Jongin'in attığı adrese gelmiştim. Onu durağın yanındaki bankta otururken gördüm. Her ne kadar fotoğrafını atmış olsa da gerçekten çok daha güzeldi. Onu görünce buraya neden geldiğim bile aklımdan çıkmıştı. Arka koltukta duran onun için aldığım deftere baktım. Gerçekten vermeli miydim? Onun bana aldığı hediyenin yanında sönük kalacağına o kadar eminim ki. Derin bir nefes aldım ve hediyeyi almadan arabadan çıktım. Karşıdan karşıya geçtiğim halde hâlâ beni fark etmemişti. Onunun moralini bu kadar bozan şeyin ne olduğunu çok merak ediyordum. Yanına geldiğimde anca beni fark edebildi. Yanına oturdum. İkimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Sonunda bu sessizliğe son vermek istedim.
"Jongin..."
"Lütfen soru sorma."
Sesi yeni ağlamış gibi çıkıyordu. Benden istediği gibi hiçbir şey sormadım. Ona yaklaştım ve kollarımı boynuna sardım. Bankta sarılmış olmamız biraz garip olsa da ona sarılmak beni iyi hissettirmişti. Kollarını boynuma sardı ve kafasını sol omzuma gömdü. Bir süre sonra ağlamaya başlamıştı. Kulağına eğildim ve sakinleşmesi için bir şeyler söyledim. Ağlaması durmuştu. Yavaşça ellerini boynumdan çekti ve dizlerine indirdi. Gözleri de ellerindeydi. Elimle çenesini tuttum ve gözlerimizi buluşturdum. Diğer elimle gözlerini sildim.
İkimiz de konuşmayı reddediyorduk. Ayağa kalktım. Elimle arabamı işaret ettim. Yerinden kalktı ve elimi tuttu. Soğuk elime rağmen eli sıcacıktı. Karşıya geçtik. Arabaya bindiğimizde gözüme arka koltuktaki defter çarptı. Uzandım, defteri aldım ve ona uzattım.
"Senin için bir hediye aldım. O kadar büyük bir şey değil ama umarım beğenirsin."
Şaşırdığını görebiliyordum. Titreyen elleriyle hediyeyi aldı ve açtı. Yüzünde memnuniyetsizlik görmeyi bekliyordum ama beklediğimin aksine gözlerinin içi gülmüştü. Bir şeyler yazmayı sevdiğini Baekhyun Hyungdan öğrenmiştim o yüzden defter almak istedim.
"Sehun. Gerçekten çok teşekkür ederim."
"İşine yarayacak bir şey almak istedim. Beğendiysen ne mutlu bana."
Bana gözleri kısılacak kadar büyük bir gülümseme sundu. Ne kadar da güzeldi. Gülümsemesi kalbime kesinlikle iyi gelmiyordu. Araba içerisinde sarılabildiği kadar sarıldı bana. Ayrılırkense yanağıma bir öpücük kondurdu.
"İşte bu öpücük mükemmel bir teşekkürdü."
Utandığını görebiliyordum, o yüzden farklı bir muhabbet açmak istedim.
"Nereye gitmek istersin Jongin-ah?"
"Sehun... Aslında beni eve bıraksan daha iyi olur."
"Asla olmaz, iyi olduğundan emin olmadan seni eve bırakmam. Aklında başka bir yer yoksa seni genelde mutsuzken gittiğim parka götürüyorum?"
Sessizliğini 'evet' olarak kabul edip parka sürmeye başladım. Evet, ilk buluşma -bunu demek doğru mu emin değilim- için park doğru bir tercih gibi gözükmese de Jongin'i bir kafeye götürmem garip kaçardı.
Parka geldiğimizde arabayı park ettim ve elinden tutup onu hep oturduğum ağacın altına götürdüm. Orada oturup uzunca anılarımızdan ve kendimizden konuştuk, sabahki konuyu açmayı ikimiz de istemiyorduk. Saat akşam 5'e doğru geldiğinde Jongin'in iyi olduğuna emin olmuştum. İkimiz de kalkmak isteyince oradan ayrıldık.
----------------------------------------------------------
Çok çok saçma ve kötü bir bölüm oldu ama 2 aydır bölüm yazmıyordum ve bugün fark edince bir anda yazdım. Birazcık kısa oldu ama story yazmakta pek iyi değilim, o yüzden affedebilirsiniz bence...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you got me feeling like a psycho ¦sekai¦
FanficSehun uzun zamandır boş kalmaktan sıkılmışken arkadaşı ona flört seçenekleri sunar.