Medya : Hayat
"Hayat, dur bekle !"
"Gelme sakın peşimden"
"Sen bilirsin kaybeden sen olucaksın."
"Hiç sanmıyorum Ateş."Bu konuşmanın ardından doğruca eve doğru yol aldım. Eve geldiğimde sevgili eşim beni karşıladı. Onu görmek iğrendiriyordu beni artık. Son bir hamle yapıp ondan kurtulmalıydım. Daha fazla bu adamla birlikte olmaya katlanamayacak haldeyim.
Bir yıl önce
Bugün üniversitede ders vardı. Neyse ki bitti. Şimdi kızlarla gezme zamanı diye düşünürken kızlar staj olduğunu hatırlattı. Dışarda yemek yiyip herkes kendi çalıştığı staj şirketine gidicekti. Kızlarla yemek yiyeceğimiz avmye geldik. Yemek yedikten sonra sigara içmek için terasa çıktık. Grupta bir tek ben sigara içiyordum. Kızlarda benim için terasa geliyorlardı. Biraz sohbet ettikten sonra ayrıldık staj yerlerimiz farklı olduğu için.
Benim gideceğim şirket yakındı, o yüzden yoluma yürüyerek devam ettim.
Şirkete vardığımda soluk soluğa kalmıştım. Su almak için mutfak tarafına doğru ilerledim. O sırada Ateş'i gördüm. Umarım staj için gelmemiştir. Staj yerini değiştireceğini duymuştum ama. Aman neyse.
Benden istenen dosyaları sisteme girmem gerekiyordu. İşim bitince yavaşca patronun odasına girdim. İşimin bittiğini söyleyip çıkmak için izin aldım.
Çıkışta çok acıkmıştım. Hemen kızlarla kaldığımız eve doğru yol aldım. Kızlar benden önce gelmisti eve. Sofra hazırdı. Ben zaten pek öyle yemekten anlamazdım. Yeme işinden çok iyi anlardım ama.
Yemek yedikten sonra kızlarla sohbet ettik. Sonra film izlemeye karar verdik. Marketten cips falan almıştık önceden. Onları getirdim. Sessiz bir şekilde film izlemeye başladık.
Film çok saçma bitmişti. Saat akşam dokuza geliyordu. Kızlarla hazırlanıp canlı müzikli cafeye gitme kararı aldık.
Cafeye geldiğimizde üniversiteden çok kişi olduğunu gördük. Boş masa bulup oturduk. Saat on iki olunca kalktık. Sıkıcı cafe bugün. Hiçbir şey olmadı. Boş boş oturduk. 00.30 gibi eve geldik. Ben direkt duş alıp yattım.
Sabah dersim yoktu. Lakin stajım vardı. O yüzden alarm sesiyle uyanmıştım. Hemen dolaptan güzel bir kombin bulmam lazımdı. Beyaz askılı bir tişört bulmuştum. Altına da siyah deri eteğimi giydim. Ceket olarak da siyah deri montumu giydim.
Hemen kendime küçük bir kahvaltı hazırladım. Kahvaltıdan sonra aynanın karşısına geçip makyaj yaptım. Hemen topuklularımı giyip dışarı çıktım.
Geç kalmamak için hızlı yürüyordum. Tabi bu topuklularla ne kadar hızlı yürünürse.
Şirkete varmıştım sonunda. Çalıştığım şirkete yeni bir ortak dahil olmuş diye duymuştum. Ama kim olduğu sır gibi saklanıyordu.
Acaba ünlü biri falan mıydı? Aman neyse işime döndüm. Hemen hızlıca halledip derse yetişmem gerekiyordu.
İşlerim bittikten sonra derse yetişmek için hızlıca çıktım. Amfiye geldiğimde kizlar oturmuş beni bekliyorlardı. Hemen gidip yanlarına oturdum.
Son derse kadar dayanabilmiştik. Ama benim bir derse daha girmeye mecalim yoktu. Kızlarla son derse girmek yerine yemek yemeye gittik.
Yemekten sonra eve geldik. Herkes kendi odasına çekildi. Ben bizim şirketin yeni ortağını merak ediyordum. İnternette biraz araştırma yaptım. Ama hiçbir şey bulamadım.
Raftan bir kitap aldım. Vakit geçsin diye okumaya başladım. Kitabın ismi "Duvardakiler" di. Kitap ismi ilginçti.
Kitabın arkasında yazan yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.
Duvar'ın ardında yaşayan insanların hayatlarını aşklarını, acılarını, bayramlarını, misafirperverliklerini ve umutlarını onların yerine koyup dünyaya onların gözünden bakıyor. Filistin'de gerçekçi bir yolculuğa çıkarken, gerçekliğe yalansız bir ayna tutan bu kitap hayata ve Ortadoğu'ya bakış açınızı değistiricek.
Bu kadar kitap tanıtımı yeterli. Kitabı okumaya başlayabiliriz. Biraz okuduktan sonra su içmek için mutfağa yöneldim. Bu sırada kızlara da iyi geceler dedim.
Kitaba kaldığım yerden devam edecektim ki telofonuma mesaj geldi. Mesajı okuduğumda dilim tutulmuştu.
Mesaj aynen şöyleydi:
"Beni mi arıyorsun? Çok uzakta değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyvah! Entrika
Teen FictionGençlik neydi ya? Sizce de gençliği kaybetmedik mi? Benim hikayem hem bu sorulara yanıt olcak hem de sizi muhteşem serüvene sürükleyecek. "Hayat, dur bekle !" "Gelme sakın peşimden" "Sen bilirsin kaybeden sen olucaksın." "Hiç sanmıyorum Ateş."