Sevgili Ölümüm,

8 2 0
                                    

Afrodizmam~Bu Kalp

Saçların avutur rüzgarları,
Öpemedim kirpiklerinden, ölemedim gülüşüne
Sevemedim seni öylesine,
Öyle güzel baktın ki gözlerime,
Gülmeden edemedim güzelliğine

Oturduğum bankta biraz daha kenara kayarak en uca yerleştim.
Ellerim arasında duran, parmaklarımla sıkı sıkıya kavradığım mektup zarfını inceledim uzun süre.
Göz yaşlarım ardı ardına
yanaklarımı ıslatıyordu.
Esen rüzgar iliklerime kadar
işlerken,
mektup zarfını usulca yırttım.

İçinden çıkan kağıdı açtım.
Gözlerim yazılarla dolu satırlarda gezindi,
parmaklarım hasret kalmış dokunuşlarını buldu mektup kağıdının pürüzsüz yüzeyinde.
Kağıdı burnuma yaklaştırdım,
ne çok zaman geçmişti,
bir ben geçememiştim kokusuna olan hasretimden.
Özlemim, her saniye içimde çağıldayan bir lav nehriydi.
Hasretiyle kavuruyordu.
Ama öldürmüyordu,
keşke öldürseydi.

Mektubu okumaya başladım.

Sevgili Ölümüm,

Bugün günlerden sen, aylardan sen, yıllardan sen, saatlerden sen... Sadece sen varsın dimağımda.
Hep böyle hayal etmiştim aslına bakarsan,
aklımda ve keşkelerimde bir tek seni götürmek istemiştim.
Başaramadım.
Ardımda kaldın sen, tutamadım ellerini, öpemedim gözlerini, sevemedim kirpiklerini...
Ben, ruhumdaki dalgalardan çıkan denizin tuzlu köpüklerine gömülürken; sen benim şarkılarımdın aslen.
Sonra ben bir uçurtma oldum, senin uçurumlarında süzüldüm.
Bir gün, sana çok kapıldım. Öyle şiddetli estin ki sevdiğim; yel aldı götürdü, yol aldı getirdi...
Kuyruğum dolandı sonsuzluğuna, ipim koptu. Roman dağıldı, şişenin dibi gözüktü.
Ve ben gitmeye karar verdim. Ardımda bıraktığım sadece sendin. Bencillik olduğunu bile isteye seni de götürmek istedim.
Kıyamadım.
Öyle güzel umut oldun ki bana,
Yaşama hevesim oluverdin birdenbire,
Senin avuçların arasından alamadım nefesini.
Koyamadım adını başka biri,
yüzüne bakamadım hiçbir kadının.
Çünkü bugün, hergün olduğu gibi.
Günlerden sen, aylardan sen, yıllardan sen, saatlerden sen...
Ve ben farkına varamadım.
Seni o kadar çok sevdim ki,
sen olduğumu kavrayamadım.
Son kez baktım yüzüne,
ve ben gittim.
Acıma'sızım...
Uğruna, güzelliğine ölmeyi seçecek kadar vicdan'sızım...

~Gök

Mektubu okuduktan sonra defalarca kez daha gezindi parmaklarım harflerde.
Gözyaşlarım kağıda inci misali dizilen mürekkebi besledi.
Mürekkep aktı, bileklerime damladı.

Kağıdı katlayıp yırtarak açtığım zarfın yanına koydum.
Ellerimi çenemin altına yaslayarak oturduğum bankın şahit olduğu gün batımını izledim.
Gün battı, gündüz söndü, gece yandı, yıldızlar döndü.
Kaldırım kedileri bankın köşesine kıvrıldı, sokak lambaları aydınlandı.

Ama o, hiç gelmedi.

Saçların Avutur RüzgarlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin