerçeği itiraf ettiğimde babamdan duyduğum en son şey"Git lan burdan ! Hayvan herif ! Bizde yarım saattir senin yüzünden kavga ediyoruz ananla !" nutuğu olmuştu.

Çok koymuştu başlarda ama onbeş dakika sonra onları sarıla sarıla gödüğümde tek düşündüğüm,dünyanın o an yıkılacak dahi olsa umrum dışılığıydı. Ailemi gördüğüm tabloydu o. Benim en mutlu olduğum tabloydu küçükken.

Ama artık ergendim.Bende kurala uyuyor ve her ergen gibi erkenden yeni ailemi kuracak eşimi arıyordum.Bulmuştum da belki.Bunu hissedebiliyordum.Ama ta ki beni durağa çağırıp dolmuş olan gözlerindeki öfkeyle "Bu ne Cem ?" diyene kadardı belki bu sanım. Susyordum.Sır değildi bu mesele ama onun öğrenmesinden,öğrenip her trip atmaya başlayacağında bunu bir malzeme gibi kullanarak yarama tuz basmasından çok korkuyordum.Susup onun dolmuş ve öfke dolu gözlerinin ardındaki aşka bakıyordum.Bu sessizliğim "Konuş Cem, Allahın aşkına konuş"demesiyle son buldu.Koyu kahve gözlerine dalarak başlıyordum sözlerine.

***

"Ben daha onu bulduğumda çocuktu o Elif.Çocukluktu o benim için.Saçlarının kan kırmızısı rengine mi kanmıştım,yoksa gözlerinin zeytin karasına mı bilemiyordum ama kanmıştım işte Elif'im.Yalancı yaz olmuştu kış ayında gelmesi bana onun.Tanrıma şükürlerimin sessiz bakışların arkasında ses tonunu yükseltmesiydi belki.Ama vardı Elif.Yazı çoktan getirmişti bana kışın en soğuk aylarında.

İkilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin