2. Hilal

84 16 4
                                    

"Melis papatyam, en sevdiğim parfümü gördün mü kuşum? "

"Masanın üzerinde değil mi?"

"Hah.. Buldum." 

"Ya Ahsen konferansa gitmek yerine uyusak nolucak sanki yani bir haftasonumuz vardı o da yok. Ee zaten hep çalışıyorum derslere."

 "Sen zaten anca uyu Melis. Ya biliyorsun bu konferans benim için çok önemli diyorum. Pasta kursuna öncelik bu konferansa gitmem lazım hem bu kursa sen de geleceksin. İnan bana çok eğleneceksin. Uyumaktan daha keyifli yahu!"

" Offf... iyi tamam be hem benim için değişiklik olur. Hem ben seni ne zaman kırdım tatlı baykuşum."

" Ayy... sen olmasan ben naparım. İyi ki varsın." Yine her zamanki gibi duygusalaşmıştım. Benim zaten Melis'ten başka kimsem yoktu. O benim en iyi günlerimde yanımdaydı. En kötü günlerimde bile yanımdaydı. O yüzden onu kaybetmeyi göze alamam. 

"Ahsen bak yine başlama ya... Valla bende olmayan duygusallığı sen çıkaracaksın. Bu ne böyle haller? Biz hiçbir zaman ayrılmayacağız. Kimse ayıramayacak bizi.O yüzden  üzülme hem bende sensiz yapamam."    

Konferans benim için çok önemliydi. Ve bunu Melisle yapmak istiyordum. Hem Melis'in de beni kırmayacağını biliyordum. Hep hayalimdi benm pasta kursu ... Stres atıyor insan ve ortaya güzel şeyler çıkıyor.

"Ya Melis sence yapabilir miyim? İlk günden rezil olmak istemiyorum.

"Yaparsın baykuşum. Sen bu zamana kadar neyi başaramadın ki kendine güven azıcık."

" Fizik dersinden geçemedim."

" Ondan başka."

" Geometriden 0 aldım."

" Ya kızım biraz olumlu düşünür müsün? Kimseye rezil olmayacaksın."

"Ya ne biliyim içimde garip bir duygu var. Sanki bugün bir şey olacakmış gibi. "

"Takma kafana böyle şeyleri. Bak inan bana çok güzel şeyler olacak. İnanmıyor musun bana ?"dedi sahte bir trip atma duygusuyla.
 
"Ya kuşum inanıyorum tabi ki sana asma suratını."

 "Peki. O zaman girelim içeri." İçeri girdiğimizde baya bir çoğunluk vardı. Hemen Melis'i kendimle birlikte bir yere oturttum. Malum sonunda yer kalmayabilirdi yani...

Konferans başladığında pür dikkat herkes konuşmacıya yöneldi. Salonda hiç ses yoktu. Ben başvuru için gerekli belgeleri doldurduktan sonra Melis de kendi formunu doldurdu. Konferanstan hemen sonra derse başlanacaktı.

Derse başladığımızda hemen pasta yapmaya koyuldum. Melis çok güzel yapıyordu. Ve arada bana yardımcı oluyordu. Ee tabi daha önce deneyimim olmadığı için yapmaya çalışıyordum. En sonunda pastalar bittiğinde çok güzel olmuşlardı. Benimki çilekli ve kakaoluydu. Ayrıca Melis bana pasta suslemesinde yardım etmişti. Harika görünüyodu. Melis ise kakao ve vanilya yapmıştı süslemesi harikaydı...

"Ya Melis harika oldular aksine baksana bugün hiç kötü bir şey yaşanmadı. Sana güvenmekte doğru düşün-" derken yüzüme bir çamur hissi veren bir şey çarptığında ne olduğunu suan akıl edebilmiştim. Evet doğru tahmin pastam yüzüme yapışmıştı.

"Ahsen! " dedi Melis endişeli bir tonla. Sonra tanımadığım bir ses

" Çok özür dilerim" dedi aynı zamanda gülerek.

"Ya sen kendini ne zannediyorsun ya hem özür diliyor hem de gülüyor ya. Kör müsün acaba da elimdeki koskocaman pastayı göremiyorsun? İnsan biraz dikkatli olur. Yaparsa da hata yardım ediyim der. Gerçi neden kendi boğazımı yoruyorum ki siz erkekler her zaman ilkel çağda kalmış gibisiniz. Sonra Türkiye neden gelişmiyor? "

"Pardon yüzünde leziz pasta olan şahıs nefes alır mısın?" Dedi. Ay sanki çok konuştum . Tamam yani azıcık çok konuşmuş olabilirim. Tamam be sinirlenince baya çok konuşabiliyorum.

"Ya şu yaptığın rezilliğe bakar mısın bir de sus diyor. Ya ben bu pastayı ne kadar özenerek yapmıştım ya!"

