HABERSİZ

227 2 0
                                    

Melis'in yatağında doğrularak karşıdaki aynaya baktım. Yüzüm gayet solgun görünüyordu.

Yataktan kalkarak yanımda uyuyan Melis'e baktım. Ayaklarımı yataktan sarkıtarak elimi saçlarıma götürdüm. Karmakarışıktı.

"Uyanmışsın. Günaydın canım" diyen Melis'e döndüm. "Günaydın da ne oldu bana?" Diye sordum. Bildiği kadarıyla olan biteni anlattı. Fakat kafam bir şeye oldukça takılmıştı.

"Ne yani buraya nasıl geldiğimi bilen yok mu?" Diye sordum. Aynaya yaklaşarak başıma baktım. En son hatırladığım şeyin birkaç serserinin üzerime gelişiydi.

Melis bana atıştırmalık bir şeyler hazırlayacağını söyleyerek odadan çıkınca ben de kıyafetlerimi giyip okula gitmeyi düşündüm.

Kapı tıklatıldığında kapıya döndüm. Melis içeri girince elindeki sandviçi tabiri caizse havada kaparak yemeye başladım.

"Tam da tahmin ettiğim gibi okulu düşünmüşsün" diyerek gülmeye başladı. "Düşünecek başka bir şeyim yok ne yapayım Hukuk okumak istediğimi biliyorsun" diye homurdandım.

Bitirir bitirmez ceketimi giyerek evden çıktık. Okulun bahçesine girer girmez Volkanın arkadaşı Bay Gizemli'nin bana baktığını fark ettim. Çok önemsemeyerek okula doğru yavaş adımlarımı sürdürerek ilerledim.

Sınıfa girdiğimde arkamdan Volkan girdi. Sırama yerleşirken Bay Gizemli'nin de kapıdan girip arkaya doğru ilerleyişini fark ettim. Yine bana bakmaya devam ediyordu.

Ceketimi katlayıp sıramın altına koyarken bana hala baktığını fark ederek ona döndüm. Yüzümde yer alan kızgın ifadeyi sergilemekten ne kadar hoşnut olmasam da bu durumda sergilemem gerekirdi.

Fakat yine de bi nebze kızgınlığımı azaltmak için ilk önce boş bakışlarla Volkan'ın yüzüne baktım. Daha sonra yanındaki çocuğa bir saniyelik kızgın bakışımı göndererek önüme döndüm.

Rahatsız ettiğini umarım anlamıştır diye sessizce mırıldanırken çocuğun yanı başımda dikildiğinin farkında bile değildim.

"Rahatsız ettiğimi bilmiyordum özür dilerim. Ben Alperen." Diyerek küstahça elini uzatarak gülümsedi.

Bu hareketi karşısında ne kadar afallasam da yeterince rahatsız olmuştum. Sertçe duvarın yanındaki sıraya oturarak ceketimi sıranın altına tıkıştırırdım.

Biyoloji öğretmeni yine -her zamanki gibi- bütün sıkıcılığını bir hüner gibi bana sunuyordu sanki. Ders biter bitmez koridora çıktım.

Birinin kolumu sertçe tutup çevirmesiyle aniden döndüm ve karşımda Volkan'ı arkasında da Bay Gizemli'yi görünce içimde bir bıkkınlık duygusu belirdi.

"Sen iyi misin?" Diye sordu Volkan kaşlarını çatmış bir ifadeyle." Sana ne bundan ya bırak kolumu!" Diyerek kolumu çektim.

Her ne kadar arkadaş olsalar da canımı acıtarak neden rahatsız olduğumu soramazdı. Ve dönerek kantine doğru ilerlemeye başladım.

Biri tekrar kolumu tutunca refleks olarak tokadı yüzüne indirdim. Karşımda Bay Gizemli'nin olduğumu yanağını tuttuğu anda fark ettim. İçim acısa da hak ettiğini düşündüm.

"Ne yapıyorsun ya sen! Şu yaptığına bak! " dediğinde sinirlerim iyice beynime sıçramıştı. Ben "Asıl sen ne yapıyorsun sabahtan beri hayvan gibi bakıyorsun ya hu! Yeter!" Diye bağırırken Melis yanıma çoktan gelmişti.

Kolumdan tutup resmen beni sürükleyerek uzaklaştırınca şaşkınca ona baktım. "Of Hira ne yapıyorsun sen öyle? Seni dün kurtaran o çocukmuş. Neden tokat attın ne oluyor?" Dediğinde bir an duraksadım.

Aleyna'nın koşarak yanımıza yaklaşmasını şaşkın gözlerle izlemiştim. Daha sonra Bay Gizemli'ye baktım. Volkan'ın yanına doğru ilerliyordu.

Melis'e dönerek "Ne kurtarması?" Diye sordum. "Geçen gün seni bana Aleyna bırakmış. Bu sabah öğrendim bende." Dediğinde Aleyna'ya döndüm.

"Evet ben getirdim. Melis'e gelirken seni Bay Gizemli ile gördüm. Baygındın. Yanınıza koştuğumda seni eve götürmemi söyleyerek serserileri kovalamaya başladı. Bende seni Melis'lerin kapısına bırakıp Bay Gizemli'nin peşinden koştum. Ama bulamadım tabiki." Diyerek bana baktı.

"Şimdi o tokadın hesabını nasıl vericeksin kızım..." Diye kafasını salladı. Ama beni kurtarmış olması ona bana dik dik bakma hakkı tanımazdı. Değil mi?

Daha sonra kafamı sallayıp bu düşünceleri kendimden uzaklaştırarak çocuğa doğru koşturdum ve özür dilemek için ağzımı açtığımda bakışları susmamı sağlamaya yetmişti.

Kızgın bi bakış attı fakat gözlerinde bir saniyeliğine de olsa o masum bakışını gördüm. Fazla açık kahverengiydiler. Ve masumane bakışı bu kahveliği daha da açarak gözlerini ela rengine yakın bir tona taşımıştı.

Bunu fark eder etmez olduğum yere çivilenmiştim. Bakışlarını başka tarafa çevirip yürümeye devam ettiğinde dahi ben yerimde duruyordum.

Sertti ama bi o kadar masum. Nasıl biri bu çocuk diye geçti aklımdan. Arkasından bakakaldım öylece.

Yanıma gelen arkadaşlarıma iyi olduğumu ve bi işim olduğunu söyleyerek oradan kaçtım resmen.

Denizin maviliğini en net görebildiğim yere gidip kayalık yerin en ucuna oturdum.

Bir süre sonra yanımdaki iki insan gölgesini yerde gördüğüm ve ürktüğüm için biraz arkama döndüm ve baktım. Melis ve Aleyna'ydı.

Yanıma yaklaşıp oturdular. Sadece oturdular. Sessizce. Denizi izlemeye devam ederek sustuk bi süre.

Git gide daha da kasvetli bir hale yoğunlaşan rüzgarı yok saymaya çalışırken Ezgi geldiğini birinin elindeki kahveyi önüme doğru uzattığında anladım.

Bir elim saçımı düzeltmekle meşgulken başımı kaldırarak gülümsedim. Tabi ki bu süre içinde Bay Gizemli'nin beni bir banka oturup izlediğinden habersizdim.

Kusura bakmayın yayınlayamadım birtakım problemlerden dolayı. İyi okumalar.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kupa KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin