BAYGINLIK

159 4 0
                                    

Sağımıza bakarken kadının derin derin nefes almaya başladığını ve içeriye ambulans ekiplerinin girdiğini gördüğümüzde ne olduğunu anlamayarak olduğumuz yerde kalakalmıştık.

"Dışarı çıkar mısınız lütfen" diyen acil tıp teknisyeninin dediğini yaparak yerimizden kalkarak salondan çıkmıştık.

Salondan çıktığımızda dördümüz de yüzümüzdeki hiçbir şey anlamayan boş ifadelerle birbirimize bakıyorduk. Birkaç dakika sonra birbirimizin yüzündeki ciddi ifadelere gülmeye başlayınca salondaki bütün insanların bakışlarını üstümüze çekmeyi başarmış ve sarılarak çıkışa yönelmiştik. 

"Ne oluyordu öyle kadına ya? Ben hiçbir şey anlamadım doğrusu" diyen Melis’e dönerek " Sanırım bir hastalığı vardı" derken önümdeki taşı görmemiş ve az kalsın kendimi yerde bulacak olmuştum. Son anda kızlar tutunca düşmekten kurtulmuştum.

Sinemadan çıktıktan sonra doğruca eve gelmiştik. Zaten iki gün önce detaylıca bütün mağazaları gezdiğimizden gezmek için pek bir ihtiyacımız da yoktu. Eve döndüğümüzde boşa geçen iki saatimize üzülerek kendimizi yeniden koltuklara attık. 

Bütün gece uyuyamadığımdan ve yorulduğumdan koltukta uykuya yenik düşmüştüm. 

Biri tarafından dürtüldüğümü fark edince yavaşça kendime gelmeye başlamış ve etrafıma meraklı bakışlar atmıştım. Melislerin salonundaydım ve Melis’in ağabeyi bana şaşkın bakışlarla bakıyordu. Bir an ne olduğunu hatırlamayarak koltukta dikleştim ve telefonumdan saate bakma ihtiyacı duydum. Telefonumu açtığımda Melis’ten bir mesaj olduğunu gördüm. 

Biz kızlarla yemek yapmaya üşendik Kafe Zey'e gidiyoruz. Seni uyandırmaya kıyamadık. -Melis

Mesajı okuduktan sonra kendime gelmiştim. Melis’in bizden bir yaş büyük ağabeyi Ege ise karşımdaki koltuğa oturmuş hala şaşkın bakışlarıyla yüzümü inceliyordu. Bir süre sonra ona baktığımı anlayarak panik yapmış bir şekilde masadaki, bütün odayı kokusuyla cennete dönüştüren kahve dolu kupayı bana uzattı. Gülümseyerek kupayı elinden aldım. 

"Ben uyuyakalmışım da kızlar da uyandırmamış. Pardon çok." dediğimde yerin dibine girmek üzereydim. Melislerde uyuyakalmamın üstüne abisinin uykulu halimi görmesi eklenmişti. Bir daha bu evin bir kilometre yakınından geçme düşüncesi dahi utanmama sebep oluyordu.

"Yok, sorun değil kâbus görüyor gibiydin o yüzden uyandırmak istedim" dediğinde bir an durarak düşündüm. Birincisi bir insanı dürterek uyandırabileceğiniz fikri de ne oluyordu, ikincisi kâbus mu görmüştüm ki. Hafızamı zorlayarak geceyi hatırlamaya çalıştım. Bir süre sonra bir sonuç elde demeyince kafamı sallayarak düşünceleri dağıttım ve kupayı masaya bırakarak ayağa kalktım. 

"Kahve için teşekkürler, gitsem iyi olacak." dedikten sonra kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı giyerek arkama bakmadan evden uzaklaştım. Ege'nin sesini duyunca geri dönme ihtiyacı duydum.

"Telefonun, koltukta kalmış" dediğinde elindeki telefonuma baktım. Gülümseyerek telefonumu aldıktan sonra tekrar arkamı dönerek ilerlemeye başladım.

Sokakta ilerlerken saatin iyice geç olduğu ve havanın iyice karardığı gözümden kaçmamıştı. Sokağı aydınlatan sadece bir sokak lambasıydı. Ürkerek ilerlerken etrafımdaki dükkânların yerini barlar almaya başlamıştı.

Çocukluğumdan beri Melislere gidip geldiğim halde bu sokağı bilmememden dolayı panik yapmaya başlamıştım. Etrafıma bakınarak hafızamı yoklamaya başladım. Neredeydim ben?

Bir süre sonra kahkaha seslerinin de gelmeye başladığını duyduğumda aniden arkama dönerek baktım. Bir grup sarhoş erkeğin bana doğru geldiğini gördüğümde yavaş yavaş gerilemeye başladım. Birden ayağım kaldırıma denk gelince dengemi kaybederek yere düşmüştüm. Korkudan ne yapacağımı şaşırdığımda korkudan gözlerimin önünde siyah noktalar oluşmaya başlamıştı fakat birinin gelip o sarhoş erkekleri dövdüğünü  yumruk seslerinden anlayabiliyordum. 

Bir süre sonra etrafı görememeye ve dayanamamaya başlamıştım. Bir çift elin başımı kavradığını fark ettiğinde bayılmak üzereydim. Her ne kadar gözlerim açık olsa da siyah bir perde vardı ve göremiyordum. Zaten kısa bir sonra da bayılmıştım. 

Kendime geldiğimde yavaşça doğrulmaya çalışmıştım fakat başıma bastırılan bir el doğrulmamı engellemişti.

“Sakinleş yanındayım ben” diyen kişinin Melis olduğunu anlayınca rahatlamıştım.  Olanları hatırlayarak korkuyla etrafıma bakındım ama korktuğum gibi değildi taksideydim. Yanımda Melis vardı. Güvendeydim. Fakat Aniden fren yapınca aşırı derecede korkmuştum. Ve bu da o çocuklardan çok etkilendiğimi anlamama ve endişelenmeme neden olmuştu. Melis dikkatlice ve oldukça merakla bana bakarken beni Melis’in kurtaramayacağını biliyordum. Merakla bakışlarımı Melis’in yüzüne diktim. Ve beni kurtaran kişinin kim olduğunu sordum. Melis’in verdiği cevap kanımın nerdeyse tersine akmasına yol açmıştı. 

"Seni birisi getirdi açıkçası. Kim olduğunu bilmiyorum. Öylece baygın uzanırken bana geldin yani.  Ne oldu böyle sana?" 

Kupa KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin