Bir yerden ıslık sesi geldi, ve ardından ismim seslenildi belki ben değilimdir diye umursamadım.
Ve sonra isim soy isim. Gece Güneş. Annem adımı soy ismime tepki olarak mı koydu bilmiyorum.
Karşı binanın balkonundaki Savaş elini salladı.
Bende salladım, hayır Savaş'ı değil elimi. Yani elimi salladım, selam varmek için. Tamam siz anladınız.Binaların arasında mesafe fazla olmadığı için sesini duyabiliyordum. *Aferin sana. Dedi iç sesim, sus!
"Nasılsın? Müdür birşey dedi mi?" Dedi Savaş, müdür mü? He hatırladım. Barış müdür çağırıyor demişti.Müdür müdür müdür müdür. Sustum tm.
"İyiyim, hiç öylesine konuştu birşeyler." Tabi tabi, çok konuştu inan sen buna. *Telefon çalıyor*
"Geceeeğğ! Alşu telefonunu!"Diye bağırdı Ece. İçeriye girip telefonumu aldım, *Barış arıyor* balkona çıkıp telefonu açtım. ( Gece +|Barış - )
+Alo?
- İçeriye girsene.
+Ne? Nereden biliyorsun dışarıda olduğumu?
- Ben bilirim. Dışarıda bağzı(!) Kurtlar var, hadi içeriye gir.
+ Sen sapık mısın? Beni mi izliyorsun?
- Saçmalama, tabiki seni izliyorum. Başka kimi izleyeyim?
+İlk olarak, saç malanmaz taranır bunu bilmelisin.
İkinci olarak, başka işin yok mu senin!?-Geliyordun değil mi parka?
+Ne alakası var?! Konuyu değiştirme!
-Sen de içeriye gir, bağzı(!) kurtlar seni izliyor.
Ne diyordu bu?! Savaş'a baktığımda oturmuş beni inceliyordu, gülümsedi gülümsemeye çalıştım(!).
- Gülme şuna! (Gülemedi zaten.)
Dikkatlice etrafıma bakındım, bingo! İşte orada!
Parmağımla 'sen görürsün' yaptım Barış'a,o da sırıttı.
Telefonu kapatıp hızla içeriye girdim. Ece uyumuştu, telefonumu ve anahtarı alıp sessizce evden çıktım.
Asansör çok yukarıda olduğu için, merdiven time.
Hızla merdivenleri indim, binadan çıkıp Barış'ın olduğu binaya girdim. Off asansör yok! Merdivenleri koşarak çıktım, artık binanın çatısındaydım. Ama Barış burada değildi, sinirle arkamı dönüp çığlık atmam ve geriye doğru düşmem bir oldu. Barış kahkaha atmaya başladı, ayağımla dizine vurunca acı ile yere çöktü, bu sefer gülme sırası bendeydi.
Barış da gülmeye başladı, gülme sene sen, gıcık!"Ne yapıyorsun burda?Yoksa sapıklığa mı başladın?"
Diye sordum, kocaman bir kahkaha attı, bütün mahalle uyandı desek yeridir. En sonunda durdu."Hayır tabiki sapıklığa başlamadım, ben sadece..."
Dedi ve başını öne eğdi, bir dakika kadar böyle durdu. En sonunda devam etmeyeceğini anladım."Sen sadece ne? Yoksa Ece'yi mi izliyordun?!"
"Hayır... hayır, seni izliyordum."
"İyi ama neden? Yoksa dayak mı yiyeceğim?"
"Hayır dayak yemiyeceksin, ben sadece şeyi söylemek istedim... Ee şeyi..."
"Neyi?" Başını kısa bir süre kaldırıldı ve tekrar eğdi.
^ Barış'ın ağzıyla...^
"Neyi?" Dedi merakla, başımı kaldırıp gözlerine baktım. Olmaz bunu ona söyleyemem, en azından şu anda değil. Başımı tekrar eğdim, ne demeliyim?
*Konuş artık seni aptal!* Dedi iç sesim, haklısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aKrOsTiŞ gİbİ ÇoCuK
Novela JuvenilCiddi arkadaşlar. Gelmeyin, sadece saçmalamak için buradayız.