Odadan çıktıktan sonra evi gezmek amacıyla salona yöneldim. Salonun duvarları beyaz renkteyeydi. Sadece şöminenin olduğu duvar kırmızı ile boyanmıştı. Şöminenin hemen solunda kocaman bir televizyon vardı. Televizyonun iki yanında koskoca Hoparlörler vardı. Kanepeler çok eski olmasada yeni denemezdi. Salonu incelemeyi bitirdikten sonra mutfağa girdim. Mutfak çok sirindi. Bahçeye açılan camlı bir kapı vardı. Bahçeyi çok merak ettim. Bahçeye çıktığımda gözüme çarpan ilk şey havuzdu. Bu evin havuzu bile vardı! Evin dış kapısından Natsu, Erza ve Lucy geldiler.
"Juvia burda ne işin var?"
"Asıl sizin ne işiniz var?"
"Gray'i almaya geldik. Sen ne yapıyorsun?"
"Evi geziyorum."
"O anlamda sormadım."
O sırada Gray-sama bahçeye indi.
"Napıyorsunuz ya? Sesiniz çok çıkıyor."
"Gray-sama."
"Gray-sama mı?"
Şaşırak sordu Lucy.
"Evet bana Gray-sama demeye" başladı.
Off ben açıklayabilirdim. Neyse.
"Evet. Artık öyle sesleniyorum."
~~~
Telefonum arka cebimden titredi. Annemden mi? Mesaj gelmişti. Hemen açıp baktim.
Acilen eve gelmen gerek.
Tamam.
"Şey arkadaşlar benim eve gitmem gerek. Annemden mesaj geldi de."
"Tamam sonra görüşürüz."
Gray-sama gizlice yaklaştı ve:
"Seni bırakmamı ister misin?"
"Hayır kendim gi-gidebilirim."
"Emin misin?"
"E-evet."
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Üzgünüm arkadaşlar bu bölüm biraz kısa oldu. Neyse bunu ardı sıra gelen bölümlerle telafi ederim artık :) ;*
