1- YARINIM YOK

49 11 22
                                    

Herkese merhaba öncelik ile belirtmek isterim bu benim ilk deneyimim eğer ki bi hatam olursa af ola herkese iyi okumalar...

Yukardaki müziği açıp öyle okuyalım...

                              -1-
Her şeyin yolunda gittiğini düşündüm ömrüm boyunca, boş hayallerle uyutmuşum meğerse kendimi hayatıma sokmadığım bir gerçek vardı aslında, gün gelince hayatımızı ve hayallerimizi yıkacak bir gerçek...
Ölüm...
Ne kadar da ürkütücü.
Şimdi ise annem abim ben vede babamın bir kaç adamı hastahane koridorunda perişan bir haldeyiz...
Başımı abime yaslamış doktordan gelecek umut dolu olan haberi bekliyorum.
Bedenimi saran yorgunluğum beni uyumaya doğru iterken doktorun geldiğini fark edip ayağa kalktım. Hiç olmadığım kadar perişandım.
Tüm dikkatimle doktora baktım.
"Hilmi Kurtoğlunun yakınları siz misiniz?"

Annem telaşla gelip doktora baktı. "Evet, ben eşiyim, n'oldu bi problemi var?"
Doktor başını önüne eğip bir kaç rapor imzlayarak bize baktı.

"Malesef, Hilmi Beyi kaybettik..."
İnsanların aklının durduğu bir an vardır ya biraz daha olayı kurcalarsan kafayı yersin gibi gelir. Tam o çizgide durmuştum ne bir adım ileri gidebildim nede geri...
Boğazım düğümlenmişti.
Sessiliğimizi bölen bir çığlık koptu, "yapmayın n'olur şaka deyin iyileşti gelecek deyin ama ÖLDÜ demeyin!.."
Abim hastahane koltuğunda oturup ağlıyordu annem ağlıyordu bense olayı idrak etmeye çalışıyordum, deliriyordum galiba.
Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum.
"Babaaa!.."
Diye çığlık attığımı hatırlıyorum sonrası kapkaranlık ve kabus dolu bir uyku...

(Saat- 04.22)
Gözlerimi araladım yavaşça herşeyin bir kabus olmasını diledim fakat herşey gerçekti, artık benim bir babam yoktu gözyaşlarım ard arda sıralanırken kullağımda yankılanan şarkı sözleri beni biraz daha kabullenme yoluna itiyordu...
'Kabul ,tamam hayat budur...'
'Kabul, tamam hayat budur...'
Tek gerçek buydu kabullenmeliydim.
Başımı dikleyip kalktığım sırada abim başımdaydı evdeydik, ne zaman geldim ki kaç saattir uyuyorum bilmiyordum...
"Hande, iyi misin abicim?"
Boş ve yorgun gözlerle abime bakarken; "İyi değilim abi."
Ağlayıp abime sarıldım, hep babam hasta olunca beklerdi başımda ama şimdi neden abim var...
"Şimdi n'olacak?" Dedim yaşlı gözlerle. Yanımdan uzaklaşıp yatağın yanındaki sandalyeye oturan abimi seyrettim.

Sigara paketinden çıkardığı bir dalı dudaklarının arasına koyup yaktı. Yanıt beklercesine gözlerine bakarken abimin dudakalarının arasından dökülen kelimelerin kalbime ok gibi saplanışını izliyordum. "Bu akşam morkta kalacakmış, yarın sabahta defin edilecek aile mezarlığına."
Ard arda sıralanan gözyaşlarımın arasında abime baktım sigarasına tablaya basıp bana baktı. "Peki bunu yapan nerede biliyor musunuz?"
Abim sıkıntılı bir nefes verdikten sonra tekrar konuşmaya başladı.

"Hayır, lanet olsun ki o nerden geldiği belli olmayan mermi ruhsatsız bir silahtan çıkmış, bu işimizi biraz daha zorlaştırdı ama  ben İsmet Saruhan dan şüpheleniyorum parti günü o da gelmişti fakat babam vurulduktan sonra ortandan kaybolmuş o gece."İsmet Saruhan'
'İsmet saruhan'

Bu adamı tanıyorum babamın başarısını her zaman kıskanan içten içen kin besleyen bir adam, babamla olan bir kaç münakaşasına şahit olmuştum her kelislmesi iğneleyici bir şekilde insana batardı. Sonra annem geldİ aklıma. Acaba annem ne haldeydi.?
"Annem nerede?"
"En son Sultan Hanımdan ilaç istemişti o da bitkin düştü baya..."

Ne kadarda çabuk savrulmuştuk hayat ne kadar da çabuk imtihan etmeye başlamıştı bizi, daha yirmi iki yaşındayım ama şimdiden üzerimde her zamankinden daha çok yük, daha çok acı hissediyorum. Peki ya abime ne demeli benden sadece dört yaş büyük milyonlarca yük yüklenmişti sırtına vede bir sürü sorumluluk.

HASLET/SüveydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin