keyifli okumalar..
"odada, kalbimde; birlikte yarattığımız anıların olduğu.
beşinin gecesi, B ve A arasında.
unutabilmemin bir yolu yok."Yağmur yağıyordu, adımlarım temkinli ve yavaştı. Aceleye gelsem kaçıracakmış gibi hissetmekten alamıyordum kendimi.
Gidiyordum, beni bekliyordu.
Birkaç gün evvelinde beni görüp de kaçıp gittiği yere gidiyordum Taehyung'un.
Yağmur yağıyordu ve avuç içlerimdeki sıcaklık her bir yanımı kaplayan heyecanın eseriydi. Yürüyüşüm oldukça yavaş bir tempodaydı fakat kalbim maratonları arşınlamışım gibi atıyordu.
Görecektim ya onu yıllar sonra, her bir yanım alt üst olmuştu. Gözlerimin bakışlarına değeceği düşüncesi bile alaşağı etmişti beni.
Zihnim durmadan bana ne yapmam gerektiğini hatırlatıyor ve tekrar ediyordu. Ama yine de bilemiyordum.
Yürüyordum öylece ve yağmur az evvelki gibi yağmıyordu. Soluklarımsa asla sıklığını azaltmıyordu.
Tek düşünebildiğim O'ydu. İstemiyordu bir yanım, mahvedecek seni bu buluşma, diyordu. Bir sarılacak sana, ciğerlerin ağırlayacak kokusunu en derinlerinde, yanan sen olacaksın o soluklarda.
Ama son kez görmek istemiştim. Bunun bilinci ile sarsılıyordum ama kendim için en iyisini yapacaktım. Yıllar öncesinde yaşadığım her şey sızlıyordu bir bir şimdilerde ve git, diyordu bu sefer içimdeki ses. İyileşmek istiyorsan git buralardan.
Esasında en iyi ben bilirdim çünkü, yaralarımı sarmasını, beni iyileştirmesini istediğim eller benden de yaralıydı. Birbirimizden de acizdik şimdi ruhlarımızı iyileştirmekten yana.
Derin bir soluk aldım ve gökyüzüne baktım. Yağmur kendi seyrinde yağıyordu ve kulağımda yankılanan müzik durmadan O'nu çağrıştırıyordu bana.
Artık şarkıların ağır sözlerinde arar olmuştuk birbirimizi. Ve işte her şey bu noktada daha da katlanılmaz ve dayanılmaz olduğunu kanıtlıyordu.
"Ama gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın olduğu andır." diyordu şarkıda ve yıllar öncesine götürüyordu beni.
Bu onun en umutsuz olduğu anlarda bana karşı dile getirdiği sözlerden yalnızca biriydi ama bir kez çıkmıştı ya taptığım dudaklarından unutamazdım ne yapsam da.
Ama şimdi öylesine uzaktı ki bir şeyler için umut beslemek.
Hele ki çoktan düşmüş olduğum ve dibini boyladığım karanlık bir kuyu söz konusuysa ve zaten elimizden kayıp gidenlerin haddi hesabı yokken umudun adı bile silinmişti.
Zihnimin dört bir yanını kuşatan düşüncelerin eşliğinde çoktan varacağım yere yaklaşmıştım ve ne heyecanım azalmıştı ne de hazır hissediyordum.
Biliyordum, oradaydı. Bizden yana silinen anıların izlerine rastlamaya çalışıyordu belki de. Ya da eskiden de çok sevdiği gibi yağan yağmuru izliyor ve şarkılar mırıldanıyordu.
Ama bekliyordu yine de beni. Pişmandı o da, çok pişmandı ama öyle geri dönülemez bir yola gitmiştik ki ayrı ayrı bulamazdık bir daha doğru yolu. Geçmişimiz bir girdaptı ve en ufak dönüp bakmamız ile daha da dağılırdık ve ben artık bunu da istemiyordum.
Son kez derin bir nefes aldım ve ağaçların arkasında kalan kulübeye daha da yaklaştım. Adımlarımı hızlandırdım ve şarkı sonlarına gelirken üzerimdeki hırkanın kapüşonunu kafamdan indirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never not // taekook ☑
Fanfiction"intiharım kollarındı, ellerinden tutmak kalbimi her sızlattığı an soluklarım kesilirdi. boş bakışlarım her yalnız kalışımda aynadan varırdı, bir kez daha bana. seni hatırlatırdı bana sevgilim. baksana, ne de güzeldik; ne de trajiktik." •bobinhy...