Jin yatmak için odasına giderken Jimin'in yatmadığını, telefonuyla oynadığını gördü.
Nedense bu sefer ona kızmak geçmedi içinden. Günün yorgunluğu kendisini bir an
önce yatağına gitmesi için zorluyordu. O da karşı konulmaz bu güce dayanamayıp
odasına doğru gitti. Gördüğü ilk manzara ise gece lambasının altında bir kağıda
bir şeyler yazmak ile uğraşmakta olan Namjoon'du. Jin sessizce yanına geldi ve
arkasından ona seslendi.Jin: Ne yapıyorsun Namjoon? Yoksa bana aşk mektubu mu yazıyorsun?
Namjoon Jin'in geldiğini duymadığı için oturduğu sandalyeden yarım metre zıpladı.
Elini kalbine götüren Namjoon neye uğradığını şaşırmıştı.Namjoon: Tanrı aşkına gelirken bir haber ver! Kalbim Arabistana uçtu. Sanada
aşk mektubu felan yazmıyorum. Yarın ki iş toplantısı için yazı yazmam gerekiyor.
Lütfen beni rahat bırak ve yatağına geç sonrada uyu!Jin hayal kırıklığına uğramış bir şekilde yatağının yolunu tuttu. Namjoon'un bu
umursamaz tavırları onun için ağlamasına bile yetiyordu.Jungkook ise yatağında uyuyamadığı için ışığını açtı. Kimse onu anlamıyordu işin
açıkçası. Kimse ona destek vermiyordu Yoongi konusunda. Korkmaması gereken
tek şey vardı oda Yoongi'nin ölmemiş olduğuydu. Bununla yetinebilirdi. Fakat bir
türlü aklından çıkmak bilmiyordu ki. Uyumak istediğinde başı fena halde ağrıyordu.
Sinirden kafasına kroşeler indiriyor, uyumak için başına yalvarıyordu.Belli ki kafası ondan bir şeyleri düşünmesini istiyordu. Oda yatağının üstünde
bağdaş kurarak düşünmeye başladı. Tabii Yoongi'den başka bir şey gelmiyordu
aklına. Birden bir ses duydu kapının önününde. Jungkook korkudan başını yastığına
gömmüş, göz ucuyla kapıya doğru bakıyordu.Kapı hafifçe aralandığında Jungkook daha da çok korkmaya başlamıştı.Artık gelen
kimse onu göremiyordu çünkü korkudan kafasını yastığına sıkı sıkı gömmüştü. Tek
duyabildiği ses şuydu."Hadi Jungkook kalk! Operasyon vakti!" Bu sesin sahibini iyi
biliyordu.Bu Jimin'di! Yastığı kafasından kaldırıp Jimin'e baktığında Jimin'in ponponlu
şapkası bir gözünü kapatıyordu. Yavru bir kedi gibi bakıyordu Jungkook'a.Jimin: Ne bekliyorsun Jungkook! Operasyon vakti dedim ya!
Jungkook: Neyin operasyonundan bahsediyorsun?
Jimin: Kod adı "menemen" Jungkook. ME-NE-MEN!
Jungkook: Yok kalsın ben aç değilim!
Jimin: İçindeki o menemen canavarının benimkinden daha büyük olduğunu
sen daha iyi biliyorsun Jungkook.Jungkook: Daha yeni tadına baktığımız bir şeyi nasıl bu kadar sevebildin ki?
Jimin: Yeni şeylere her zaman açık olmanın avantajları Jungkook. Birde sana bir
şey söyleyim mi? Yakında pide yapacağım. Türkiye'de o da meşhurmuş. Gerçekten
bu türklerin yemekleri müthiş!Jungkook: Türkleri bu kadar sevdiysen şimdi git uyu. Sabah ola hayrola!
Bu da bir türk sözü.Hoseok ise yatağında hiçbir şeyi becerememenin üzüntüsüyle ağlıyordu.
Hoseok: Bir çay bile yapamazken en fazla ne yapabilirim ki? Herkes benle alay
ediyorken,beni adam yerine koymuyorlarken, herkese kendimi ispatlamalıyım!Hoseok eline aldığı telefonunun tarayıcısını açıp" Leziz türk yemekleri" ifadesini
arattı.Sabaha kadarda sürdü bu olay. Hiç uyumadan mutfağa inen Hoseok,
kolları sıvayarak bir şeyler yapmak niyetindeydi. Baktığı tariflerden birini yapmaya
başlamıştı bile. Sabah olduğunda ise evi müthiş bir yemek kokusu sarmıştı. Bunu
anlayan ilk kişiler ise tabii ki de Jimin ve Taehyung olmuştu. Uyandıkları gibi bu
kokuyu almışlardı.Hemen üzerlerini giyinip mutfağa gittiler. Karşılaştıkları ilk manzaraysa mutfak
masasının üzerinde uyuyakalmış bir adet Hoseok ve yanında duran binbir çesit
yemek olmuştu. Hayretleri yüzlerinden okununyordu gerçekten. Bu sefer Hoseok'u
kızdırarak ileri gitmişlerdi ama Hoseok'un içindeki müthiş aşçıyı ortaya çıkarmışlardı....
~Fatherfingo~