"Tamam istediğin pastaysa sorun değil alabilirim." İşte bu sözü beni çok kırmıştı .

"Pardon ama bu gördüğün emekle yapılan bir şey öyle senin her şeyi satın aldığın gibi bunu satın alacağın bir şey değil. Bırak bir şey yapma istemiyorum. Senden gelecek yardim Allah'tan gelsin" dedim ve Melis' i de alıp ayrıldık o yerden.

•••

"Ya Melis artık sana güvenmekle güvenmemek arasında kaldım."dedim saçımdaki parçaları temizlerken.

"Yahu kuşum benim suçum değil ki o senin şom ağzın. Tam bana güveneceğini söyleyeceğin anda pastayı yedin suratına" dedi gülerken.

"Ya gülme yaa!!! aslında doğru bana bir nazar boncuğu takmaları lazım" dedim.

"Kızım bu hayatta galiba senin şansın yok. Ne yapsan nazar deyiyor."

 "Aynen. Off ya ama çok güzel olmamış mıydı? İyi ki yaptıktan sonra fotoğrafını çekmiştim yoksa her şey boşa gidecekti. "

" Yarın fizik sınavı var. N'apıcaksın sınavda?" Gerçekten ne bok yiyecektim ben bu sınavda. Kitabın yüzünü bile açmamıştım.

" Ya Melis beni fiziğe çalıştırsana."

" Hayırdır nereden geliyor bu özgüven? Yoksa bir anda fizikçiyi sevmeye mi başladın? "

" Allah korusun! Sadece biraz uğraşırsak başarabileceğimi düşünüyorum. Biliyorum daha çok geç olabilir ama bunun sonunda iyi bir üniversite olacak. Hem 18 yaşında bizi buradan da alacaklar biliyorsun. Biraz düşündüğümde aslında bu zamana kadar kendimi çok boşvermişim. Bu yüzden artık hayatıma bakmak istiyorum."

"Anlıyorum seni... Peki hadi çalışmaya  başlayalım istersen."

Çalışmaya başladığımızda konular bana o kadar yabancı geliyordu ki kendimi Çince okumaya çalışıyormuş gibi hissediyordum ama anlamaya çalışmam lazim. Sonuçta geri kalan hayatım için yapmak zorundaydım. Her ne olursa olsun vazgeçmeyecektim. Bir şekilde hayatta tutunmayı başaracaktım.

" Ahsen..." dedi Melis. Herhalde dalmıştım birazcık.

" Ha... Efendim."

" Ahsen bak bu ders çalışmak oyle kolay bir iş değil. Üzerinde baya durman lazım. Alemlere dalmayı bırakıp dikkatini vermelisin. Derslere asılman lazım. Tamam mı ?"

" Tamam." 

Saate baktığımda 2.17 di. Baya çalışmıştık ve ben yorulmuştum. Melis ders anlatmaktan uyuya kalmıştı bende o uyuduktan sonra ders çalışmaya devam etmiştim. Bu sınav benim için önemliydi. Ve artık çok çalışmanın zamanı gelmişti. Hayatımı değiştirecek nokta buydu sanırım. Yarın erken kakmam lazımdı ve hemen uyumaya çalıştım. Tabii başarabilseydim. Bir türlü uyuyamamıştım.İlk defa bir sınav için gerçekten çok heyecanlanmıştım. Bunları düşünmeyip kendimi otomatik olarak yatağa bıraktım. 

Ertesi Sabah

Hiç bir zaman dersler için uykumu harcamazdım. Yani bu zamana kadar yapmadım. Uyandığım saat daha 6 olduğu için ve uyandığım için bir daha uyuyamayacağımı biliyordum. O yüzden ne yapacağımı bilemedim ve üzerime kalın bir şeyler alıp dışarı çıktım. Temiz hava bana iyi gelmişti. Hemen yakındaki parka gittim. Küçükken buraya baya bir gelirdim. Hala da huzur da veriyor. Bunları düşünürken aklıma dün ki çocuk geldi. Hala bunu düşünürken sinirlendim birden aklıma nereden geldi ona bile şaşırdım.

"Merhaba!" gelen sese yöneldiğimde küçük bir kız çocuk gördüm. Çok masum bakıyordu.

"Merhaba küçük hanım." kızın yüzünde farkettiğim bir üzüntü vardı. Gerekten çok tatlı gözüküyordu. "Bir şey mi oldu??"

"Şey... ben sana bir şey verecektim de..." o an şaşırıp kaldım bana ne verebilirdi ki.

"Ne verecektin ki?Merak ettim şimdi..." küçük kız sımsıkı sıktığı elini yavaşça açtı elindeki neyse artık gerçekten acıtmış olmalı diye düşünürken elime bir kolye bıraktı.Kolyeyi gördüğümde gerçekten çok şaşırmıştım. 

ÇÜNKÜ ELİNDE HİLAL Şeklinde BİR KOLYE VARDI...

Hilal🌙🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin