Bana gülümseyerek simsiyah saç ve sakallarıma bakıp "artık şu sakallarını ve saçını bi kessen" dedi, ve "yüzünü kapatıyor" diye ekledi.
Bende espiriye vurarak "padawanızın büyüdüğünü görmek yoksa sizi yaşlımı hissetiriyor ustam" dedim.
O da " hayır seni daha çok yaşlı gösteriyor Mirage" dedi. Sadece gülümseyerek karşılık verdim.
+ Güç sizinle olsun hocam.
-Güç seninle olsun benim genç padawanım
Jedi tapınağından ayrılırken kapşonumla başımı kapayıp, ellerimi göbeğimin altından birleştirip yürüyordum. ne zaman önemli bir görev alsam bunu yapardım. vücudum dilim saklı birşeylerin olduğunu haykırırken ben olabildiğince bunuda gizlemeye çalışıyordum. bunu düşünürken kendi kendime gülümseyerek odama çıktım. Yeni görevim için eşyalarımı ve kıyafetlerimi hazırlamam gerekiyordu.Bu görevin benim için diğerlerinden daha önemli olması sebebi doğduğum gezegene gidicek olmamdı. Jedi birliğine katıldığımdan beri doğduğum gezegene hiç dönmemiştim. Eski hayatıma dair, çocukluğuma dair ne varsa orda bırakmıştım. Gerçi o zamana dair elimde çok anı olmasada...
Gidiceğim gezegen galaksinin sonunda kendi yağıyla kavrulan bir yerdi. Dolayısıyla orda Jediları fazla sevilmez ve cumhuriyet kredisininde fazla değeri yoktu. Sonuda eşyalarımı toplamıştım. Zaten fazla birşeyim yoktu. Genel olarak daha çok bir kaçakçı gibi davranıcaktım. Nihayetinde görevimde kıyafetlerim gibi davranmamı gerektiriyordu. Görevim antik, gizli sith mezarlarını arayıp orda gücün karanlık tarafına ait kayda değer ne varsa yok etmekti.
Gemim Stardust'a sonunda gelmiştim. eşyalarımı yerleştirdim ve kordinatları girmimiştim sonunda tapınaktan uzaklaşıyordum. Gemimdeki bana özel odaya geçip bir ölüm çubuğu yaktım ve arkama yaslandım. Ağzımla yuvarlak yapıyordum. Benimde gizli keyfim buydu. Evet ölüm çubuğu içmek. Saçımdaki tokayı çıkardım ve yatağımda uzandım. Gözlerimi açtığımdaysa çoktan gezegenin yörüngesindeydim. Fena içim geçmişti.