haechan : günaydınnnnn ballı kurabiyeeemm
jeno : günaydın hyuck
haechan : nasılsın benim çikolatalı kekim
jeno : şimdi de çikolatalı kek mi oldum
haechan : herkes çikolatalı kekim olamaz bak değerini bil
çikolatalı keki çok severim benjeno : tamam tamam
ballı kurabiyeden daha iyi sanırım bu
şu an daha iyi oldum bak bana çikolatalı kekim diyincehaechan : e sen yeter ki mutlu ol
ben sana her zaman derim ki çikolatalı kekim diye
beyaz atlı ama kaslı prensim benimjeno : ya zgwozgwizhkensm
bu nasıl bir takma ad haehechan : ne güzel takma ad işte nesi var
benim beyaz atlı prensimsin ama çok fazla da kaslısın
bak aklıma yine kasların geldi 🤤🤤jeno : o emoji neden öyle aaa
pis sapık senihaechan : sapık mapık hiç yakışmadı ağzına ama
ben sadece seni çok seven biriyim
aşk sapıklıksa sapık da olurum o zaman senin için jenojeno : aşk sapıklık değil de
kaslarımı düşünüp ağzının sularını akıtman sapıklık??haechan : yooo değil
sevdiğimize kasların güzel demek de mi suç rıza babajeno : tamam ne diyorsan de
drama queen haechanhaechan : ne sandın oğlum
genetik bizdejeno : iyi
genetiklerinle iyi günler sana o zaman
ben gidiyorumhaechan : görüşürüz pratikte çikolatalı kekim 🥺😚
jeno : mecbur görüşeceğiz zaten
bay bayyJeno telefonuna bakıp gülümseyerek mesaj yazarken en yakın arkadaşının onun yanına geldiğini bile fark etmemişti. Mesajlaşmaları bitip kafasını kaldırdığında ancak fark edebilmiş ve irkilmişti.
"Ne zaman geldin sen buraya Jaemin?"
Jaemin ona sinsice gülümsedi.
"Mesaj atarken yüzünün güldüğünü ve utandığını görebilecek kadar zamandan beri."
"Nee hayır, öyle bir şey olmadı tabii ki. Ben ve utanmak mı? Bir de yüzümün gülmesi mi? Saçmalama."
"Hadi hadi, kimi kandırıyorsun sen? Kimdi konuştuğun? Yoksa sevgili yaptın da benim haberim mi yok?"
"Hayır... Sevgili falan yapmadım ama kim olduğunu söylersem saçma sapan imalarda bulunacaksın."
"Ne imâsı aaaa, ben yapar mıyım hiç öyle şeyler?"
"Yaparsın. Hep yaptığın şeyler bunlar."
"Tamam, belki, biraz. Yine de söyle nolurrrrr. Lütfen Jenocuğum noluuur."
Jaemin aegyolu bir şekilde Jeno'ya söyledi bunları. Jeno da onun daha fazla aegyo yapmasını istemeyerek ellerini yukarıya kaldırdı.
"Teslim oluyorum, teslim oluyorum. Yeter ki daha fazla yapma aegyo. Nolur."
Jaemin zaferle gülümseyerek aegyo yapmayı bir kenara bıraktı.
"Söyle bakalım, kimmiş bu?"
"Söyleyeceğim ama çok tepki vermek, saçma sapan şeyler imâ etmek yok."
"Söz veremem."
"Başka türlü aegyondan kurtulamayacağıma göre mecburen söylemek zorundayım. Haechan ile konuşuyorduk."
En yakın arkadaşı bu sözlere karşı gözlerini şaşkınca açtı.
"Haechan mı? Bizim gruptaki, Lee Donghyuck olan ve ultra yavşaklık seviyesine sahip Haechan?"
"Evet..."
"Vay be, ondan mı hoşlanıyorsun?"
"Hoşlanmıyorum."
"O zaman neden sana yürümesine izin veriyorsun?"
"Herkes kendisine karşı gösterilen ilgiyi sever Jaemin. Hem zaten Hyuck'un da benden hoşlanacak hâli yok. Herkese yürüdüğü gibi yürüyor."
"Sanmıyorum. Bana niye öyle davranmıyor o zaman?"
"Sana olmasa bile Mark hyunga öyle davranıyor."
"Mark hyungdan mı kıskanıyorsun cidden? Onlar çok yakın arkadaşlar ve Mark hyungun hoşlandığı var zaten."
"Ya o gizemli hoşlandığı kişi Hyuck ise? O yüzden bize söylemiyorsa?"
"Onların ilişkisi fan servise dayanıyor. Yanlarında olduğun zaman bunu anlayabiliyorsun Jeno. Mark ve Haechan aşk anlamında sevmiyorlar birbirlerini."
"Bilmiyorum ve umrumda da değil."
"Kesin öyledir, hm hm."
"Yah Jaemin!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let's talk about love//nohyuck
Fanfictionhaechan : hadi aşk hakkında konuşalım yani senin hakkında :))