Sabah annemin yaptığı mis gibi menemen
kokusuyla uyanıyorum, yüzümü yıkayıp
hemen aşağı iniyorum merdivenlerden.
Annem sofrayı hazırlamakla meşgul. Bir
yandan fırından mükemmel kokular
geliyor, bir bakıyorum ki börek, hem de
ıspanaklı. "Anne, sen bi'tanesin! " derken
annemin "Börek yeni komşularımız için
kızım ama sen de atarsın ağzına azcık."
demesiyle yüzüm düşüyor bir parça. "Keşke
yeni komşuların geldiğini söylemeseydim."
diye geçiriyorum içimden. "Hadi gel gel,
bak sana portakal da sıktım, iç bir güzel."
diyor canım annem çocuk kandırır gibi.
Beraber masaya oturuyoruz. Sabah sabah
fırına gidip boyozla gevrek de almış
bi'tanem. Vallahi bu kadına surat asmak
çok zor. Bir güzel karnımızı doyurduktan
sonra tam üzerimi giyinmiş dışarı
çıkacakken annem" Kız nereye, sen de gel,
ayıp olmasın. "diye durduruyor beni.
Annemle Sevinç teyze telefonda
konuştuktan sonra evden çıkıyoruz.
Karşıdan gelen Aslı'yı görünce içim
rahatlıyor. Koşarak yanımıza geliyor
elindeki bombalarla. Hep beraber zili
çalıyoruz. Güler yüzüyle Serap Hanım
açıyor kapıyı." Oo hoş geldiniz komşular, ne
iyi ettiniz de geldiniz." derken bizimkiler de
"Asıl siz buraya hoş geldiniz, hayırlı olsun."
diyorlar ve içeri geçiyoruz. Serap Hanım
merdivenlerden yukarı "Alpeer, Meert hadi
oğlum aşağıya gelin de komşularımızla
tanışın." diye sesleniyor. Ve
merdivenlerden aşağı 8-9 yaşlarından
gözüken, yemyeşil gözlü, çok tatlı bir
ufaklık iniyor. Annesi "Gel oğlum gel, bak
teyzeler bize 'Hoş geldiniz.' demeye gelmiş."
diyerek ufaklığı kucağına oturtuyor.
Yaklaşık 5 dakika olduğunu tahmin ettiğim
bir süreden sonra Alper geliyor aşağı.
Bakışlarımız bir anlığına karşılaşınca önce
şaşırıyor, sonra karşımdaki koltuğa geçiyor.
Hanımlar konuşurken Serap hanım bir ara
durup" Hadi Alper, kızların canı sıkılmıştır,
bahçeye çıkın biraz. "diyince hepimiz ayağa
kalkıyoruz. Bahçe henüz çok bakımlı
sayılmaz,pek çok yerde dikenli çalılar var.
Alper burda hiçbir şey yapamayacağımızı
düşünmüş olmalı ki "En iyisi içerde
oturmak." diyor. Bunun üzerine "Burda
yapılacak çok şey var." diyerek içeri
girmeye yeltenen Alper'i durduruyorum.
"Yani buraları biraz otlarından arındırsak
fena olmaz, değil mi?" diyorum. Alper bir
an düşündükten sonra "İster misiniz?" diye
soruyor. Bizim botanik meraklısı Aslı
hemen "Tabii, tabii ;seve seve." diye
atlayınca Alper içerden bahçeyi temizlemek
için araçları getiriyor. Yaklaşık 2 saat
olduğunu tahmin ettiğim bir süreden sonra
bahçe kapısında anneler beliriyor. "Oo ne
hamaratsınız çocuklar, ellerinize sağlık."
diyorlar hep bir ağızdan. Gerçekten bahçe
epey hoş gözüküyor temizlenmeye
başlayınca. Yarın yine bahçeyle uğraşmak
üzere sözleştikten sonra Aslılarla bizim eve
geliyoruz. Ee biraz da burda dedikodu
zamanı, bizim annelere yeter mi 2 saat :)