Kolumdaki sızı ile birlikte canım yanıyordu, geçmesini umarken git gide daha da arttığını hissederek gözlerimi araladım. Ah cidden! Bu çocuk benim sinirlerimi zorluyordu.
-"Ne var utku ve istiyorsun!?"
-"Babam ablanın yanına git hala uyuyor mu diye bak"
eğer hala uyuyorsa ona işkence ederek uyandırabilirsin dedi, yani iznim var diyip göz kırptı ve kolumu tutarak beni sarsmaya başladı. Ona gözlerimi fal taşı gibi açarak uyandığımı belli etmeye çalıştım ve öfkeli gözlerle ona baktım. Yaklaşık saniyeler geçmeden odamı terk etmişti.
Önümdeki kitaplara baktığımda ders çalışırken uyuyakaldığımı fark ettim. Telefonumu aldığımdan saat 11'i çoktan geçmişti ve bugün günlerden 21 Hazirandı. Annemin ölüm yıldönümüne tam 2 gün kalmıştı. Annemi kaybedeli 4 yıl olmuştu ve her yıl babamla çeşmedeki yazlığımıza giderdik, bu annemi kaybettiğimizden beri bir gelenek olmuştu artık. Oraya gittiğimde yazlığı içinin tamamen annem gibi koktuğunu bir kez daha hatırlardım. Annemin hiç dokunulmayan dolaptaki kıyafetleri, eşyaları ve her şeyi... Yavaşça odamdaki banyoya girip yüzümü yıkadım ve telefonumu kotumun arka cebime tıkıştırarak aşağı indim. Açelyayı görmemle kan beynime sıçradı. Babamın peşinde koşmaktan ne zaman vazgeçeceti. Yaşının iki katı yaşta olan bu adamla bu denli samimiyet beni bile gererken nasıl ona "sözde aşk" besleyebilir kafam almıyordu.
Babama:-"Yazlığa gitmek için umarım işlerini iptal edip hazırlığını erken yapıyorsundur. Yaptığına eminim babacım ama hatırlatmak istedim."
Araya Açelya girerek:
-"Nihat bebeğim Çağlanın bizimle geldiğini bilmiyordum planda değişiklik mi var? " diye gülümseyip bana baktı
-"Hayır bebeğim Çağla bizimle gelmiyor. Baş başa olmamızı istiyorum."
O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü, babam o kadını annemin ölüm yıldönümünde geleneğimizi hiçe sayarak resmen tatil için yazlığa götürecekti. Hemde ortada ben varken. O kadın annemin kokusunun olduğu eve girerek kendi kokusuyla orayı mahvedemezdi. Buna izin veremezdim.
-"Ne demek bu baba, baş başa da ne demek oluyor!
-" Çağla unutma ben senin babanın ve bana bağırma hakkına henüz sahip değilsin küçük hanım. "
-"Cidden şu şıllık kadın yüzünden geleneğimizi hiçe sayarak, annemi, beni hiçe sayarak o kadını tatile çıkarmayı tercih ediyorsun. Üstelik yaşının yarısı onun yaşı. Nasıl utanmadan hala yanında dolaşıyor buna bile inanamıyorum. İstediği şeylerin sen değil aksine başka şeyler olduğu bile bariz belli, sürekli masraf çıkarıp duruyor başımıza. Benim onun kadar kıyafet değiştirdiğimi görmen imkansız!"
-" Yeter Çağla! Eğer bu ilişkiye karşı bir saygın yoksa hemen evimi terk edebilirsin! "
Şoka girmiştim, ilk defa babamdan böyle bir şey duyuyordum. Bu annem olsa asla olmazdı ve bu, bu kadın yüzünden benim evden gitmemi göze almıştı. Koşarak odama çıktım, çıkarken adeta yerleri dövüyordum. Kapımı çarpıp valizime askılarıyla birlikte olabildiğince kıyafet doldurdum ve arabamın anahtarı, telefonum, kredi ve banka kartlarının olduğu cüzdanımı aldım. Tekrardan yerleri döverek arabame bindim. Direksiyonu adeta ellerimin arasından sıkıp parça parça etmek istercesine dövüyordum. Şimdi peki ne yapacaktım, nereye gidecektim?
Telefonumu elime alıp hemen grup konuşmasına girdim ve bizimkilere mesaj attım. Başka çarem yoktu. Bizimkiler dediğim üniversitede gitar çalıyordum, yani üniversitemden de yeni mezun olduğum sayılırsa hala da çalıyordum. Ufak çaplı bir grubumuz vardı, kendi aramızda çalış eğlendiğimiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARINDAN SONRA
Action"O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü, babam o kadını annemin ölüm yıldönümünde geleneğimizi hiçe sayarak resmen tatil için yazlığa götürecekti. Hemde ortada ben varken. O kadın annemin kokusunun olduğu eve girerek kendi kokusuyla orayı mahvedem...