1.Bölüm:PSİKOLOG

13 3 0
                                    

Selllam^^

Yeni kurguma yani hikayeme başladım.Bu süreçte yanımda olursanız çok sevinirim.İyi okumalar^^

lütfen hikayeye başladığınız tarihi yorumlara yazın.Çok sevinirim.

Müziği açıp okuyabilir siniz.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


1.BÖLÜM:

*Ben içime kapanık değilim,dışa kapalıyım*

Günlerden pazartesi ve pazartesi sendromu.Yine istemeye istemeye gittiğim psikoloğumla benim günüm.

Ben 21 yaşında gençliğinin baharında yalnız olmayıp yalnız olanlardanım.Annemi iki sene önce bir trafik kazasında kaybettim.Ne zaman yalnız kalam yine o sesler üşüşüyor kafamın içine 'annen senin yüzünden öldü ışık' 

Ben psikolojik sorunları var denilen ama bana göre olmayan bir kızım.Ne geldiyse başıma şu uyduruk psikolojik sorunlar yüzünden geldi.

En çokta annem üstüme düşerdi bu konuda.Benim için bir psikolog bulmuştu.Onunla görüşmeye giderken geçirdi o acı kazayı.Ne acı değil mi?

Bu zamana kadar annemin her dediğini iki ettirip yapmazdım ben.Ama annem yine gitmeyeceğim bildiği halde gitti o doktorla görüşmeye.Benim yüzümden öldü.Şimdi de bu yüzden gidiyorum o doktora.Annem yaşarken istediklerini yapmadım,yapamadım şimdi yapabilirim değil mi.Bir de içimdeki suçluluk duygusunu her ne kadar olursa o kadar bastırabilmek için.Ve annemin son isteğini gerçekleştirebilmek için.

Doktorumla geçirdiğimiz seanslarda annesinin zoruyla gelmiş suspus olup konuşmayan çocuklar gibiyim genelde.Annemi zoruyla değil ama annemin isteğiyle.Benim için içine kapanık diyorlar.Ama anlamıyorlar ki ben içime kapanık değilim,dışa kapalıyım.Ve dışarıdan gelen her şeye kapalıyım.

Bir gün bir yıldız kayar belki ayaklarımın dibine işte o zaman açılırım.Anlarım ki dışarıdan gelen her şey kötü değil.Bazen her şeyi anlayıp çözmek istiyorum.Bilmek istiyorum ki her şey göründüğü gibimidir.Veya her masum görüntünün altında bir masumiyet var mıdır her zaman.Ya da her masum değil denilen görüntünün arkasında bir masumiyet var mıdır.Aslında biliyorum ki gerçekler her insanın dilinden farklı dökülen kelimeler değildir.İnsanların kendilerince yaptığı yorumlarda değildir.Ama hangisi daha masumsa inanıyoruz işte.Çünkü istiyoruz ki hiç uğraşmadan her şey masum olsun.

Günlerden pazartesi ve pazartesi sendromu.Psikoloğumun beni değil de benim onu dinlediğim bir seansın olduğu gün daha.Yine istemeye istemeye,istenileni gerçekleştirmeye gidiyorum.Bazen 'bari bunu yap ışık' diyorum kendime.Ama bazen o bile fazla geliyor.

Mutfakta kahvaltının hazır olduğu masadan tek tük bir şeyler atıştırıp kapıya yöneldim.Genelde sabahları pek kahvaltı edemem,midem bulanır.Kapıdan çıkmadan önce odamda çektiğim kusursuz eyelinerimin hala kusursuz olup olmadığını kontrol edip evden çıktım.Yine kusurlu ama kusursuz bir sabah.Saat on bir ve ben evimizin bulunduğu sokakta yürüyorum.Her yer sessiz ve bu bana zevk veriyor.Sessizlik olunca içimdeki şeytan uyanıveriyor.Gürültü değil de sessizlik uyandırıyor onu.Çünkü şeytanım yalnız.

Boş sokakta bulunan tek gürültü kalın taban siyah spor ayakkabılarımın yerde bıraktığı ses.Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım.Yağmur yağacağının habercisi olan bulutlar toplanmıştı tepemde.Pazartesi sendromunu tek yaşayan ben değilim anlaşılan.Yarım saat daha sessiz sokaklar eşliğine yürüdükten sonra psikoloğuma vardım.Şöyle bir süzdüm dışarıdan binayı.Dışı iç açıcı olsa da,içi iç karartıcı.İçeride geçen konuşmalara hazırlıktır belki de bu.Çünkü gerçekten içerisi çok sıkıcı ve boğucu.Gri fazla büyük olmayan bir bina.Binanın etrafı tek tük begonvillerle kaplı.Ve daha bir sürü çiçekle.Yavaş adımlara merdivenleri aşıp doktorumun bulunduğu dördüncü kata vardım.'Asansör yok muydu?'dediğinizi duyar gibiyim.Evet asansör yok.Yıl olmuş kaç hala asansörsüz binalar var maalesef.Eziyete eziyet katmak gibi bir şey bu.Hayır abartmıyorum.

Nefes nefese bir kapıyı tıklatmadan içeri girdim.Sözde doktorum masanın arkasında ki koltuğuna kurulmuş oturuyordu.Fakat bu sefer üzerinde önlüğü yoktu ve defteri de.Garipseyerek masanın önünde bulunan deri koltuğa oturdum.

'Hoş geldin ışık' cevap vermemeyi tercih edip kafamı hafifçe sallamakla yetindim.Fazla konuşmayı sevmiyorum.Kısa ve net.

Kendini bir şeyler söylemeye hazırlıyor gibi bir hali vardı.Bunca seanstan sonra çekinecek değildi ya.Boğazını öksürükle temizleyip söze girdi.

'Öncelikle ışıkçım.Ben senin buraya istemeye istemeye geldiğini biliyorum.Benim kişisel nedenlerim yüzünden şehir değiştirmek zorundayım ve en geç yarın gitmem lazım.Seninle bu son seansımız bile değil çünkü işlerimi yetiştirebilmek için çıkmam gerekli seni bekliyordum.' az önce duyduğum kelimelerin doğru olduğunu anladığım anda şoka girdim.Resmen bitiyordu yani bu eziyet.Haftanın iki günü psikolog da yoktu artık.Hayatımın dönüm noktası gibi bir şeydi.

'Her şey için teşekkür ederim.Size iyi yolculuklar' diyerek hızla yerimden kalkıp açtığım kapıdan dışarı çıktım.Biraz daha orada kalırsam kararından vazgeçecekmiş gibi hissettim bir an.İçimde ki bastıramadığım sevinçle birlikte dört katı kolaylıkla inip bu gereksiz binadan dışarı çıktım.Bitmiş miydi şimdi?

...

İki katlı bir evde gündüz gelip gece giden bir yardımcımla birlikte yaşıyorum.Birlikte yaşıyoruz denemez aslında.Babamla aynı şehir de yaşıyorum fakat aynı evde değil.Annemin ölümünden sonra dağıldı.Ve dağılmasını izlememi istemeyerek ayrı bir eve çıktı.Haklıydı.

Evimi seviyorum ama değiştirmenin vakti geldi sanırım.Belki evi belki de şehir değiştirmenin vakti gelmiştir.Bir şeylerin vakti gelmiş gibi hissediyorum.Ama neyin vakti geldi bulmuş değilim.Belki de bazı şeyleri bulmak gerekmiyordur,ışıkları yakarsın onlar kendiliğinden görünür.

(BÖLÜM SONU)



Yeni hikayemin sonuna geldik canlarım.Umarım beğenmişsinizdir

Bana destek olmak için oy verip takip edebilirsiniz.Kocaman öpüyorum^^

KARŞI KONULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin