Haçlı donanmalarının korkulu rüyasıAvrupalılar 16. Asırda Dragut ismini duyduklarında korkudan titriyorlardı. Onlar, Trablusgarb fâtihi, Preveze ve Cerbe deniz muharebelerinin muzaffer amirali, Akdeniz'in hâkimi şanlı denizcimiz Turgut Reis'e Dragut ismini vermişlerdi.
Donanmasının başında Akdeniz'de görülmeye başladığında bütün Avrupalıları bir telaştır alıyordu. Gelen Turgut Reis'ti. Osmanlı Devleti'nin şanlı amirali, yenilmez denizci, Haçlı donanmalarının korkulu rüyası...
Osmanlı Devletine harp ilan eden İspanya'nın harp ve ticaret gemileri Akdeniz'de seyredemiyorlardı. Çünkü Turgut Ris, donanması ve şehadet kuşağını kuşatmış serdengeçti leventleriyle her an karşılarına çıkabilirdi.
Turgut Reis, Katalonya, Balear, Sardunya, Sicilya, Korsika, Güneybatı İtalya kıyılarını vuruyor, İslam düşmanlarının yüreklerine korku salıyordu.
Turgut Reis Akdeniz'i bir göl haline getiren şanlı bir devletin kahraman bir kaptanıydı. Mevki, makam, şöhret ve dünyalığa beş para ehemmiyet vermeyen, din için, devlet için, halkın huzuru için canla başla çalışan mütevazi, vakur bir yiğitti.
Cihadla dolu hayatı
Turgut Reis 1485 yılında Muğla'nın bir köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Veli isminde çobanlık yapan bir zattı. Turgut'un gözü daha küçük yaşından beri denizlerdeydi. O, hikayelerini dinlediği, küffâra denizlerde de aman vermemek için canlarını ortaya koyan leventlerin arasına karışmak istiyordu.
Henüz çocukluk çağlanndaki Turgut, levent olarak Osmanlıya ait kadırgalarda çalışmaya başlamıştır. Az zamanda gözü pekliği, zekası ve mahareti ile dikkatleri çekmiştir.
Oruç, daha sonra Barbaros Hayreddin Paşa Turgut Reis'i yanlarına aldılar. Hayreddin Paşa'nın yanında kaptan olarak bulunan Turgut Reis oldukça maceralı bu hayati da kendi açısından sıradan bulmuştur.
Zaptettiği Avrupa ülkelerine ait gemilerle güçlenen filosunu Batı ve Orta Akdeniz'de dolaştırıp İslam düşmanı devletlerin gemilerini avlamaya başlamıştır. Ancak, ihtiyaç halinde Cezayir'e gelerek Barbaros'un donanmasına katılmaktadır.
Bütün Akdeniz sahilleri Turgut Reis'in korkusuyla titremektedir. Hayreddin Paşa İstanbul'a gittiğinde Turgut Reis'i de beraberinde götürmüş, on dokuz amiralinden biri olarak Kanuni'ye takdim etmiş, Kanuni de kendisine Bahriye sancakbeyliği unvanıın vermiştir. Turgut Reis mevki ve makam sevdalısı değildi. Riya'dan, gösterişten, yapmacık hareketlerden nefret ederdi. Hakkı olsa bile istemek mizacına aykırıydı. Protokolden hoşlanmıyordu. O sedece hizmeti düşünüyordu, dinine, devletine, milletine hizmeti... Denizcilik tarihimizin bu şanlı kaptanı hayatı boyunca uğradığı haksızlıklara bu yüzden ehemmiyet vermemişti.
Barbaros'un vefatından sonra herkes onun Kaptan-ı Derya olacağını ümit ediyordu. Çünkü ondan daha layık bir kimse görülmüyordu. Fakat olmadı... Kendisi de istemedi...
Turgut Reis'in macera dolu hayatından bazı bölümlere göz gezdirelim:
Turgut Reis'in hayatında üç yıllık bir esaret devresi vardır. 1531 yıllarında Korsika'nın kuzey kıyısındaki Jiralana koyunda Salih Reis'le birlikte bulunurlarken Gianetino Doria kumandasında 80 parçalık donanma tarafından sarılır. Dövüşürler, fakat neticede Salih Reis'le birlikte esir düşerler. Üç yıl forsa olarak esir kalır.
En değerli arkadaşlarını düşman elinden kurtarmak için Cenova şehri önlerine gelen Barbaros, arkadaşları teslim edilmediği takdirde şehirde taş üstünde taş, omuz üstünde baş koymayacağını söyler. Neticede Barbaros'un dediğini yapacağını ören Cenovalılar Turgut ve Salih Reisleri Barbaros'a teslim ederler.