FAFTD | Taekook

Bölüm 2

Medya 😭😭😭

💫💫💫

Güne başımın zonklamasıyla berbat bir şekilde uyanmıştım. Normalde hap içmeyen biri olarak Jeongguk'un gereğinden fazla ısrarına dayanamamış küçük ağrı kesici haplardan bir tanesini mideye göndermiştim. Dün gece eve geldiğimiz gibi Jeongguk beni oldukça geniş olan oturma odasında-salonda- bulunan siyah kadife koltuğa oturtmuş, pansuman yapmıştı. Açıkcası araba yarışları düzenleyerek bu kadar para kazanabileceğini düşünmemiştim. Geldiğimiz evin içinde bizden ayrı üç kişi daha yaşayabilirdi. Şehirden biraz uzakta dubleks bir evdi. Krem rengi duvarların çevrelediği üst katta dört tane oda bulunuyordu ve bunlardan biri sinema odasıydı. Giriş katta ise sizi salon-oturma odası- karşılıyordu. Hemen arkasında kalan yerde amerikan mutfağı bulunduruyordu. Düz devam ettiğinizde ise karşılıklı iki oda bulunduruyordu. Bunlardan birisi ise oyun odasıydı. Alt katta yatmamı istemediğinden, Jeongguk bana üst katta hemen odasının karşısında kalan yatak odasını vermişti. Genişlikleri neredeyse aynıydı, sadece Jeongguk'un giyinme odası için özel bir bölmesi vardı. Gece yaptığı pansuman esnasında her ne kadar beni azarlamaya çalışsa da patlayan kaşıma her pamuğu bastırışının ardından acısını önlemek amaçlı üflüyordu. İkimizde yol yorgunu olduğumuzdan dolayı fazla oyalanmamış yatma kararı almıştık fakat gecenin bir yarısı susamamla mutfağa inmiştim. Dolabı açtığımda ise raflardan birinde içki bulmamla ona yönelmiş içinde yarım kalmış olan sıvıyı kafama diklemiştim. Sonrasında ise hassas olan bünyem kendini belli etmiş, güne lanet bir ağrıyla uyanmıştım.

Jeonggukla resim çizmede iyiydik. Şaşırtıcı bir şekilde birbirimizden ne eksik ne fazlaydık. Ben her ne kadar bir üniversiteye gitmek istemesem de Jeongguk bu yeteneğinin üstüne gitmek istemiş güzel sanatlara başvurmuştu. Benim yüzümden gelişen olaylarla da Tokyo'ya gelmişti fakat burada bile insanları güzel parmaklarının ortaya çıkardığı sanatla büyülemiş olmalı ki sorun çıkmadan eğitim hayatına burada devam etmişti. Dolayısıyla Jeongguk güzel sanatlar fakültesinde okuduğundan benimde yeteneğimi kullanabileceğimi düşünmüştü ve ben buraya ayak basmadan üniversiteye kaydolmam için çok uğraşmıştı. Başta sicilimden dolayı kesin bir dille reddedilse de pes etmeyen Jeongguk'un uğraşları olumlu sonuçlanmış, mülakattan geçersem eğer kabul edileceğimi söylemişti. Bu güzel bir haber olmalıydı benim için fakat Jeongguk üzülmesin diye her ne kadar sevinmiş gibi yapsam da sevinmemiştim. Açıkcası kabul edilmesem de umrumda olmazdı.

Jeongguk'un hazırlamış olduğu kahvaltıyı bitirdiğimizde onu yukarıya hazırlanması için göndermiş, masayı toplayarak bulaşıkları halletmiştim. Saate baktığımda Jeongguk'un ders saatinin yaklaştığını görmemle vakit kaybetmeden artık odam olan yere girmiştim. Tokyo'ya ayak bastığımız an Jeongguk bavulumu eve göndermişti. Gece eşyalarımı çıkarmaya üşendiğim için de hala her şey bavulumun içindeydi. Yanına vardığımda yere çömelerek bavulumun ağzını açtım. Elime ilk geçen siyah dizleri yırtık bir pantolonla siyah tişörtü almış, havanın biraz esintili olmasından dolayı tişörtümün üstüne giyebileceğim parlak yeşil rengine sahip gömleğimi almıştım. Banyoya girerek rutin işlerimi de hallettiğimde Jeongguk'a bakmak için odasına gittim. Kapıya vurduğumda başta ses gelmese de ikincide girebileceğimi söylemişti. Kapıyı araladığımda paçaları kıvrılmış, diz kapağı altından baldırlarına dek yırtık olan ve içine fileli çorap giymiş bir Jeongguk gördüm. Bir elinde parlatıcısı diğerinde ise parlatıcısınn fırçasını tutuyordu. Hafifçe aynaya eğilmişti. Son kez fırçayı dudaklarıyla buluşturmuş ve dudaklarına bulaşan sıvıyı dağıtmak amaçlı dudaklarını birbirine bastırarak oynatmıştı. Üstüne giydiği siyah tişörte hitaben üşüyeceğini ve tişörtün üstüne giyebileceği kalın bir şeyler almasını tembihlemiştim. Adımlarım alt katı bulduğunda dün çıkardığım spor ayakkabılarımı giyerek Jeongguk'u beklemeye başladım. Çok geçmeden o da merdivenlerden saçlarını savurarak inmiş, giydiği botun zeminde çıkardığı gıcırtılı sesle yanıma varmıştı. Bugün saçlarını düzleştirme kararı almıştı ve ne yalan söyleyeyim her şekilde çok güzeldi. Rimelli kirpiklerini kırpıştırarak bana baktığında isyan etmiştim.