"Yardım edin..."
Genç kız lanetin etkisi ile yere düşerken tüm şeytanlar ona bakıyordu. Bu kız neden buradaydı?
°Bu kitap Mobil Legends adlı oyundan esinlenilerek yazılmıştır.
Nefeslerim düzensiz bir şekilde arenanın orta koridorunda koşuyordum. Hava kararmaya yaklaşmış, arena olması gerekenden daha da sessiz bir hale bürünmüştü. Şu an burada sadece ben vardım.
Kulelerin üstündeki yosunlar ve güzel çiçekli sarmaşıklar anlatıyordu buranın ne zamandır kullanılmadığını.
Düşmanlarımdan beni az da olsa koruyan küçük yoldaşlarım da yoktu. Sadece silahım ve ben buradaydık.
"Kahretsin..."
Kulaklarımın sessizliğin arasından yakaladığı sinirli fısıltı ile ileride duran, karşı takımın olması gereken kuleye baktım. Uzaklığından dolayı orada biri olduğunu daha önce görememiş olduğuma şaşırmıyordum çünkü şu an bile zar zor seçiliyordu.
Madem aramızda bu kadar mesafe var, o zaman fısıltısını nasıl duydum?
Ürkmüş kalbim bir anlığına katılaşırken yavaş yavaş adımlamaya başladım ona doğru.
Yere çökmüş yeri yumrukluyor ve hep aynı kelimeyi mırıldanıyordu. Tıpkı transa girmiş gibiydi.
Aramızda 3 metrelik bir mesafe bıraktığımda fısıltılar ve zeminle etin çarpışmasından çıkan sesler kesilmiş ve tanıdık olmayan gözler bana dönmüştü.
"Sana ne oldu?"
Elimi ağzıma götürerek fısıldadığımda başını tekrar yere eğmiş ve gözlerindeki yaşlarını serbest bırakmıştı.
Normalde ikisi de farklı kırmızılıklara sahip gözleri ve ten renginden uzak rengi gitmiş, gözleri mavi ve ten rengi de benimki gibi bembeyaz olmuştu. Bembeyaz saçları da kahverengiye dönmüştü. O insan gibi görünüyordu.
Bu oydu ama benim tanııdğım o değildi.
"Onu öldürdüm, ablamı öldürdüm..."
Söylediği şeylerden zerre bir şey anlamasam da vücudum ve mimiklerim tıpkı duygusuz robotlar gibi tepki vermiş ve en az benim ağırlığımda olan silahımı sımsıkı tutup ona doğrultmuş aynı zamanda da soğuk bakışlarla onun buraya dönmesini sağlamıştı.
"Özür dilerim..."
O an acı dolu fısıldaması bile işlememişti.
"O halde senin de ölmen gerek."
Herhangi savaş anı dışında oyunculara bu tür aşırı öldürücü darbeler gelirse oyuncular bir daha canlarını dolduramayacak şekilde ölür.
Uyanmadan önce aklımdan geçen son şeyin her sabah gazetenin sağ köşesinde bulunan notun olması biraz tuhaftı.
Nefes nefese uyandığımda önümde beni endişe ile izleyen Diggie hemen ne olduğunu sormuştu.
"Bugün gidiyorum. O bugün orada olacak, başka çaresi yok."
Arkamdan gelmeyi kesip öylece durduğunda ne demek istediğimi anladığını biliyordum.
"Bugün ya o ölecek ya da berabere kalacağız..."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.