Bölüm 6 -Mutlu Bir Aile, Yeniden-
Hastane odasında birbirlerine bakan bu güzel çifti ilk olarak Efser'in etrafında dönüp duran 18'li yaşlarda ama yaşına göre olgun olan Cârullah gördü. Birbirlerini tanıdıklarını, her şeyin geçmişte kalıp artık düzeldiğini zannettiğinden mutlulukla başka bir odada duran annesine koştu ve bu haberi verdi. Aynı zamanda Esved'in de annesi olan Dilşad hanım duyduğu bu güzel haberle dünyaya ikinci kez gelmiş gibi sevindi ve oğluna "hadi inşallah" deyip onun saçını okşadıktan sonra Efser ve Esved'in yanlarına gitti. Ağır adımlarla onlara doğru ilerliyordu. Cârullah da güleryüzüyle yengesine doğru yaklaşıyordu.
Bu on sene içinde Efser için neler neler yapmışlardı. Cârullah, abisinin en büyük destekçisiydi. Abisinin acısını paylaşıp yarıya indirmek istiyor, her gün onun diğer yarısıymış gibi davranıyordu. Elinden gelenin kat kat fazlasını yapmıştı ama tüm acılara, sıkıntılara değmişti. İşte yıllar önceki eşşiz tablo karşılarında duruyordu.
Dilşad hanım, gönlü huzurlu, mutlu olsun diye bu ismi almıştı babasından. Ama kader onlara bu acıları yaşamaları gerektiğini gösterdi. O da kadere karşı herkesin yaptığı gibi eli kolu bağlı, başı önde bekledi. Ama hiç yılmadı, duayı hiç bırakmadı. Oğlunun gözlerine bakamıyordu. Ne zaman o gözlere baksa yedi renkte acılar görürdü. Şimdi karşısında gözleri ışıl ışıl olmuş Esved'i vardı. Yüzü bembeyaz, nur güzellikli kızı da yattığı yerden kalkmış, soluk yanaklarına renk gelmiş sevdiğine bakıyordu. İkisinin bu mutluluğunu bölmek istemiyor ama yıllardır hasret kaldığı kızına da sarılmak istiyordu bir yandan.
Esved'in annesi Efser'in de annesiydi. Efser ona gelin değil kızdı hatta daha da fazlası... Allah'ın lûtfu ikinci kez gerçekleşiyordu herkes için. Her şey yeniden başlıyordu. Efser bebek yeniden doğmuştu ve her yeni doğan gibi bütün ilginin, şefkatin, güzel bakışların onda olması normaldi. Ama sanki Efser bundan rahatsız olmuş gibi kendini sevdiğinden uzaklaştırdı, başını önüne eğdi. Bütün merakı birdenbire utanma duygusuyla birlikte geçip gitmişti. Adem ile Havva'nın yeryüzüne ilk gelişi gibiydi. Yavaş yavaş, yaşayarak anlayacaktı, anlamaya çalışacaktı...
Dilşad hanım kendisine yaklaşıp elleri titreyerek yavaşça ona uzandı. Elini gonca gibi kızaran yanağına uzattı. Gözleri dolmuş ama bu günün ağlamak için değil gülmek için kendilerine bahşedildiğini bildiğinden yaşlarını zorla tutuyordu. Eli gibi titrek, hafif, kırılgan bir sesle "Kızım..." diyebildi sadece. Efser o anda bir ateşle gözlerini yerden kaldırıp annesinin gözlerinin içine baktı, onun da gözleri hemen doldu ve gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. "Annem!" diyerek haykırdı ve birden sarılıverdi anneciğinin boynuna. O yaşlı kadıncağız kendisi için tahmin edilemeyecek kadar güçlü bir şekilde ayakta durmuştu ama daha fazla kendini tutamıyor, eli ayağı titriyordu ve artık Efser ona güç kuvvet verecek, annesinin eli ayağı olacaktı.
Efser öz annesini ve öz babasını hiç tanımamıştı ama kalbinde dopdolu olan anne ve baba sevgisini bu bir çift göze bakınca hemen hatırlamıştı. Dakikalar geçti onlar öyle ağlaşırken. Kadındı onlar. Kırılgan, duygusal, yumuşak gönüllü, hemen değişen duygulara sahiplerdi. Tabi ki ağlarlardı. Ama bu gün öyle herhangi bir gün değildi ki sadece kadınlar ağlasındı. Esved ve Câlullah da gözyaşlarını daha fazla tutamadılar. Şimdiye kadar kâh beraber kâh köşelerde durup çok ağlamışlar ama hiçbir şey olmamış gibi dimdik durmayı bilmişlerdi. Bunu kendi görevleri sayıyorlardı. Ama şimdi onların da görevleri sona ermişti kısa bir süreliğine. Herkesin derin bir nefes alıp kendilerine gelme zamanıydı. Bu güzel aileyi yeniden kuracaklar, kırık kiremitleri tamir edip güçlü bir ilişki oturtacaklardı, artık hiçbir yağmur damlası görünümlü zararlı şeyler kendilerine gelmesindi.
Şimdi her şeyi bir bir hatırlayan bu üç kişinin tek ve her şeyden habersiz masum kızımızın gizli duası bu idi: "Allah, acılardan korusun..."
![](https://img.wattpad.com/cover/28439147-288-k733825.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSER-Ü(L) ESVED
RomanceBirinin ismi Efser'di. Eşinin baş tâcı, serden geçtiğiydi. Birinin ismi de Esved'di. İsmi gözlerinin güzelliğinden mi, eşinin Kâbe'si gibi olmak için yaratılmış olmasından mı konuldu bilinmez birbirlerine hem cân hem cânândı onlar. Bir tane gülde ik...